Bu rejimin temellerinde kan vardır, zulüm vardır, ihanet vardır. Dahası, edilen yeminleri verilen sözleri, inkar vardır.Osmanlı devletinin üç-beş devşirme ve masonun elinde oyuncak olduğu ve sürüklendiği Birinci Cihan Harbi felaketi sonrasında; felakete sebep olanlar hiçbir hesaba çekilmeksizin ellerini kollarını sallaya sallaya yurtdışına kaçmışlar, payitaht İstanbul dahil memleketin her köşesi işgal felaketine uğramış, ümmet sun'i nifak tohumlarıyla birbirine düşürülmüş, devlet acz ve çaresizlik içerisinde bırakılmıştır.Halife'ye, içine düşülen çıkmazdan kurtuluş yolları önerenler, istedikleri maddi ve manevi desteği aldıktan sonra edilen bağlılık yeminlerini ve verilen şeref sözlerini unutmuşlar, şahsi diktatörlüklerini kurmak ve iktidarlarını pekiştirmek uğruna her türlü ihaneti ve namussuzluğu bi hak olarak kullanabilmişlerdir.İşte İstiklal Mahkemeleri bu zulmün ve ihanetin en açık ve en acımasız ibret belgeleridir. Yeni bir cihad da istiklal gibi kutsi ve yüce bir emel uğruna verilen mücadelede ortaya çıkabilecek ihanet gibi badireleri atlatmak için kurulan bu mahkemeler, kısa bir süre içerisinde zulmün en acımasız çarkları haline gelebilmişlerdir...
“Takdim” bölümünü Hasan Mezarcı’nın yazdığını görünce önce çok şaşırdım, sonra da “önyargılı olma” dedim kendi kendime. Bu zehir zemberek “Takdim”den sonra bile önyargılı yaklaşmamama rağmen yanılmadım. Bana kalırsa bu kitap yalnızca belli bir kesim için yazılmış. Eleştiriye varım ama haksız, yanlı, yorumlu ve hakarete varacak eleştiriye kesinlikle karşıyım. Bu kitapta da ikinci cins eleştiriden (tabii eleştiri denebilirse bunlara) bol bol yapılmış. İşte size birkaç örnek; “Giriş” bölümlerinin neredeyse tamamını sayabiliriz, 120. s. Dipnot; “…. Gerek Giresun ve gerekse Rize olayları ile İskilipli Atıf Hoca’nrn hiçbir ilgisi yoktur ama, Hoca asılır. Kim bilir, belki de mahkemeye öyle emredilmişti.” …Ayrıca mantık hataları da var kitapta. Belki de bunlar, Osmanlıca yazılardan çeviri yapılırken oluşmuş hatalardır. İşte bir örnek: Kitapçı İsmail’in Muhakemesi, sayfa:206; Kitapçı İsmail 1895 doğumlu olduğunu söylüyor ve ardından gelen sorulara verdiği cevaplara bakın; “S: Sicilin ne? , C: Harbiye’ye girişim 1314 (M.1899). Sonra 1317’de (M. 1902) subay oldum.” Yani İsmail Bey 4 yaşında Harbiye’ye girip, 7 yaşında da subay oluyor!!?? Kitabın tek iyi yönü, fiziki anlamda çok iyi hazırlanması. Cilt kapağı, kağıt kalitesi, dizilimi (konu ayrımlarından başlıklara, parantez içi açıklamalardan dipnotlara, ilk baştaki “İçindekiler”den tutun, en sonda verilen tutanakların orijinallerinin fotokopilerine kadar), bir kitap böyle hazırlanır işte dedirtiyor. Aslında ben İzmir Suikastı ile ilgili zabıtlar da vardır zannıyla almıştım ama yanılmışım. Yine de dönem hayatı ile ilgili bazı ince ayrıntılara da rastlayabiliyorsunuz. Sadece bu yüzden pişman değilim aldığıma. Ama şunu da itiraf etmeliyim ki, burada yayınlanan zabıtların konusunu bilseydim almazdım kitabı..
