Kireç Ocağı

Kategori: Edebiyat Yazar: Thomas Bernhard Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Kireç Ocağı

    Tanıtım Bülteni
    Konrad, beş yıl boyunca kendini ve tekerlekli sandalyeye mahkûm eşini hapsettiği, metruk kireç ocağında tuhaf işitme deneyleri yürütürken İşitme başlıklı sanatsal-bilimsel-yazınsal başyapıtını yazmaya hazırlanır. Sonunda, kaç kurşunla olduğu bilinmemekle birlikte, karısını öldürür. Gün geçtikçe karanlığa gömülen bir ses labirentini andıran, dış dünyadan yalıtılmış kireç ocağının öyküsü bu “bilinmez son”la başlar. Bernhard, en vurucu romanı Kireç Ocağı’nda, kusursuz başyapıt tasarısıyla yaşama eylemi arasındaki çatlağı; saplantı, öfke, delilik eşiklerinde gidip gelen insanın karanlık, sakatlanmış, tekinsiz karakterini açığa çıkaran “vuruş”larla araştırmaya girişiyor.  Bernhard belki de en can alıcı işitme deneyini okurla yaparken en dehşet verici cümle yine okurun kulağında çınlıyor: İnsan insanlarla sadece kirlenir.   Benim rol modelim Thomas Bernhard; bir yazar olarak onu çok özlüyorum. Yöntemini, anlatının bir, iki köşeyi döndüğü, periskopik yazı diye tanımlayabilirim – zamanımızın epik yazını adına çok önemli bir buluş.W. G. Sebald  Soğukluk olmadan netlik olur mu? Thomas Bernhard’ın Kireç Ocağı bu soruyu cevaplamıyor. Ancak bu soru, Kireç Ocağı olmadan cevaplanamaz. Ernst-Wilhelm Händler, Frankfurter Allgemeine Zeitung
    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    Kireç OcağıPDF6.23 MB İndir
    Kireç OcağıEPUB6.96 MB İndir
    Kireç OcağıMOBİ5.49 MB İndir
    Kireç OcağıODF5.86 MB İndir
    Kireç OcağıDJVU7.32 MB İndir
    Kireç OcağıRAR4.76 MB İndir
    Kireç OcağıZIP4.39 MB İndir

    Sponsorlu Kitaplar

    SatıcıKitap AdıBağlantı
    BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
    KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

    Kitap Yorumları - (5 Yorum)


