Merhaba Anadolu

Kategori: Kültür Yazar: Halikarnas Balıkçısı Yayınevi: Bilgi Yayınevi

Merhaba Anadolu

  • Yayın Tarihi: 01.01.2018
  • ISBN: 9789754941173
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 272
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 10.8 x 18.8 cm
Tanıtım Bülteni
Balıkçı'nın kitaplaşmamış yazılarından derlenen bu yapıt, bir yandan yurdumuzun tarih, sanat ve uygarlığını sergilerken, öte yandan Anadolu birikiminin nesnel temellerine ışık tutuyor.
Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Merhaba AnadoluPDF11.29 MB İndir
Merhaba AnadoluEPUB12.62 MB İndir
Merhaba AnadoluMOBİ9.96 MB İndir
Merhaba AnadoluODF10.63 MB İndir
Merhaba AnadoluDJVU13.28 MB İndir
Merhaba AnadoluRAR8.63 MB İndir
Merhaba AnadoluZIP7.97 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

SatıcıKitap AdıBağlantı
BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Şadan Gökovalı’nın kitabı değerlendirme bölümünde bir değerlendirme yok. Shaw’dan, Sinclair’dan falan yaptığı çeviriler veriliyor, Balıkçı’nın Anadolu hakkında yazdığı ve Kültür Bakanlığı’na verdiği kitapların hâlâ basılmayışından bahsediliyor. Bir de yazdığı onca makaleden, araştırmadan, hikâyeden, romandan. Gökovalı, Balıkçı’nın yaşadığı evin bodrumunda ıslanıp okunmaz hale gelmiş iki çuval yazıdan bahsediyor. İçim gitti. İki çuval lan. Bir yirmi kitap daha çıkarmış oradan.
Burada bir sürü makale, Anadolu’ya dair bir sürü mitolojik, tarihi hadise. Derya deniz. Bölüm bölüm bunlar, ilk bölüm Merhaba Anadolu.
Burada önce Anadolu ve Avrupa kelimelerinin etimolojik incelemeleri var. Bir de anaerkil yapının Anadolu’da tanrılara kadar kök salması, sonra kaka Batı’nın ataerkil baskınlığı, sonra hepsinin ataerkil baskınlığı. Ya. Bunlar böyle uzuun uzun var.
Troya’nın izi sürülüyor mesela ve Balıkçı’nın dediğine göre İstanbul az kalsın Troya’nın kalıntılarının yanı başına kurulacakmış. Troya sekiz defa falan kurulmuş, efsanevi savaştaki Troya yedinci olanmış. Sonra Konstantin, devleti Troya’ya kurmak istemiş, vazgeçip bilinen yere kurmuş. Bir de ilginç bir bilgi: “Fatih Sultan Mehmet, o zamanın papasına yazdığı mektuplarda kendi atalarının Traklar olduğunu ve kendisinin, Hektor’un öcünü almaya çalıştığını, dolayısıyla kendi müttefiki olması gereken İtalya’nın düşmanlığına bir anlam veremediğini yazar.” (s. 20)
Harbici varmış böyle bir şey; İlyada’yı okumuş padişah ve böyle bir mektup yazmış, başka kaynaklarda da hadise mevcut.
Hikâyelerde sıklıkla karşımıza çıkan dalgıçlar burada da anılacak tabii: “Sosyal durumları ne olursa olsun, Anadolu halkını teşkil eden bütün fertler, dalgıçlığa son derece istidatlıdırlar. Akdeniz’in en usta dalgıçları Türklerdir. Eski püskü ‘skafandar’ dalgıç takımları ve solüsyonla yamanmış delik deşik hava boruları ile 54 kulaç derinliğe dalan Türk sünger avcıları, dünya rekorunu ellerinde bulunduruyorlar!” (s. 25) Yaşa Balıkçı.
Bir nokta çok önemli; Balıkçı mitolojinin gerçek hadiseler olmadığının üstünde önemle duruyor. Mitolojide bahsedilen olayları tarih çerçevesinde inceliyor, yani körü körüne bir inanış yok. Bir hayalciden ziyade araştırmacı olması da bunun sonucu zaten. Mesela Ege’deki ve Marmara’daki deniz savaşlarından ve efsanevi olaylardan bahsederken şöyle diyor: “(…) O yörelerde denize dalınırsa Orfeus’un lirinin denizde bulunacağı pek umulamaz ise de Deniz Tanrısı’nın heykelinin çıkarılması pek muhtemeldir.” (s. 29)
“Dünyanın İlk Bankası Anadolu’da Kuruldu” diye bir bölüm var mesela, çok ilginç.
“İsa’dan önce altıncı ve beşinci yüzyılda Efes’teki Artemis Tapınağı, bugün bildiğimiz anlamda bir banka gibi işlemlere girişiyordu. Bu nedenle bazen Latincede Diyana Tapınağı da denilen Efes’teki Artemis Tapınağı; hem dünyanın yedi harikasından biri, Hem İyoniyen mimari üslubunun başlangıç ve prototipi ve hem de dünyanın ilk bankası olmakla ünlüdür.” (s. 34)
Bankalar şairlere şiir sipariş edip bu şiirleri kapıya asıyormuş, böylece sanatçıya da destek olunuyormuş. Asıl ilginçlik şu ki bu tapınaklar neyin dinsel kurumlar. Buradan borç alınan para da tanrıdan alınmış gibi oluyormuş, dolayısıyla borç ödenmeyince tanrıların hışmına uğranacağı düşünülüyormuş. Dünyalara gel.
Gökova şöyle iyice bir güzelleniyor mesela, sonda da güzel bir bölüm var.
“Öyleyse, Gökova’yı mutlaka görmenizi önererek ve oraları candan seven, dost Sabahattin Eyüboğlu’nun bir sözünü aktararak bağlayayım Gökova yazısını: Halikarnas Balıkçısı’nı cennete götürmüşler, ‘hani Gökova?’ demiş.
Merhaba!..” (s. 37)
Şu kadar anlattım, daha kitabın onda birine gelmedim, arada yazmadığım bir sürü şey de var. Öyle dolu dolu, öyle şahane. Daha da anlatmıyorum, içeriğini unutmayacak kadar etkilendim. Garanti kaçırılmasın, gördüğünüz yerde yumulun. İzmir’in Kuruluşu diye bir bölüm var, of. Alın.


Anadolu ve sanatı Halikarnas Balıkçıdan okumak


Muhteşem bir kitap.Şimdi yazılan kitaplara bakıyorum da ordan burdan derleme toplama özet çıkarmışlar, kendi araştırmış oldukları birşey yok.Balıkçı’nın kültür ve bilgisinden çok uzaklar.İnce kitap olduğuna bakmayın.Her cümlesi derin bilgi içeriyor.Arkeolojiyi daha çok sevecek, gerçek Anadolu tarihini öğreneceksiniz.Balıkçı 9 dil biliyor ve bunun yoruma da etkisi büyük.Kesinlikle tarih severlerin başucu kitabı olmalı.


Anadolu insanının aslında gerçek tarihçiler, bilim adamları olduğunu bize gösteren, aslında batının bize nasıl yalanlar dayattığını tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren bir eser.


Arkeoloji; eski medeniyetleri, materyallerini, kültürlerini, inançlarını, davranışlarını araştırmak, bulmak ve yorumlamaktır. Balıkçı, bu alanda “büyük bir hevesle” araştırmalar yapıp, okura sunmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*