Edebiyata Övgü

Kategori: Edebiyat Yazar: Carlos Fuentes Yayınevi: Notos Kitap

Edebiyata Övgü

    Tanıtım Bülteni
    Edebiyata Övgü Türkiyeli okurun da iyi tanıdığı iki büyük Latin Amerikalı yazarın, Mario Vargas Llosa ile Carlos Fuentes’in yaratıcı aklından çıkma üç metinden oluşuyor.Mario Vargas Llosa, 2001 yazında, ABD’nin saygın The New Republic (TNR) dergisinde yayımlanmış “Neden Edebiyat?”ta, edebiyatın, kurmacanın gerçekdışılıkları ve “yalanlar”ının, yalnızca toplumsal gerçekliği değil, belki daha da çok, insanın en gizli, diplerde yatan gerçekliğini nasıl açığa vurduğunu açıklamaya çalışıyor.Carlos Fuentes, 2005 Eylülü’nde düzenlenen Berlin Uluslararası Edebiyat Şenliği’nde yaptığı açılış konuşmasının metni olan “Romana Övgü”de, 2005’te yayımlanışının 400. yılı kutlanan Don Quijote romanından çıkarak edebiyatın ama özellikle de romanın günümüz dünyasında taşıdığı anlamı, yüklendiği işlevi açıklıyor.Üçüncü ve son yazı olan “Okumaya ve Kurmacaya Övgü” ise, 2010 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Mario Vargas Llosa’nın Stockholm’deki ödül töreninde yaptığı konuşmanın tam metni. Edebiyat düşüncesini zenginleştirecek üç vazgeçilmez metin.
    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    Edebiyata ÖvgüPDF6.23 MB İndir
    Edebiyata ÖvgüEPUB6.96 MB İndir
    Edebiyata ÖvgüMOBİ5.49 MB İndir
    Edebiyata ÖvgüODF5.86 MB İndir
    Edebiyata ÖvgüDJVU7.32 MB İndir
    Edebiyata ÖvgüRAR4.76 MB İndir
    Edebiyata ÖvgüZIP4.39 MB İndir

    Sponsorlu Kitaplar

    SatıcıKitap AdıBağlantı
    BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
    KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

    Kitap Yorumları - (3 Yorum)


