Abdülhamid Han tahttan indirilip, Selanik’esürgüne gönderilmişti. (1909) Balkan Harbinin başlamasıyla İstanbul’a getirdiler. Bir gün, sabah çay içilirken, yanında bulunan damatlara diyor ki: Düşünüyorum, düşünüyorum, aklım, havsalam bu meseleyi bir türlü almıyor. Balkanlılar nasıl ittifak eder? Bu milletler hilkatte bile birbirine dargın yaratılmışlardır. Bunları birbirlerine yaklaştıracak, birleştirecek amiller zuhur ediyor, sebepler cereyan eyliyor dahükümet bunlara nasıl lakayt kalıyor...Soruyorum size, İstanbul’da Rum Patrikhane’si vardı; o yerinde duruyor mu?Şerif Paşa bu mühim soruya derhal kemali talakatla cevap veriyor:-Evet efendimiz...Birde Bulgar (Ekserihhane) si vardı; o da duruyor mu?-Evet efendimiz...Allah Allah.. Bu iki makam senelerden beri birbirinin kanına susamış iki düşman gibi karşı karşıya duran bu iki müessese birdenbire birbirinin kucağına atlıyor, barışıyor, dost oluyor da devletin nasıl haberi olmuyor?Birkaç dakıka süren sükutu takiben Sultan Hamid sözüne devam ediyor:Şaşılacak şey.. Benim bildiğim bu iki unsur arasında ebedi husumeti temin eden yegane sebep, kiliseler ve mektepler meselesiydi. Bu mesele nasıl kapandı?Cevap Arif Hikmet Paşa’danİttihat ve Terakki Hükumeti, komşuların arasını bulmak için ortadaki pürüzü kaldırmış, bundan sonra da Balkanlılar birleşip Osmanlı’ya savaş açmışlardır. Sultan Hamid duyunca eseflenir ve der ki:O halde.. desenize, biz felaketi kendi elimizle davet etmişiz...Yazık, çok yazık..Ziya Şakir
Sultan hakkında yazılmış bir çok kitaptan birisi. Okuduğunuzda rutin hayatı hakkında bir çok şey öğreniyorsunuz. Özellikle sürgüne gittiklerinde bir gün önce “Sultanımız” diyen askerlerin sürgündeki Hakan’a nasıl davrandıklarına şahit olun. En etkileyici bölümlerinden biri vefatının anlatıldığı kısımdır. Tavsiye ederim.
Yazarın okuduğum ilk eseri ve birkaç kez başlamama rağmen bitiremedim, dili sıkıcı ve olaylara farklı bir bakış açısı mevcut. Bilinen Abdülhamit Han’dan çok farklı bir karakter çizilmiş. Bnece olumsuz.
kitabın ismini görünce çok heyecanlanmıştım çünkü daha önce okuduğum kitaplar Ulu Hakanın mahpusiyet döneminden bahsetmiyordu ancak kitabı okuyunca sükut-u hayale uğradım çünkü ben bir araştırma kitabı ve dolu dolu bir kitap bekliyordum.Kitap birinin günlüğünden alınmış yer yer sultanı küçümseyen müstehzi ifadeleri havi kendini beğenmiş bir kişinin ifadeleriyle dolu ve kesinlikle sultanın hissiyatına tercüman değil bilakis bu şahsın sultanın söz ve hareketlerine yüklediği manalardan ibaret.Sultanın yemekte ne yediğinden midesindeki gazdan hemeroidindeki kandan boğazına kaçan kılçıktan bahseden kitap çanakkale savaşı esnasında ve sonrasında neler hissettiğinden hiç bahsetmiyor ama yine de eğer kitap kurdu iseniz okumanızı tavsiye ederim hafif bir kitap sıradan bir günlük
31 Mart isyanını okuyan belki Abdülhamiti suçlayıcı bir çok sonuca oluşacaktır. Fakat yaklaşık 33 sene padişahlık yapmış bir kişiyi bu kadar kolay harcamak hiç de doğru değil. Abdülhamit siyaseti, siyasetin gereklerini, inceliğini, kurnazlığını iyi bilen ve bu sayede hükümdarlığı sırasında hiç toprak kaybetmemiş bir padişahtı. Abdülhamit’ in siyaset anlayışı ile ilgili biraz daha araştırma yapıldığında görülecektirki onun başarısı kitapta anlatıldığından daha fazladır.
