Futbol Ateşi

Kategori: Edebiyat Yazar: Nick Hornby Yayınevi: Sel Yayıncılık

Futbol Ateşi

  • çevirmen: Bağış Erten
  • Yayın Tarihi: 04.01.2011
  • ISBN: 9789755702957
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 240
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
Sonraları kadınlara nasıl âşık olduysam, futbola da öyle âşık oldum: Ansızın, açıklanamaz bir şekilde, üzerine kafa yormadan, getireceği acı ve kafa karışıklığını bir nebze bile düşünmeden.11 yaşında bir çocuğun ayrı yaşadığı babasıyla iletişim kurma yollarından biri olarak gittiği bir futbol maçı nelere kadir olabilir? Bir futbol oyunu bir insanın hayatını ne kadar belirleyebilir? Kendisini entelektüel olarak tanımlayan bir insan bir oyuna yakasını ne kadar kaptırabilir? Alt tarafı bir oyun olan futbolla aşk ilişkisine girmek ne derece mantıklı olabilir? Futbol tutkusu bir insanın diğer tutkularını ne kadar etkileyebilir?.. "Futbolda dolu dolu bir hayat var"la, "hayat futboldan ibarettir" arasında gidip gelen bir roman Futbol Ateşi. Ve bu soruları soranlara başka bir hayat anlatıyor...Bu kitap bir ilk. Hem Nick Hornby için, hem de futbol yazını için. Tamam, futbol üzerine bu kitaptan önce de, sonra da birçok şey yazıldı, birçok şey söylendi. Ama futbol sevgisi hiç bu kadar güzel anlatılmadı.Edebiyatseverler için bu bir roman olabilir. Hornby’severler için de koleksiyonun kıymetli bir parçası. Oysa futbolseverler bu kitaba bakınca başka bir şey görüyor. Çünkü gerçekten futbol bir dinse, bu da onun kitabı olmalı.
Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Futbol AteşiPDF9.96 MB İndir
Futbol AteşiEPUB11.13 MB İndir
Futbol AteşiMOBİ8.79 MB İndir
Futbol AteşiODF9.38 MB İndir
Futbol AteşiDJVU11.72 MB İndir
Futbol AteşiRAR7.62 MB İndir
Futbol AteşiZIP7.03 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