    Notos derlemesi, üç deneme. Çevirmen Celâl Üster, Sunu nam bölümde denemelerin alındığı yerleri ve içeriklerini açıklıyor. Cocteau ve Barthes’ın edebiyatla ilgili bir iki sözü mevzuyu derinleştiriyor, biri edebiyatın neden onsuz edilemediğiyle alakalı. Llosa’nın Neden Edebiyat? başlıklı yazısında edebiyatın ne işe yaradığına ucundan dokunulur.
    Üster güzelce özetliyor mevzuyu; kafasındaki soruların cevaplarının bir kısmı bu denemelerde var ama işin kötüsü/iyisi de şu ki cevaplardan daha fazla soru doğuyor. Onların cevaplarını da diğer arayanlar versin, burada sadece Fuentes ve Llosa’yı dinleyeceğiz. İkisi de büyük yazarlardır, Llosa’ya lisenin son yılında kapılmıştım. Fuentes biraz daha sonra. Neyse, Llosa’nın iki denemesi var, biri Nobel’i aldığı zamanki konuşması.
    Neden Edebiyat?: Neden sahi? Llosa, imza günlerinde utana sıkıla yanına gelip eşlerinin kitaplarını imzalatan adamların haline bakıp edebiyatın ne işe yaradığını, okurun neyi neden okuduğunu sorguluyor.
    Uzmanlaşmanın bölücülüğü birinci etken. Bilim, ekonomi, pek çok dalga insanları böler, sınıflar, ayırır. Edebiyat bu ayrışmış parçaları bir araya getiren önemli bir sanattır. Din, dil, ırk, sınıf ayrımı dinlemez, dünyanın iki ucunda aynı şeyi okuyan iki insanı aynı konuma getirir, onlara aslında kim olduklarını söyler. Niyetinin bu olup olmaması hiç önemli değil, sanatın ortak dili sağlar bunu. “Zamanın ve mekânın ötesinde, ortaklaşa insan yaşantısının bir parçası olduğunu duyumsamak, kültürün en büyük utkusudur; bu duygunun her kuşakta yenilenerek sürmesine, hiçbir şey edebiyattan daha çok katkıda bulunamaz.” (s. 21) Helal be. Edebiyatın ne işe yaradığını soranlara Borges’in de bir cevabı var: “‘Kanaryanın ötüşü ya da çok güzel bir günbatımı ne işe yarar diye sormak kimin aklına gelir!'” (s. 21) Sanırım kanaryanın ötüşünü dinlemek çok kolay, okumak zor diye ünlüyor insanlar ama yaşamlarının ne kadar derinleşebileceğini bilmiyorlar. Derinleşmesi şart mı, değil ama derinleşse iyi olur. Biraz daha incelik, duyarlılık, hayatı iliklerde hissetme olayı. “Okuması yazması olmayan bir dünyada, aşk ve cinsel istek, hayvanların doyumunu sağlayan şeylerden farksız olur, temel içgüdülerin kabaca gerçekleştirilmesinden öteye gidemezdi.” (s. 23) Edebiyat insana kendini tanıtır, medeniyet dediğimiz hadisenin içinde kendimizi pek tanıyamayız, çünkü çizgilerin içinde yaşarız. Edebiyat insana çizgilerin dışında neler olabileceğini, insanın asıl doğasını gösterebilir. Mesela Golding. Mesela Ballard. Ellis. King. Baricco.
    İki noktada Llosa’ya katılmadım; biri edebiyatın elektronik ortamda sürmeyeceği görüşü. Sürecektir, insan her şeye inanılmaz hızlı bir şekilde uyum sağlayabilir. Eldeki kitabın duygusu birkaç yüzyıl öncesinden daha uzağa gitmez, gitse de seçkin tayfanın yaşam alanından çıkmaz. Papirüsleri falan geçiyorum, o değil. Kısacası kitap, formundan kurtulacak ve bu uzun bir zaman içinde de olmayacak. Belki tamamen ortadan kalkmaz ama günümüzdeki biçimin malzemeleri mutlaka değişecek.
    İkincisi; edebiyatsız bir dünyanın akılda canlandırılması noktasında Polinezya yerlilerinin hatırlanması. Vahşiler… Kime göre? Kendi şarkıları, kendi kültürleri vardır ve modernlik ayağından çok uzakta olsalar da genel temayülden nasiplerini alamadıkları için “az gelişmiş” olarak tanımlanmaları büyük saçmalık. Lévi-Strauss göreve.
    Romana Övgü: Don Quijote edebiyata ne etti? Edebiyatı demokratikleştirdi, okuru metne kattı, yazarı okura kattı, karakteri her ikisine de kattı, kurmacanın doğasını en iyi şekilde yansıttı. Çok iş başardı yani, aferin Cervantes’e ve akıl aldığı Erasmus’a. Deliliğe Övgü’den gerçekliğin sorgulanabileceği ve her şeyin belirsizlik denizinde yüzdüğü fikirlerini alan Cervantes, belirsizliğin gerçeğe yansımasıyla yetinmez ve kurmaca bir belirsizlik yaratır. Modern roman böylece doğar. Öncesindeki sabit zaman kullanımının aksine Don Quijote zamanda atlamalar ve zıplamaların romanıdır. Bunların arasında yukarıda bahsettiğim çizgilerin kaybolduğu bir romandır; din, siyaset ve akıl çizgileri tedavülden kaldırılır, boşluklu bir dünya yaratılır. Her boşluk dolmak isteyeceğine göre bilinçli belirsizliğin serbestçe verilmiş tercihlerle dolması özgür bir dünyayı simgeler. “Romancı bize der ki: Kendi içine gir ve dünyayı keşfet. Ama şöyle de der: Dünyaya açıl ve kendini keşfet.” (s. 44) Cervantes zamanında da yozlaşmış bir toplum vardı, Latin Amerika’nın diktatörler kıtası olduğu zamanlarda da. Bu iki yazar kendi ülkelerindeki kaosun çözümlenmesinde edebiyata sığınmışlardır ve bu kurgusal etkenler yaşadıkları çağı anlatmalarında yardımcı olmuştur, arka plan sağlamdır.
    Borges’in Don Quijote’u ve yazarı Pierre Menard’ı anlattığı nefis bir öyküsü vardır, Fuentes bu öyküden de bahseder. Don Quijote üzerine oyunlar oynanmıştır, çok sayıda, benim aklıma gelen Papini’ninki. Roman kahramanı olmadan öncesi, kahramanın başından geçen olaylar anlatılır. Müthiş bir alt kurmacadır, okumanızı tavsiye ederim Gog’u.
    Llosa’nın Nobel konuşmasını almıyorum, okura bırakıyorum.
    Edebiyat nedir, nerelerde bulunur, bunun üzerine güzel bir çalışma


    Öncelikle ilk denemeyi çooook beğendim. Harika bir deneme. Keyifli bir okuma geçirdim


    Don Quijote’yi başucu kitabı yapanlar için Fuentes’in metni şeker gibi gelecek. Vargas Llosa’nın neden edebiyat başlıklı yazısında eleştirel noktalar zihnini açacak ve nobel konuşma metnindeki yazma ve okuma üzerine düşünceleri harika sadelikte. Tahmini 2 saat içerisinde altını çizerek okuyabilirsiniz kitabı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    *

    *

    *