Hakikatin İzinde  Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat Yazıları

Kategori: Edebiyat Yazar: Thomas Bernhard Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat Yazıları

    Tanıtım Bülteni
    Düzyazının hiddetli sesi Thomas Bernhard’ın başlıca gazete yazılarını, okur mektuplarını, bildirilerini ve önemli söyleşilerini bir araya getiren HAKİKATİN İZİNDE, tıpkı romanlarında ve tiyatro oyunlarında çizdiği başkarakterlerinden biri gibi bütün aksiliği ve dürüstlüğüyle söz alan yazarın canlı portresini sunuyor. Yapıtında başrol oynayan ülkesi Avusturya’ya duyduğu nefret içeren sevgiye; darkafalılık, kötülük, bilgisizlik, eylemsizlik kavramlarından edebiyat, tiyatro, müzik, felsefe ile ilişkisine, kendisini yaşama bağlayan uçlara, intihar meselesine dek pek çok konuya değinen görüşleriyle yazar-okur-insan Thomas Bernhard okur karşısına çıkıyor.  Hakikatin İzinde: Acı alay ve acı söz ustası Thomas Bernhard’ın entelektüel kişiliğinin somut yaşamına yansıyan siyaseti.    Bernhard çağdaş Avrupa yazınının ustalarından... Kafka’nın ve Canetti’nin duyarlığı ardından onunkisi modern edebiyatta en keskin, örnek niteliğinde imgeler ve jestlere en hâkim olanlardan biri.George Steiner  Sizin şehir mızıkacılarınızın masalına göre davranamayacağım; bir şey anlatmak istemiyorum; şarkı söylemek istemiyorum; vaaz etmek istemiyorum; ama şurası doğru: masalların zamanı geçti, şehir ve devlet masallarının ve tüm o bilimsel masalların; felsefi olanlar da dahil; artık hayaletler âlemi yok, evrenin masallık bir yanı kalmadı; en güzel masal olan Avrupa ölü̈; işte hakikat ve gerçeklik. Gerçeklik de hakikat gibi masal değildir ve hakikat asla masal olmamıştır.Thomas Bernhard
    SatıcıKitap AdıBağlantı
    TrendyolHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    KitapyurduHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    D&RHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    IdefixHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    BKM KitapHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    HepsiburadaHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    GittigidiyorHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    N11Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    Amazon TürkiyeHakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıSatın Al
    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıPDF6.23 MB İndir
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıEPUB6.96 MB İndir
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıMOBİ5.49 MB İndir
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıODF5.86 MB İndir
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıDJVU7.32 MB İndir
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıRAR4.76 MB İndir
    Hakikatin İzinde Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat YazılarıZIP4.39 MB İndir

    Sponsorlu Kitaplar

    SatıcıKitap AdıBağlantı
    BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
    KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

    Kitap Yorumları - (4 Yorum)


