Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları

Kategori: Edebiyat Yazar: Ransom Riggs Yayınevi: Ithaki Yayınları

Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları

    Tanıtım Bülteni
    GİZEMLİ BİR ADA. TERK EDİLMİŞ BİR YETİMHANE. FAZLASIYLA TUHAF FOTOĞRAFLARDAN OLUŞAN BİR KOLEKSİYON. Tüm bunlar kurgu ile fotoğrafçılığı nefes kesici bir şekilde bir araya getiren ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunan Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları romanında keşfedilmeyi bekliyor. Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacob, burada Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi’nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine’in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok daha fazlası olduğunun farkına varır. New York Times bestseller listesinden 108 haftadır inmeyen, aklınızdan çıkmayacak eski fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları, gölgelerde geçen bir macera arayan her yaştan okuyucuyu içine çekecek eşsiz bir roman. “Gergin, duygusal ve tuhaf mı tuhaf bir ilk roman. Fotoğraflar ve metin birbirini tamamlayarak unutulmaz bir hikâye yaratıyor.” –John Green, Kâğıttan Kentler ve Aynı Yıldızın Altında kitaplarının çoksatan yazarı “Bu, hipsterlar için yazılmış bir Harry Potter kitabı. Geçtiği dünyaya ve verdiği hisse bayıldım.” –Felicia Day “Fotoğraflar olmasa bile hikâye kendi başına yetermiş fakat fotoğraflar hikâyeye karşı konulmaz bir gizem ekliyor. Birinci gözden anlatı samimi, komik ve etkili. Serideki bir sonraki kitabı dört gözle bekliyorum.” –Rick Riordan, Percy Jackson ve Olimposlular serisinin yazarı
    SatıcıKitap AdıBağlantı
    TrendyolBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    KitapyurduBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    D&RBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    IdefixBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    BKM KitapBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    HepsiburadaBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    GittigidiyorBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    N11Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    Amazon TürkiyeBayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıSatın Al
    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıPDF6.23 MB İndir
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıEPUB6.96 MB İndir
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıMOBİ5.49 MB İndir
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıODF5.86 MB İndir
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıDJVU7.32 MB İndir
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıRAR4.76 MB İndir
    Bayan Peregrine’in Tuhaf ÇocuklarıZIP4.39 MB İndir

    Sponsorlu Kitaplar

    SatıcıKitap AdıBağlantı
    BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
    KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

    Kitap Yorumları - (5 Yorum)


    Yenilik arıyorum, heyecanlandıracak bir kurgu arıyorum, orijinal karakter arıyorum, bulamıyorum. Aynı yayınevinden çıkan Kralkatili Güncesi -son kitabı bitirsene gebeş Rothfuss!- aksayan yanlarına rağmen gerçekten nefes kesiciydi, Kvothe gibi fantastik alemlerin zaman zaman efendi, zaman zaman uçarı çocuğundan Peter Camenzind tadı almıştım. Karakter iyi kurulmuştu; motivasyon kaynaklarına onlarca sayfa ayrılmıştı. Kısacası fantastik bildungsroman örneklerinin en iyilerinden biriydi. Bu romanda Jacob Portman nam çocuğumuz için pek iyi şeyler söyleyemeyeceğim.

    Farklı alemlere yolculuk yapan gençleri düşünüyorum, aklıma ilk gelen Johnny. Pratchett’ın çocuğunun aileyle ilişkisi kurgu dersi gibiydi; bir türlü boşanamayan anne-babadan kaçış ve doğaüstü meselelere yöneliş birbirini oldukça sıkı bir şekilde destekliyordu. Jacob’ta mevzu sallantılı. Anne tarafının marketler zinciri var, çocuk burada çalışmak zorunda bırakılıyor. Anneye göre dünyada keşfedilmemiş hiçbir şey kalmamış. The Jacob Show olmuş bu; Truman’ın kurgusal gerçekliğinin replikası. Baba, eşinin zenginliği sayesinde bir işin ucundan tutmamış, kuş gözlemciliği falan yapıp babasına olan kırgınlığını her an yaşatan bir adam. Servet düşmanlığına eyvallah da bu para-ruhsuz dünya ilişkisi oldukça sakil. Hikâyenin esas adamlarından biri olan Abraham Portman, Jacob’ın dedesi, baştan atılmaya çalışılan, hikâyesine inanılmayan adam olmaktan öteye gidemiyor. Belki sonraki kitaplarda derinlemesine işlenmiştir, okumadan bilemem ama elimdeki ikinci ve üçüncü kitapları okur muyum bilemiyorum, zaman kaybı olacak gibi geliyor.