    Persona. Yazlıkta kadın diğer kadına aynı anda iki benliğe, çok benliğe sahip olmanın zorluğunu anlatır ve her şeyin komediden ibaret olduğunu söyler, tutunulan fikirlerle yapılanlar bir olmalı yoksa insan parçalara ayrılır, insan parçalı ve karbon bazlı yaşam formudur, incelendiği kadarıyla budur, bir yaratıdır, başkalarınca yaratılır, kendini birleştirir, bulunduğu yer mühim değildir, coğrafya değişir, yolculuk haricinde de değişir, dünya değişen bir varlıktır, yaratı değişen bir varlıktır, yaratının alacağı biçimlerin sınırı yoktur, öyleyse yaratıyı yaratmanın özünde ne yatar, düşüncenin maddeleştirme dürtüsüne karşı konamayacak kadar çekici ne vardır, düşünceler meta-yaratılar mıdır, yaratılar düşünce halinde daha mı maddeseldir, böylesi bir çıkmazı bir kireç ocağında çözmeye çalışmak Konrad’a, tekerlekli sandalyeye mahkum eşine, civardaki insanlara kalmıştır ki ne anlatıldıysa çevredeki insanlardan ve sigortacı olan anlatıcının öğrendiği kadardır, dolaylıdır, ilk ağızdan duyulmayandır ki Konrad anlatmak yerine İşitme nam incelemesini yazmayı, yazmaya çalışmayı, kireç ocağına kapanıp kağıtları önüne çekerek yazmak için kıvranmayı tercih edecekti, daha önce hakkı verilerek anlatılmamış, hiç anlatılmamış, hep anlatılmış ama hakkı verilmemiş bir konuyu kağıtlara dökmeye çalışacaktı ve başarısız olacaktı, düşündüğü ölçüde de başarılı olacaktı, çok fazla bilgi, çok fazla teori, çok fazla çıkarım fışkırmak için bir kanal arayacak ama bulamayacaktı, bütün şartlar sağlanmış olmasına rağmen kapalı kalacaktı, üç veya dört katlı evin her yanı siyaha boyanmış olmasına rağmen, kapıya gelenler geri çevrilmesine, mektuplara cevap verilmemesine, izole bir yaşam sürülmesine rağmen bir yol bulamayacaktı, yol çoktan aranmıştı, Konrad eşiyle neden evlendiğini bilmemesine rağmen evlendi, muhtemelen hasta olan kadının kendine muhtaç olacağını düşündü ve egosunu dürttü, ailesinden görmediği ilgiyi görecekti, yarım kalan eğitimini kendi imkanlarıyla, kendi öfkesiyle tamamlayıp eşinin kendisine muhtaç olmasını da kendine ekleyerek istediği gibi yaşayacaktı, hayatının en güzel yıllarını kendi istediği gibi biçimlendirecekti, otuzundan ellisine kadar yollara düşmeyip yazacaktı, yazmaya çalışmadığı söylenemez, gittikleri ülkelerden biletler, broşürler birikti, tekerlekli sandalyeye bağlı olan kadın iyi bir gezdirildi ama inceleme bir türlü yazılamadı da ne oldu, bir kentin aşırı sıcağı, bir diğerinin gürültüsü, bir diğerinin insanı, bir diğerinin kokusu bunaltılara yol açtı da ne oldu, Konrad yeğeninin fahiş fiyata sattığı kireç ocağına kapandı, eşinin yeğenine satmaması için baskı kurmasına rağmen satın aldığı kireç ocağına kapandı, yıllar boyunca bankadan aldığı borçlarla ayakta durarak kapandı ki nihayetinde banka, polis, resmi görevliler, adaletin temsilcileri, kokuşmuş ve kurtulunması gereken adaletin temsilcileri kapıya dadanınca, kapıyı yıkarcasına çalınca, kapının açılmayacağını bilmezcesine çalınca Konrad’ın son bir kez masaya oturması gerekti, elde silah, elde mürekkep, eşe birkaç kurşun, yakışıklı bir cinayet, kadının kurtuluşu, Konrad’ın da, belki de yıkımın tamamlanışı beş yıllık bir zaman almadan önce Konrad’ın eşsiz deneyi çıldırışlarının bir yanını oluşturdu ki günlerce, aylarca hep aynı sessiz harfleri, hep aynı sesli harfleri eşinin kulağına bağırdı, fısıldadı Konrad, hep aynı harfler ve hep aynı tepkiler, yıllar boyunca sürdü bu, kadının kaçışı yoktu, kocasının deliliğine bir süre boyun eğdi, uzunca bir süre boyun eğdi ve ortaya kendi deliliklerini sürdü, artık giyemediği elbiselerini giydi, eski fotoğraflara baktı, üstleri başları yırtık pırtık olmasına rağmen Konrad’a eldiven örüp söktü, bin tane eldiven örüp tam sonuna gelmişken hepsini söktü, hep aynı sesleri duymaktan yaşamını söktü ve söylentilere göre ölmek istediği için Konrad onu vurdu, söylentilere göre Konrad çocukluğundan beri kireç ocağında oturmak istiyordu, sosyal yaşamdan