Din, bir yaratıcıya inanma, ona ibadet etme ve onun razı olacağı bir hayat sürebilme yollarını anlatır. Bu çerçevede onun inanç, ibadet ve ahlak hükümlerini de içermesi gerekir. Bu iki temel unsur yanında dinin ahlaki hükümleri de içermesi şarttır. Iman, tanrıyı bilme ve inanma; ibadet, tanrıya itaat ve boyun eğme; ahlak ise, tanrının razı olacağı bir davranış biçimi kazanmadır. Kur'an-ı Kerim'de dinin bu üç yönüne yapılan atıflar yanında, insan ilişkilerini düzenleyen hukuka dair ayetler de vardır. İşte ilk ve en genel anlamıyla fıkıh, bahsedilen alanların tümünü kapsayan bir muhteviyata sahiptir. Ebû Hanife'nin "kişinin leh ve aleyhindekileri bilmesidir" şeklinde yaptığı fıkıh tanımı, dinin muhteviyatıyla ilgili yukarıdaki açıklamaların kısa bir özeti gibidir. Zamanla, imanla ilgili meseleleri kelam ilmi, ahlakla ilgili meseleleri de tasavvuf ilmi konu edinmiş, fıkıh ise daha özel bir disiplinin adı olmuştur. Yani fıkıh, daha dar ve teknik bir tanıma kavuşmuş ve kısaca "şer'î-amelî hükümleri bilmek” şeklinde tanımlanmıştır
Kitap Yorumları - (0 Yorum)