II. Meşrutiyet ile başlayan süreç, özellikle 1908 ve sonrasına dair kayıtlar, Türkiye’nin derin hafızasında hâlâ sızlayan yaraların kayda geçirildiği kapanmamış bir defterde tutulur. Tarihçiler, bu defterin tamamını hiç görmediler sanki… Belki de bu yüzden, Türkiye’nin yakın tarihi, yazıldığı kadarıyla bir gizli tanığın başka bir gizli tanığa fısıldadığından belki birazcık fazla belki de ancak o kadardır. Elinizden tuttuğunuz eser, o “birazcık fazla” içinde, bence, mühim bir yer işgal eder.Ahmet Turan Alkan, bu eserinde, İkinci Meşrutiyet devrindeki “Ordu ve Siyaset” bahsine dair tanık ifadelerinin mühim bir kısmını, o açık duran “defter”e kendi usülü ve üslubunca kayda geçirmiş. Usül ve üslub, ülkemizde, tarihçiliğin biraz dikkat edilmeyen bir boyutudur. Tarihçiliğin aynı zamanda bir hikâye anlatma ve metin yazma işi olduğu nedense unutulur. Ahmet Turan Alkan bu eseriyle tarihçiliğin sadece bu tarafını hatırlatmakla kalmayıp, tarih okumanın lezzetini de okuyucuya tattırıyor. Tarihe dair herhangi bir metin yazmanın edebî bir faaliyet olduğunu, bir sanatçı hassasiyeti ve bir edip dikkati gerektirdiğini emsaliyle ortaya koyuyor. Kullandığı kaynaklardan ve bilhassa devrin hatıra kitaplarından yapılan iktibaslar, “Ahmet Turan Alkan dikkati”nin farkını gösteriyor. Hatıralardaki beşerî ayrıntıları yakalayıp, onlar üzerine tarih bina edebilmek ancak “Altıncı Şehir” yazarına ait bir imtiyaz ols a gerek.Ordu ve siyaset gibi, meziyet ve zaafların, resmiyet ve ciddiyet soğukluğunda dondurulduğu bir sahada hayatiyetini sürdürebilen insanî unsurların bulunup çıkarılması ve tarihî anlamıyla kıymetlendirilmesi, elinizdeki esere bir edebî metin hüviyeti veriyor. Böylece devrin tarihî şahsiyetlerinin bir karakter bütünlüğü içerisinde zihnimizde canlanıp adeta hayatımıza karıştıklarını hissediyor, o gün için dert ettikleri meselelerin pek çoğunun, bugün de nerdeyse aynı mahiyette devam ettiklerini görüyoruz.Hülâsa, eseri okuyunca anlayacaksınız ki “o defter”, evet, henüz kapanmamış ve bir müddet de kapanmayacak gibi…
alınması ve okunmasını kesinlikle tavsiye ederim. yazarın doçentlık tezının kıtaplastırılmış hali. her ne kadar akademik bir çalışma olsa da gayet akıcı ve anlaşılır. donemi inanılmaz güzel ele alıp incelemiş mutlaka okunmalı.
kitap döneme ışık tutan ve hala ordu siyaset arasındaki ilişkilerin ne yönde olması gerektiğini anlatmaktadır aslında. Kitap aslında Dönemin Osmanlı ordusu içindeki farklılaşmalar ve siyaset ile ilişkisinin çok çetrefilli ve hala anlaşılamamış noktalarına değinmektedir. İttihat ve Terakki Cemiyeti ve ordu arasındaki ilişkiyi açıklayan Bab-ı Al-i Baskını tipik bir örnektir.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Alkan’ın doktora tezinin kitaplaştırılmaış hali…
Dönemin ordusu anlatan. iyi şekilde hazırlanmış. doktora tezini kitaplaştıran güzel bir eser.
Resimler okumayı kolaylaştırıyor.
alınması ve okunmasını kesinlikle tavsiye ederim. yazarın doçentlık tezının kıtaplastırılmış hali. her ne kadar akademik bir çalışma olsa da gayet akıcı ve anlaşılır. donemi inanılmaz güzel ele alıp incelemiş mutlaka okunmalı.
kitap döneme ışık tutan ve hala ordu siyaset arasındaki ilişkilerin ne yönde olması gerektiğini anlatmaktadır aslında. Kitap aslında Dönemin Osmanlı ordusu içindeki farklılaşmalar ve siyaset ile ilişkisinin çok çetrefilli ve hala anlaşılamamış noktalarına değinmektedir. İttihat ve Terakki Cemiyeti ve ordu arasındaki ilişkiyi açıklayan Bab-ı Al-i Baskını tipik bir örnektir.