tamamen yalıtılmış ki insan insanlarla sadece kirlenir, insan başkalarıylayken hiçbir zaman kendisi değildir, kendi başınayken bile kendi olmayabilir, kendimiz nedir, nasıl biridir, belki bunların bir sabiti olarak incelemesini yazmak istedi Konrad, dış doğadan korktuğu ölçüde iç doğasını yansıtmak istedi, gönüllü çalışma zindanında insanların nasıl duymadığını, nasıl anlamadığını anlatmak istedi, mobilyaları ve objeleri yanlış yere koymak istedi, hiçbir şeyin yeri belli değildi, bir süre sonra yeri belli olmayan şeyler satıldığı zaman, para giderek suyunu çektiği zaman bir dertten kurtulmuş oldu Konrad, eşyalardan kurtulmuş oldu ve boş duvarlara, boş odalara bakarak evin boşluğunu teyit etmek istedi, yüzlerce kez odalara girip çıktı, kireç ocağının boşluğuna emin oldu ve daha da boşaltmak için duvarları siyaha boyadı, eşi Kropotkin’den nefret ederdi ama Konrad’ın okumak istediği başka bir şey yoktu, bazen eşinin istediği kitabı okurdu ama bazen, deneylerden sonra, yemekten sonra, yazamadığı incelemeyi yazmayı yeterince düşündükten sonra, yazmanın, yaratmanın imkansız olduğunu anladıktan sonra, uygun zamanın hiçbir zaman gelmeyeceğini anladıktan sonra eşine kitap okudu, onu giydirdi, besledi, yaşattı ve öldürdü, incelemenin yerine eşini koydu, insanları koydu, ne gördüyse onu koydu çünkü bir insanın yaşamı da sanat eseridir ve sanatını mutluluktan uzak bir zirveye koydu Konrad, çocukluğunun duygusal boşluğunu bu sanatla yaşattı ki çocukken bir şeyler eksikse yaşamın geri kalanında da bir şeyler eksiktir; babanın yokluğunda erkeklere nefret duyulabilir, annenin yokluğunda terk edilme kaygısı doğabilir, insanlar sevilmeyebilir çünkü bütün sıkıntının kaynağı insanlardır, mutluluğun pek bir önemi yoktur, bir ağaç mutludur ve bakıştığı insan da mutlu olabilir, öyleyse bir insandan neden mutluluk beklenir, insan neden sosyal bir varlıktır, sosyal bir varlık olmak zorundadır, iletişim kurabilmenin doğrulardan ve yalanlardan ibaret olması sosyalliğin bir yaratısı mıdır, insanın bir yaratısı mıdır yoksa Avusturya’nın o çokça bahsedilen çürütücü havası mıdır, pencereden bakınca pek fark edilmiyor, Konrad’ın fark edecek bir alımlayış biçimi yok, Konrad yazmak zorunda, annesine, babasına, eşine, Avusturya’ya, doğaya, bankaya rağmen yazmak zorunda, kendine rağmen, deliliğine rağmen, deliliği yaratan doktorlara rağmen, kendisini sürekli rahatsız eden insanlara rağmen, onlara çoğu zaman hayır der, hayır, beni rahatsız etmiyorsunuz, hayır, sizin yarattığınız huzursuzluğun yardımıyla düşünebiliyorum, yazmanın o kadar önemli olduğunu düşünmüyorum, aslında düşünüyorum ama siz olmasanız düşünmeyecektim, o zaman var olunuz sayın insanlar, size sonsuz lanet, bu başyapıtı bitiremememin altına imzanızı atın, yakışıklı olsun, koyduğum noktalardan sonra gelen devam cümleleri, koyamadığım noktaların sebebi, cinnetim sizin eseriniz, ben sizin eserinizim, beni sizler yarattınız, sağ olun, alkışlar benden. “Fakat Konrad’ın söylediğine göre, biri ona eşlik etse bile insan yalnız başına ilerlermiş, yalnız başına ve gittikçe büyüyen bir yalnızlığa doğru ilerlermiş. Ve gittikçe büyüyen bir karanlığa doğru yalnız ilerlermiş, çünkü düşünen insan daima gittikçe büyüyen karanlığa doğru yalnız başına ilerlermiş.” (s. 55)


    Yazar ile tanışma kitabım iyi ki tanışmışım. Sonrasında hemen Sarsıntı kitabını da aldım , okumak için sabırsızlanıyorum.


    Thomas Bernhard’ın çok kıymetli bir eseri, okunmalı.


    olumsuzluk umutsuzluk yazarı gibi Thomas bey, biyografisini okursanız da zaten başka türlü bir şey çıkması beklenemezdi herhalde, aslında bu kültür bizde arabesk olarak var Thomas bey Alman Arabesk Felsefesi yapmış bir anlamda genel olarak bu tarzı tüm kitap ve şiirlerinde görmek mümkün, bu tarzı sevenler için iyi okumalar,


    bernhard tarzına alışmamışlar için güzel bir başlangıç kitabı

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    *

    *

    *