    Ödüllerim’de bir kısmı detaylı bir şekilde ele alınmış. Kronolojik. Rimbaud’nun 100. yaş günü anısına yaptığı konuşmadan parçalar: Şairin konuşulacağı yerde kültür bakanlığı gelişli beyefendi, şiirleri düzenleyen beyefendi, diğer beyefendiler anılmayı hak ediyor, hak ettikleri düşünülüyor, şairin kemikleri sızlıyor. “Edebiyatta asıl mesele asli olandır, temel olandır, Jean Arthur Rimbaud gibilerdir.” (s. 10) Rimbaud’nun yaşamı biraz, sonra iffetliliği ve hayvansılığı, Shakespeare’in çocuk ruhlu hali olması, “ebedi baba” için yalvarması ve bunun onu hep ayakta tutması, var olduğunu kanıtlaması. Josef Weinheber’in eserleri hakkında söyledikleri: Avusturyalılık ve Almanlık bu yazarda zirveye ulaşıyor, Bernhard’ın beğendiği yazarlardan biri olan Weinheber’in Türkçeye çevrilmiş bir eseri yok, belki çevrilir diye bekleyeceğiz. Ressamlar, heykeltıraşlar, Giacometti ve birkaç kişi daha. Salzburg Bir Oyun Bekliyor: Doğru düzgün bir oyun bekliyor Bernhard, acemiliğin tahtaları kemirmediği bir oyun, iki yıldır ortalarda olmayan bir oyun. Operetlerden başka şeyler de olmalı, en azından bir tiyatro literatürü sözlüğü. Başka tiyatrolar avangart oyunları sahnelerken Salzburg’un pek bir şey sergilediği yok. Bernhard’ın ilk yergilerinden. 1955. Genç yazarlar için söyledikleri: Neye cüret edip etmeyeceğimize ve bunun sonuçlarına dair. Bir günlük ekmek, şöhret susuzluğu, yeryüzü düşkünlüğü, neye ihtiyaç duyuyorsak aynı şiddetle yazmalıyız ve özellikle bunun için yazmalıyız. “Karakterinizi satmışsınız, fakirliğe karşı dizginlenemez bir korkunuz var, düşüncelerinizden korkuyorsunuz, kötücüllüğünüzden korkuyorsunuz, hakikatten, kendi aşağılığınızdan, kendi büyüklüğünüzden korkuyorsunuz.” (s. 26) Tam burayı okumadan bir süre önce kara bir bulut gibi çöktü düşünceme, kimi niye koruyoruz, neyden? Yeterince cüret özgürleşmeyi getiriyor, sımsıkı bağlandıktan sonra bağlar tamamen kopuyor, bu yüzden yazdığımız metinlerde pek bir şeyden sakınmamalıyız. Sakınmıyorum, sakınmadım en azından. İkinci dosyada. Neyse, Trakl için söyledikleri: Büyük bir şair değil, Lorca’dan daha aşağıda, modern şiire katkıda bulunması haricinde bir olayı yok. Trakl tahrip edici bir etkiye sahip, Bernhard onu tanımasaydı daha ileride bir yerde olacağını söylüyor. 1965’teki bir konuşmadan: Gerçeklik hakikat gibi masal değildir, hakikat masal olmamıştır ama öyle olduğunu düşünen hemen herkesin arasında bir nevi yaşamak zorundadır insan, yaşamaz da, sadece var oluşunu sürdürür. Hayatta kalmak mümkün değil, masal bir hayat yanılsaması yaratıyor ve akışına kapılanları geleceğe sürükleyip duruyor. “İleri nereye?” Soruyor Bernhard. 1966, Avusturya kültürü hakkındaki bir soruya cevap: Dehasız bir neslin taşıdığı vasatlık sürüyor, sürmeye devam edecek. Etiket taşıyanlar etiketlerinin içeriğini bilmiyor; komünist komünizmi, sosyalist sosyalizmi bilmiyor, hakikate kurban gidecek bir Avusturya yok ortada, ülke kendini uçurumun kıyısına getirip uyanmayacak, yüksek ideallerin uyutuculuğu sürecek, tıpkı 19. yüzyılda yüksek kültüre aşık insanların 20. yüzyılı yangın yerine çevirecek fikirlerinin sürmesi gibi. Asla gerçekleşmeyecek hayallerin peşinde bir avuç kül. Bir gün mutlaka, sıyrılıp gelen, kaldırım taşlarının altı, oysa bunlar borazancıları tarafından bile anlaşılmamış söylemlerin imlediğidir, tıpkı kadın hakları için mangalda kül bırakmayıp ataerkilliğin kokuşmuş geleneklerini sürdüren kadınlar gibi, içerideki tehlikeler. Ölümsüzlüğün imkansızlığına dair: Kendinden korkmaktır, ölümden korkmak ölümün bir parçası olarak kendinden korkmanın da ötesinde, kendini inkar etmektir. Kendisini inkar etmediği noktada ailesini, Avusturya’yı, okulu, hastaneleri, yatakhaneleri, yaşamını kazımış hemen her şeyi ölüm çerçevesinde ele alıyor ve hemen her şeyin ölü olduğunu söylüyor, yaşamındaki hemen her şey ölü, çocukluğunun geçtiği yerler de ölü ki şu an adını hatırlayamadığım bir metninde çocukluğu kara bir boşluğa benzetiyordu. Anıya sığınan insan