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ NİN KURULUŞU VE İNKILAPLARIN “HALKA KARŞI HALK İÇİN.” MANTIĞI İLE HATTA “TEPEDEN İNME” OLARAK ORTAYA KONUP HAYATA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILDIĞI O ZOR DÖNEMLER GÖZARDI EDİLEREK İSTİKLAL MAHKEMELERİNE “TU KAKA”, “ÖCÜ”, NEREDEYSE KİMSEYE HAYAT HAKKI TANIMAYAN “MENEN ŞEYLER”, MAHKEME KARI İLE İDAMA MAHKUM OLANLARIN, – KİTABA GÖRE İSLAM İLMİ İLE İŞTİGAL EDENLERİN – ŞEHİT KABUL EDİLDİĞİ, ANCAK İSTİKLAL MAHKEMELERİNİN GENELİNDE İDAM CEZASI İLE CEZALANDIRILAN GAYRI MÜSLİMLER OLMASINA RAĞMEN ONLARA BİR YÜKLEME, RÜTBE, YAKIŞTIRMA YAPILMAMIŞ, PAYELENDİRİLMEMİŞ, DOLAYISI İLE ÇELİŞKİLERİN GÖZDEN KAÇMAYACAK KADAR YOĞUNLUK KAZANDIĞI BİR KİTAP… KİTABIN KAPSADIĞI ZABITLAR 1926 OCAK – ŞUBAT DÖNEMİNDE ŞAPKA İNKILADINA MUHALİFLERİN YA DA MUHALİF OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN KİŞİLERİN YARGILANDIĞI DAVALARI İÇERİYOR. ANCAK ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİ KİTAPTA DA DEFATEN BELİRTİLDİĞİ ÜZERE TBMM KARARIYLA ÇALIŞMALARINI 1922’ YE KADAR UZATMIŞTIR. DOLAYISI İLE BU ZABITLAR ÖZEL BİR DAVAYA AİTTİR. ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİNDE DAHA ÖNCE GÖRÜLEN DAVALAR İLE BÜTÜN HALİNE GETİRMEK İNCELEMEK VE DEĞERLENDİRMEK OKUYUCULARDA KAFA KARIŞIKLIĞINA SEBEP OLACAĞI KANAATİNDEYİM.
Kitabın “Takdim” kısmının yazanı Hasan Mezarcı…Giriş kısmında Mustafa Kemal için “şahsi birtakım hesaplar peşinde koşan…diktatörlük kuran …” gibi ifadelerde bulunulmuş… aklıma ikinci cumhuriyetçilik takıldı…ilginç bir kitap… bu arada unutmadan kitabın ortasında ki pardon arkasında ki osmanlıca metinleri de eklemeleri iyi olmuş..
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
yakın tarihimizde yaşanan pek çok olaydan aslında haberdar olmadığımızın iyi bir göstergesi bu kitap
“Takdim” bölümünü Hasan Mezarcı’nın yazdığını görünce önce çok şaşırdım, sonra da “önyargılı olma” dedim kendi kendime. Bu zehir zemberek “Takdim”den sonra bile önyargılı yaklaşmamama rağmen yanılmadım. Bana kalırsa bu kitap yalnızca belli bir kesim için yazılmış. Eleştiriye varım ama haksız, yanlı, yorumlu ve hakarete varacak eleştiriye kesinlikle karşıyım. Bu kitapta da ikinci cins eleştiriden (tabii eleştiri denebilirse bunlara) bol bol yapılmış. İşte size birkaç örnek; “Giriş” bölümlerinin neredeyse tamamını sayabiliriz, 120. s. Dipnot; “…. Gerek Giresun ve gerekse Rize olayları ile İskilipli Atıf Hoca’nrn hiçbir ilgisi yoktur ama, Hoca asılır. Kim bilir, belki de mahkemeye öyle emredilmişti.” …Ayrıca mantık hataları da var kitapta. Belki de bunlar, Osmanlıca yazılardan çeviri yapılırken oluşmuş hatalardır. İşte bir örnek: Kitapçı İsmail’in Muhakemesi, sayfa:206; Kitapçı İsmail 1895 doğumlu olduğunu söylüyor ve ardından gelen sorulara verdiği cevaplara bakın; “S: Sicilin ne? , C: Harbiye’ye girişim 1314 (M.1899). Sonra 1317’de (M. 1902) subay oldum.” Yani İsmail Bey 4 yaşında Harbiye’ye girip, 7 yaşında da subay oluyor!!?? Kitabın tek iyi yönü, fiziki anlamda çok iyi hazırlanması. Cilt kapağı, kağıt kalitesi, dizilimi (konu ayrımlarından başlıklara, parantez içi açıklamalardan dipnotlara, ilk baştaki “İçindekiler”den tutun, en sonda verilen tutanakların orijinallerinin fotokopilerine kadar), bir kitap böyle hazırlanır işte dedirtiyor. Aslında ben İzmir Suikastı ile ilgili zabıtlar da vardır zannıyla almıştım ama yanılmışım. Yine de dönem hayatı ile ilgili bazı ince ayrıntılara da rastlayabiliyorsunuz. Sadece bu yüzden pişman değilim aldığıma. Ama şunu da itiraf etmeliyim ki, burada yayınlanan zabıtların konusunu bilseydim almazdım kitabı..
