Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzinde

Kategori: Edebiyat Yazar: Marcel Proust Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzinde

  • çevirmen: Roza Hakmen
  • Yayın Tarihi: 13.01.2020
  • Orijinal Adi: A la recherche du temps perdu-Sodome et Gomorrhe
  • ISBN: 9789753637480
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 550
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
Marcel Proust’u her zaman büyüleyen yan, insanların ikilikleri, çoğullukları olmuştur. Kadın-erkekler de, erkek-kadınlar da bu nedenle Proust’a daha zengin, daha karmaşık, daha ikircikli, dolayısıyla incelenmesi daha çekici gelmiştir. Kayıp Zamanın İzinde’nin dördüncü cildi olan Sodom ve Gomorra’da da bu konular üzerinde durmuştur. Kutsal Kitap’ta Tanrı gazabının yerle bir ettiği kentlerin adları da böylece Kayıp Zamanın İzinde’nin, dönemin ahlak anlayışı açısından en çok “tartışılan” cildinin adı olmuştur.   Kayıp Zamanın İzinde hem komik romandır hem trajik roman, hem serüven romanıdır hem şiirsel roman, hem düşlerin romanıdır hem de imgeler romanı...    “Aşk [...], zihinde müthiş jeolojik kabarmalara yol açar. M. de Charlus’ün daha birkaç gün öncesine kadar, yerden yükselen tek bir düşüncenin görülmediği, dümdüz bir ovaya benzeyen zihninde, birdenbire taş kadar sert sıradağlar yükselivermişti; üstelik bu dağlar öyle yontulmuştu ki, sanki bir heykeltıraş mermeri taşıyacağına olduğu yerde biçimlendirmişti; Öfke, Kıskançlık, Merak, Arzu, Nefret, Istırap, Gurur, Korku ve Aşk dev gruplar halinde dikilmekteydiler.”
SatıcıKitap AdıBağlantı
TrendyolSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
KitapyurduSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
D&RSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
IdefixSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
BKM KitapSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
HepsiburadaSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
GittigidiyorSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
N11Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
Amazon TürkiyeSodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeSatın Al
Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindePDF22.83 MB İndir
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeEPUB25.51 MB İndir
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeMOBİ20.14 MB İndir
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeODF21.48 MB İndir
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeDJVU26.86 MB İndir
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeRAR17.46 MB İndir
Sodom ve Gomorra / Kayıp Zamanın İzindeZIP16.11 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