SatıcıKitap AdıBağlantı
BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Ölümüne Sadakat’i lisede okudum, Cthulhu Mitosu Öyküleri’yle takas etmiştim. Filmi de var, John Cusack oynuyor. Ben kendisini çok severim. Başrolü almayı çok istemiş, ondan başkasını düşünemiyorum o rol için. Gerçi kitabı daha iyi, önce onu okumanızı tavsiye ederim. Neyse, adamın takıntılarına hayran kalmıştım. Bir plak dükkanınız var, yıllardır sabit bir şekilde yaşıyorsunuz ve size en çok koyan son ayrılığın ardından başarısızlıkla sonuçlanmış, sizi darmaduman etmiş beş ilişkinizin bitiş sebebini sorguluyorsunuz, bu esnada bu olaylarda rol oynamış bütün kadınlara ulaşıp ilişkinin neden bittiğini soruyorsunuz. Hayat toparlamak için en ideal yol değil belki ama herkes en ideal yolu bulsaydı kimsenin herhangi bir problemi olmazdı, hiçbir konuda. Futbol Ateşi otobiyografik bir metin. Ölümüne Sadakat, İyi de Nasıl?, Çat! gibi Hornby romanlarını bu metin üzerinden değerlendirirsek bunlardaki birçok mevzunun aydınlandığını, takıntıların vs. doğrudan Hornby’den geldiğini görebiliyoruz.
“Bu kitap, kendi saplantımla arama belirli bir mesafe koyma çabasıdır. Liseli bir oğlanın aşkı olarak başlayan bir ilişki, nasıl olur da hayatımda kendi irademle girdiğim diğer tüm ilişkilerden daha uzun, tam yirmi beş yıl sürer? (Aileme çok düşkünüm, ama onlar tam anlamıyla bizzat kendi irademle kurduğum ilişkiye dahil sayılmazlar ve 14 yaşından önce kurduğum arkadaşlıklardan hiçbiri -okuldaki Arsenal taraftarları hariç- sürmüyor.) Peki bütün o, zaman zaman üzerime çöken umursamazlık, keder ve hakiki nefret duygularına rağmen bu ilişki bozulmadan sürmeyi nasıl başardı?” (s. 9)
Çocuklukta edinilmiş bir Arsenal aşkı ve Arsenal maçları üzerinden yazılmaya çalışılan kişisel bir tarihçe. Babayla sürdürülmeye çalışılan bir ilişki, büyüme sıkıntıları, kızlar, aylaklık, öğrencilik, değiştirilen işler, yazar olmak için bırakılan işler. Tabii bu kadarla sınırlı değil, futbol üzerine düşünülmüş onca şey de cabası. 32 kısım tekmili birden.
Ebeveynlerin ayrılmasıyla Arsenal aşkının başlaması aşağı yukarı aynı zamanlara denk geliyor. Babanın çocukla birlikte zaman geçirebilme kaygısı çıkıyor ortaya; çocuk tiyatroya, sinemaya gitmek istemiyor. Baba, maça gitme fikrinin çocuk tarafından geri çevrilemeyeceğini keşfediyor ve Arsenal maçlarına gitmeye başlıyorlar. Arsenal o zamanlar, 60’lı yıllarda sıklıkla kazanan bir takım değil. Arsenal’i takip eden biri değilim ama şimdi daha sık kazandıklarını söyleyebiliriz sanırım. Şampiyonlar Ligi’nde genelde son sekize kalıyorlar ama Barcelona’dan çekiyorlar bayağı. Bu sene Mesut da gitti Arsenal’e, daha iyi şeyler yaparlar umarım. Henry’li, Pires’li, Bergkamp’lı zamanlardaki gibi. Neyse, o zamanlar pek kazanamıyorlar. Bu takıma aşık bir çocuk için yenilginin bir yaşam biçimi olduğunu düşünün. Sıkıntı büyük olur. “Acı çekerek eğlenme benim için yeni bir şeydi ve galiba ben de yıllardır böyle bir şeyi bekliyordum.” (s. 19)
Bunlardan sonra futboldaki yenilgilerin Hornby’nin hayatındaki yenilgilere doğru evrilme tehlikesi beliriyor ve Hornby, hayatını bir parça olsun değiştirebilmek için futbolla ilgilenmeyi bırakıyor bir süreliğine. Üniversiteye giriyor, Cambridge’e. Cambridge United’ı desteklemeye başlıyor. Küçük bir takım ama kazanıyor en azından. Küçük takım taraftarlığı, ayrı bir zevk. Sonrası kalsın, bir yerden edinip okumanızı tavsiye ederim.
Taraftar olmakla, bir takımı sevmekle ilgili söylenenler de ilgi çekici. Mesela tuttuğunuz takımın bütün maçlarına gitmek veya takımda yer almış herkesin -20 sene öncekiler dahil- adını bilmek sizi iyi bir taraftar yapar mı? Fanatizm nerede başlar, nerede yıkıma doğru evrilir? İyi bir feministten iyi bir taraftar olur mu? Maçlardaki şiddet olaylarını düşünürsek, o heyecan insanı birkaç dakikalığına da olsa savaş koşullarını mı yaşatıyor, yani insan insanlığını unutup her şeyi yapabilecek bir hale mi geliyor? Endüstriyel futbol, taraftarlığı öldürüyor mu, yoksa şiddetten arınmış bir futbol için lazım bir şey mi?
Müthiş. Sadece futbol kitabı olarak bakmayın buna. Saplantıyla tutulan bir takımın bir hayatla nasıl bütünleştiği, iki tarafın yenilgilerinin birbirine benzemesi ve her şeye rağmen başarılı olmaya çalışırken takımın da başarılı olması. Bazılarımız takıntılardan ibaretmiş gibi duruyor, en azından yazdıklarında. Nick Hornby böyle bir adam. Kaçırmayın.


Futbol üzerine yazılmış en iyi iki kitaptan biri. Diğeri Simon Kuper’in kitabı.


Güzel bir taraftarlık hikayesi. Eski olması konuya hakimiyetinizi zorluyor. Ama nostalji futbolu seviyorsanız bu kitaba bayılacaksınız.


Merak ettiğimim yazarlardandı Hornby. Benim için okuması zor oldu.


kitap çok akıcı değil. hikayeler biraz kopuk kopuk. ama yine bir futbol fanatiğinin gözünden anlatılan hikayelerde kendinizden bir şeyler buluyorsunuz ve kitap kendini okutmayı başarıyor. o dönem ingiltere ligini takip etmiş olan insanlar belki kitaptan daha çok zevk alabilir ama bahsi geçen maçları bilmeseniz de futbol bildiğimiz futbol 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*