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ NİN KURULUŞU VE İNKILAPLARIN “HALKA KARŞI HALK İÇİN.” MANTIĞI İLE HATTA “TEPEDEN İNME” OLARAK ORTAYA KONUP HAYATA GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILDIĞI O ZOR DÖNEMLER GÖZARDI EDİLEREK İSTİKLAL MAHKEMELERİNE “TU KAKA”, “ÖCÜ”, NEREDEYSE KİMSEYE HAYAT HAKKI TANIMAYAN “MENEN ŞEYLER”, MAHKEME KARI İLE İDAMA MAHKUM OLANLARIN, – KİTABA GÖRE İSLAM İLMİ İLE İŞTİGAL EDENLERİN – ŞEHİT KABUL EDİLDİĞİ, ANCAK İSTİKLAL MAHKEMELERİNİN GENELİNDE İDAM CEZASI İLE CEZALANDIRILAN GAYRI MÜSLİMLER OLMASINA RAĞMEN ONLARA BİR YÜKLEME, RÜTBE, YAKIŞTIRMA YAPILMAMIŞ, PAYELENDİRİLMEMİŞ, DOLAYISI İLE ÇELİŞKİLERİN GÖZDEN KAÇMAYACAK KADAR YOĞUNLUK KAZANDIĞI BİR KİTAP… KİTABIN KAPSADIĞI ZABITLAR 1926 OCAK – ŞUBAT DÖNEMİNDE ŞAPKA İNKILADINA MUHALİFLERİN YA DA MUHALİF OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN KİŞİLERİN YARGILANDIĞI DAVALARI İÇERİYOR. ANCAK ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİ KİTAPTA DA DEFATEN BELİRTİLDİĞİ ÜZERE TBMM KARARIYLA ÇALIŞMALARINI 1922’ YE KADAR UZATMIŞTIR. DOLAYISI İLE BU ZABITLAR ÖZEL BİR DAVAYA AİTTİR. ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİNDE DAHA ÖNCE GÖRÜLEN DAVALAR İLE BÜTÜN HALİNE GETİRMEK İNCELEMEK VE DEĞERLENDİRMEK OKUYUCULARDA KAFA KARIŞIKLIĞINA SEBEP OLACAĞI KANAATİNDEYİM.
Kitabın “Takdim” kısmının yazanı Hasan Mezarcı…Giriş kısmında Mustafa Kemal için “şahsi birtakım hesaplar peşinde koşan…diktatörlük kuran …” gibi ifadelerde bulunulmuş… aklıma ikinci cumhuriyetçilik takıldı…ilginç bir kitap… bu arada unutmadan kitabın ortasında ki pardon arkasında ki osmanlıca metinleri de eklemeleri iyi olmuş..
Nuri Pakdil’in “ormanlardan ağaç kesilse darağacı yapılacak sanırdık…” sözünü anımsatan kitap. Kitaba Osmanlıca metinlerin de eklenmesi iyi olmuş.