Kitab sultan abdülhamd’in hal ediliş ve selanikteki alatini köşküne sürgün edilişini,oradaki yani köşkün içindeki hayatını anlatıyor.Ardından balkan savaşının paklak vermesi ile tekrar istanbula beylerbeyi sarayına nakledilişinide anlatıyor.Hakeza beylerbeyi sarayının içindeki hayatınıda anlatıyor.Sultan abdülhamidden,onun siyasi,dini,tibbi görüşlerini ihtiva eden konuşmalarını aktarıyor.Nasıl hastalandığını ve ölüme giden yolda çektiği ıztırab ve sıkıntılarıda hikaye ediyor.Kitabın en büyük noksanı ise,bu rivayetlerin kim tarafından nakledildiği adeta bir muamma,baş tarafta bazı isimler zikr etmiş bunlar köşkte yaşayan insanlar saray görevlileri.Fakat kimin ne söylediği adeta birbirine karışmış durumda çala kalem hazırlanmış bir kitab.Oysa yazar o notları kimin tuttuğuna dair dipnotlarda şahışları göstermeli idi,kitab tarihi gerçeklerle tam olarakda örtüşmüyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Sultan hakkında yazılmış bir çok kitaptan birisi. Okuduğunuzda rutin hayatı hakkında bir çok şey öğreniyorsunuz. Özellikle sürgüne gittiklerinde bir gün önce “Sultanımız” diyen askerlerin sürgündeki Hakan’a nasıl davrandıklarına şahit olun. En etkileyici bölümlerinden biri vefatının anlatıldığı kısımdır. Tavsiye ederim.
Yazarın okuduğum ilk eseri ve birkaç kez başlamama rağmen bitiremedim, dili sıkıcı ve olaylara farklı bir bakış açısı mevcut. Bilinen Abdülhamit Han’dan çok farklı bir karakter çizilmiş. Bnece olumsuz.
kitabın ismini görünce çok heyecanlanmıştım çünkü daha önce okuduğum kitaplar Ulu Hakanın mahpusiyet döneminden bahsetmiyordu ancak kitabı okuyunca sükut-u hayale uğradım çünkü ben bir araştırma kitabı ve dolu dolu bir kitap bekliyordum.Kitap birinin günlüğünden alınmış yer yer sultanı küçümseyen müstehzi ifadeleri havi kendini beğenmiş bir kişinin ifadeleriyle dolu ve kesinlikle sultanın hissiyatına tercüman değil bilakis bu şahsın sultanın söz ve hareketlerine yüklediği manalardan ibaret.Sultanın yemekte ne yediğinden midesindeki gazdan hemeroidindeki kandan boğazına kaçan kılçıktan bahseden kitap çanakkale savaşı esnasında ve sonrasında neler hissettiğinden hiç bahsetmiyor ama yine de eğer kitap kurdu iseniz okumanızı tavsiye ederim hafif bir kitap sıradan bir günlük
31 Mart isyanını okuyan belki Abdülhamiti suçlayıcı bir çok sonuca oluşacaktır. Fakat yaklaşık 33 sene padişahlık yapmış bir kişiyi bu kadar kolay harcamak hiç de doğru değil. Abdülhamit siyaseti, siyasetin gereklerini, inceliğini, kurnazlığını iyi bilen ve bu sayede hükümdarlığı sırasında hiç toprak kaybetmemiş bir padişahtı. Abdülhamit’ in siyaset anlayışı ile ilgili biraz daha araştırma yapıldığında görülecektirki onun başarısı kitapta anlatıldığından daha fazladır.
Kitab sultan abdülhamd’in hal ediliş ve selanikteki alatini köşküne sürgün edilişini,oradaki yani köşkün içindeki hayatını anlatıyor.Ardından balkan savaşının paklak vermesi ile tekrar istanbula beylerbeyi sarayına nakledilişinide anlatıyor.Hakeza beylerbeyi sarayının içindeki hayatınıda anlatıyor.Sultan abdülhamidden,onun siyasi,dini,tibbi görüşlerini ihtiva eden konuşmalarını aktarıyor.Nasıl hastalandığını ve ölüme giden yolda çektiği ıztırab ve sıkıntılarıda hikaye ediyor.Kitabın en büyük noksanı ise,bu rivayetlerin kim tarafından nakledildiği adeta bir muamma,baş tarafta bazı isimler zikr etmiş bunlar köşkte yaşayan insanlar saray görevlileri.Fakat kimin ne söylediği adeta birbirine karışmış durumda çala kalem hazırlanmış bir kitab.Oysa yazar o notları kimin tuttuğuna dair dipnotlarda şahışları göstermeli idi,kitab tarihi gerçeklerle tam olarakda örtüşmüyor.