boşluğa sığınır diyordu, bu boşluğu iyi bir şey olarak hatırlar ama bu kara boşluk aslında o anının yerine geçen bir ıstırap kaynağıdır diyordu, bu boşluk hoşnutluk vermekten çok uzaktır ama insan kendini o boşluğa bırakıp mutlu olduğunu hissetmek ister, insan sürekli boşluğa düşen bir başka boşluktur diyordu, bunu belki demiyordu, bunu ben uyduruyorum, insan sürekli boşluğa düşen bir başka boşluktur demiyordu, çocukluğumuzun sokakları yağmurdan kalan kara suyun içinde yavaşça kaybolup giden çizgilerden ibarettir demiyordu, onun yerine röportajına gelirsek: Çoğu şeyi elle yazıyor Bernhard, hiçbir şeyi muhafaza etmiyor, yenilerine yer açıyor. Ne büyük bir rahatlık olduğunu anlatamam bunun; yaşamınızın bir dönemine ait son parçaları bir daha görmemek üzere yok ettiğiniz oldu mu? Olmadıysa denemelisiniz, içinizde bir yer o eşyaları -fotoğrafları veya her neyse- yok etmemeniz için adeta yalvarıyor, başka bir şey için değil de sadece bunun için hep var olacağını, kendisi var oldukça sizin de var olacağınızı, bu dünyadan silinmeyeceğinizi, anılarınız kadar yaşayacağınızı ve sayesinde bu yaşamın oldukça uzun olacağını söylüyor. Son parçadan da kurtulduktan sonra susuyor. Bu durmadan konuşan, hatırlatan, geçmişi şimdiye taşıyan, geleceği de işgal etmeye çalışan benliğimizi kesip atmanın verdiği huzuru çok az eylemin sonucunda duydum. Özgürlük budur. Bernhard, devam: Üstünkörü bir hikâye veya tasvir hiç ilgisini çekmezmiş ki verdiğim linkte bunu söylerken izleyebilirsiniz kendisini. Berraklıktan bahsediyor, deneyler yapmanın insanı dağılmaya götürdüğünü söylüyor, deneylerden daha deneysel bir şey onun için berraklaşmak, zaten sakınacak bir şeyin kalmaması bir insanın en deneysel işi olmaz mı? Salt anlatımın Musil’in yazdıklarına benzediğini söylüyor, sorunlu gerçekliğin özüne doğru atılmış birkaç adımı Musil’de buluyor bir. Bu meselenin dışında gerçekliğini her yansıtışında dünyayla başı bir parça daha derde giriyor, “Nazi artığı” dediği devlet adamlarının sanatı rezillikle bir kılacak kadar boyunduruk altına almalarına katlanamıyor Bernhard, bu durumu durmadan eleştiriyor ve hakkında davalar açılıyor durmadan, açılan her davadan sonra Bernhard’ın dili biraz daha sivrileşiyor, bitmez bir döngü. Sınırlarını da biliyor; Wittgenstein konusunda yazmadığını, konunun etrafındaki konular hakkında yazdığını söylüyor. Susuyor, dile getirilemeyen suskunluğu talep ediyor çünkü. Yazma veya konuşma da yetmiyor kendisine, Augsburg’u yerdiği bir yazıdan sonra halkın tepkisine rağmen yazının yayımlandığı gazeteye gidiyor, kısa bir ziyaret, ardından ortadan kayboluyor. Festivallere ihtiyacının olmadığını, oyunlarının oynanması veya metinlerinin basılması veya gideceği yerlerde kabul edilmesi için hiçbir şey yapmayacağını söylüyor. Araya röportajlar sıkışıyor, üslubu ve konularıyla alakalı sorular. “Ancak amasız bir güzellik tam bir saçmalık, sahtekârlıktır.” (s. 86) Canetti’nin yetenek provasını Körleşme ile tamamladıktan sonra “aforizma ajanı” haline geldiğini söylüyor, amasız güzellikten kastı bu “bunaklık nöbeti” olarak gördüğü güzellemenin ötesindeki çirkinliklerin üzerinin örtülmesiyle sonuçlanan pohpohlanma dönemi.
    Tiyatroyla ilgili fikirleri, oyuncularla ilgili fikirleri, olaylı oyunları, olaylı ödülleri, Lizbon’da yaşadığı mevzular, istenmeyen bir adam olarak yalnızlıkta huzur bulması, cinselliği, ölümü, yaşamı, hemen her şeyiyle Bernhard. Metinlerinden sonra okunacak, hatta en son okunacak bir metin derlemesi. Sonsuz, bitmez bir saygı.


    Yazarları en iyi şekilde anlayabilmenin yollarından biri de onunla yapılan söyleşilerdir.. Bunca yıldır Bernhard okuruyum ancak bu eserde belki de en fazla yazarı tanıma imkanı buldum..


    Bernhard, son dönemde karşıma çıkan en renkli isim oldu. Yazdıklarının yanı sıra söyledikleriyle, mektup ve makaleleriyle de tanışmak pek güzel oldu.


    En az romanları kadar takıntılı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    *

    *

    *