Kuşevi’nin Efendisi üçlü olarak yazılmış bir nehir romanın ilk kitabı. Yazarla benim gibi ilk kez tanışacak olanlar için söylemeliyim ki kitap arka kapağında dediği gibi çok sesli bir yeni roman. Bu tarzda yazılmış ve benim de okuduğum ilk kitap. fikir olarak Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını andırıyor. Konusu şöyle: Yazar Yusuf Bünyamin’e intihar eden yazarlar hakkında bir seri yazması teklif edilir. Yusuf Bünyamin verileri toplamıştır sadece Asaf Cemil kalmıştır. Yazarın hayatta olan iki arkadaşını bulur. Çok uzun uğraşlardan sonra yazarın yayınlanmamış “Düş Tutanaklarım” adlı eserini bulur ve bu kitabı incelemeye başlar. Asaf Cemil’in çocukluğundan gençliğine ve genç yaşta ölümüne kadar olan, herbiri düşün içinde düş olan hayatını arkadaşları yardımıyla aydınlatmaya çalışır. Asaf Cemil elinden hiç düşürmediği kanyağı ve onu hiç terketmeyen Veyl ile (sonradan anlıyoruz ki Veyl bir cin) içtiği ağrı kesicilerin de etkisiyle geçmişine dalıyor, düşlerini yazıyor. Neticede Yusuf Bünyamin, Asaf Cemil’in nasıl öldüğünü buluyor. Tabi tüm bu olaylar esnasında eşi Yusuf Bünyamin’i terkediyor ve Yusuf Bünyamin, Asaf Cemil’in sevdiği kadına aşık oluyor.Yazara, İbrahim Yıldırım’a gelirsek, oldukça değişik imgeler kullanmış “dumansız ateş” gibi (Veyl’in bir diğer ismi), devrim için “yaralı hayvan” benzetmesi gibi ve daha pek çoğu. Farklı bir anlatım arayanlara, yeniliğe açık olanlara, mehter marşı adımlarıyla padişah fermanlarıyla bağlantı kurabilecek, ardarda gelen zarf fiillerden sıkılmayacak olanlara, zihin yorgunluğuna razı gelebilecek okurlara tavsiye olunabilir.yazarın dediği gibi “karabasan” roman…