SatıcıKitap AdıBağlantı
BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Sodom ve Gomore, Tanrı tarafından yerin dibine sokulmuş iki şehir. Tenasüliyetten şaşmış ilişkilerin gırla yaşandığı, eşcinselliğin adeta bir Woodstock havasında özgürce sürdüğü bu şehirler, şu an nerede okuduğumu hatırlamadığım bir metinde yazdığına göre melekler tarafından uyarılmış. İncil’deki bahis anlatılıyordu o metinde; şehirlere gelen meleklere hallenmiş halk, tabii böyle anlatılmıyor ama orijinal kelimelerden bu anlam da çıkıyormuş, sonra Tanrı’ya haber gitmiş, Lut ve İbrahim girmiş işin içine derken arkaya dönüp bakınca ortadan kaldırılma hadisesi burada da ortaya çıkmış, sonuçta şehirler yerle bir edilmiş. Proust bu iki şehrin hikâyesini kendi keşfiyle birleştirmiş, Guermantes Prensesi’nin gece daveti verdiği ev ve dört bölümlük anlatının hemen her bölümünde karşımıza çıkan, anlatıcının uzunca bir süre tatilini geçirdiği otel sembolik olarak iki şehri karşılıyor olabilir. Gazaba uğramıyorlar tabii, eğer anlatıcının hatıralarını dramatik bir şekilde biçimlendirmeleri söz konusu değilse. Metnin başlarında M. de Charlus’ün erkeklere duyduğu ilginin keşfedilmesi meselesi ele alınıyor ve geri kalan bölümlerde Albertine’in bir kadın tarafından “duygusal bir eğitimden” geçirildiğinin düşünüldüğü bölüme kadar salon hayatının böyle anlarını görüyoruz, anlatıcı için çiçek-böcek ilişkisine indirgenen ve doğanın çiftleşme oyunları vasıtasıyla alegorik bir hale getirilen, belki de “katlanılır” hale getirilen bir sürecin yansıtılması bu.
Davetin sürdüğü bölüm önceki kitabın sonuna bağlanıyor, kendi yaşamının anlatısının yanında önünde açılan bu yeni dünyaya da derinlemesine bir bakış atıyor anlatıcı, ilginç benzetmeleri ve anlatıyı ansızın kesip olayların kendisinde yarattığı anlamları açıklayan paragraflar dolusu ruhsal çözümleleri sürdürüyor, üslupsal bir nitelik. Anlatıya girip çıkan onca soylunun, sosyetik şahsiyetin bir biçimde ana izlek etrafına yerleştirildiğini unutmadan her biri için bambaşka bir pencereden bakabiliriz, Proust anlatısını böylesi bir sıkılıkla, detaycılıkla örer.
Unutma ve uyku meselesi yine es geçilmemiş, anlatıcının fikirlerinden Bergson’un hatıra ve bilinç örüntüsüne pek çok teorik veriye rastlayabileceğimiz gibi işin pratik boyutu da mevcut; anlatıcının “seçilmiş” hatıralarını okuyoruz, inceliyoruz. Bergson’un her şeyin hafızada yer almasına rağmen her şeyin anımsanamayacağına dair fikrini anlatıcının kendi yaşamına uyarlayabiliriz. Bir anıyı geri getirmenin zorluğu veya kolaylığı bir yana, anlatıda bilinçli olarak atlanmış bölümlerin varlığını sezebiliriz, örneğin M. de Charlus’ün anlatıcıya ulaşma çabalarından sonrasını aralarındaki münakaşa ve mesele çözüldükten sonraki barış zamanları haricinde bilmeyiz, bu nokta karanlıkta kalmış. Bilinçli bir tercih veya bilinçsiz bir eylem. Bir anlatım tekniği olarak kullanılmış olabilir, zira anlatıcının şahit olamayacağı konuşmaları duymuş gibi aktarması, hatta okurlara doğrudan seslenerek kendisinin aslında yazarın kendisi mi, yoksa anlatıcı mı olduğu konusunda şüphe uyandırıp ortadan çekilmesi işi sadece belli bir aralığın tarihini aktarma çabası olmaktan çıkarıp ustalıklı bir kurmaca oyununa dönüştürüyor. “Ne olursa olsun, unutuşla hatırlama arasında bazı geçişler varsa da, bu geçişler bilinçdışıdır.” (s. 1603) Hem bilimsel bir gerçek, hem de anlatının bütünü hakkında neyin anlatılıp anlatılmadığına dair bir ipucu. Bu konuda okurla tek taraflı bir tartışmaya bile girer anlatıcı/yazar, ya da her neyse. En sonunda kendisini ve anlatısını sorgulayanları son kez cevaplar: “Kusursuz bir hafıza, hafızaya ilişkin olayları incelemeye pek teşvik etmez insanı.” (s. 1604) Piklere ve dip noktaların yansımalarına bakarak bir fikir edinebiliriz; salon yaşamı en ince detaylarına kadar gözlemlenmiştir, kişiler ve soyluluk dereceleri hakkında verilen ayrıntılara bakarak anlatıcı için bu tür bir sosyal çevrenin anlatıcının yaşamının en önemli zamanlarını geçirdiği toplumsal alan olduğunu söyleyebiliriz, hastalık anlarının yol açtığı düşüncelere bakarak dip noktalarını hastalık ve uykudan uyanma anları olduğunu söyleyebiliriz, anlatılması tercih edilenler ve edilmeyenler birbirini tamamlar. Bir önceki ciltte bahsi pek geçmeyen Swann’ın bu anlatıda ortaya çıkışı, Dreyfus Olayı’nın yarattığı bölünmenin Swann’ın Yahudi kimliği üzerinden biçimlenmesi ve kendisinin davetlere çağrılıp çağrılmamasının bu kimlik üzerinden belirlenmesi, bütün bir anlatının karakterler, olaylar ve anıların kusursuz bir biçimde birbirine eklemlenmesini örnekler.
Metnin asıl ağırlığını taşıyan bölümler sayfiyede geçenler bence; Verdurinlerin davetlerine katılan kişilerin apayrı dünyaları başlı başına bir cildi doldurabilecek ölçüde detaylı, bir yandan diyaloglardan çıkarılanlar var, diğer yandan M. de Charlus’ün Morel’le olan ilişkisi -nasıl sonlandığını bir başka cilde ertelemiş anlatıcı, bundan da bir cilt çıkarmıştır- ve katıldığı her davette ortamı şenlendirme şekli, büyükanne özlemi, ölümle hesaplaşma, anneyle olan ilişki, Albertine’den ayrılmaya karar verip onunla evlenme kararı alan anlatıcının değindiği konular. Nefesim yetmeyecek, ayıramıyorum hiçbir olayı, benden bu kadar. Sanırım külliyatın en keyifli cildi bu, kalanlar da böyleyse şahane.


Bu bölümü okumam biraz zaman aldı. Olaylar olaylar… Serinin bitmesine 3 kitap kaldı. Bittikten sonra bir boşluğa düşeceğim kesin.


Diyalogları paragraf yapmadan yazması, olay örgüsünün neredeyse hiç olmadığı yine soyluluk ve sosyete mücadeleleri, davetler, dedikodularla geçen 487 sayfa.


Serinin her kitabını heyecanla sabırsızlıkla dikkatle okuyorum. Henüz kitabın kapağını açtığınızda başka bir dünyaya geçiş yapıyorsunuz.


Seri mükemmel. Sadece biraz birikim ve iyi bir okur olmanız yeterli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*