    Ben hikâyeyi anlatayım, eleştiriler sonraya kalsın. Dedenin anlattığı garip çocuklarla ilgili hikâyeler var, Jacob bu hikâyelere inanarak büyüyor ama başkalarıyla paylaştığı anda hayatı tepetaklak oluyor. Süper yeteneklere sahip çocuklardan bahsetmek, normal yaşamın normu tarafından bertaraf edilir, anormal bir durum yok. Sonrasında Jacob dedesinin anlattıklarını sorgulamaya başlar, annesiyle babasının adamı huzur evine yatırma planlarını öğrenir ve ne yapacağını bilemez hale gelir. Saldırı gerçekleşene kadar muallakta kalır.Dedesinden gelen yardım telefonunun ardından adamcağızın evine gelir ve bahçede dedesinin cesedini bulur, az ilerideki ormanlık alanda kendisini dikizleyen gözleri gördüğünde aklını kaybedecek gibi olur, yanındaki serseri arkadaşı canavar falan görmediğini söyler ve çocuğumuz psikoloğa yollanır. Psikolog hemen bir tanı koyar, stresli akutlu sendrom. Jacob, dedesinden ne duyduysa olduğu gibi psikoloğa anlatır, pek bir yardımı dokunmaz bunun.

    Dedenin hikâyesi: Adam Polonya doğumlu ve 12 yaşındayken Galler’deki bir yetimhaneye gönderiliyor. Peregrine’in mekanı. Orada tuhaf çocuklar var, kimi uçuyor, kimi çok kuvvetli, kimi ateşe hükmedebiliyor, bilmem ne. Geri kalanı için Harry Potter’daki dünyayı alıp buraya uyarlayın, aynı şey. Neyse, çocuğumuz II. Dünya Savaşı çıkınca yetimhaneden ayrılıp savaşa katılıyor ve sonrasında ABD’ye göçüyor. Yetimhanede aşk yaşadığı Emma için yıkım oluyor bu, mektuplaşıyorlar ama Abraham giderek daha az mektup yollamaya başlıyor, son mektupta kızıyla çekilmiş bir fotoğraf yolluyor ve olay bitiyor. Yetimhanede kalanlar hiç büyümüyor, Abraham yaşlanıyor, böyle şeyler.

    Psikolog, Jacob’ın yarattığı hayali dünyayı yıkabilmek için köklere yapılacak bir seyahati salık veriyor; çocuk babasıyla birlikte Galler’e gidiyor, yetimhaneyi arıyor, buluyor falan. Sonra bu canavarlar ortaya çıkıyor. Gerisi klasik şeyler.

    Eleştirilere geçiyorum.

    1) Dedesinin evine giden Jacob, yolda bembeyaz gözlü bir bahçıvan görüyor ve kör deyip geçiyor, üstelik şaşırıyor dedem bu adamdan neden hiç bahsetmedi diye.

    Allah Allah, acaba neden? Yani ya kitap bizde yanlışlıkla çocuk kitabı olarak pazarlanmadı, ya da okurun zekâsına hakaret ediliyor resmen. Anlatıda örüntü keşfediliyorsa bunu okurun zekâsının süperliğine değil, yazarın beceriksizliğine veriyorum.

    Elde var bir.

    Psikolog kardeşimiz bakalım ne olacak diye düşünerek adamları Galler’e gönderiyor. Psikolog değilim ve delicesine ahkam kesesim var; denetiminde olan bir çocuğu aklı beş karış havada olan babasıyla birlikte muhtemelen yıkık, virane haldeki bir yeri keşfetmeye gönderiyorsun, öyle mi? Yüzleştirme iyi bir yöntem olabilir ama burada yüzleştirme yok, bilinmeze gönderme var. Yani sende bir yamuk var psikolog, ama daha çok yazarda bir yamuk var.

    Elde var iki.

    Babayla oğul, yapılaşmanın çok uzağından geçen bir yerde, eski bir binada kalıyorlar. Meskenin nüfusu 200 falan, çok küçük bir yer zaten, kuş uçmaz kervan geçmez bir yer. Sonra bir diğer kuş gözlemcisi ortaya çıkıyor. Gizemli bir adam, ne idüğü belirsiz. Gerçekten çok gizemli, kim ki acaba? İyi biri olsa gerek.

    Elde var üç.

    Daha ilk adamdan alarma geçtim ve diğer ikisini bulmak hiç zor olmadı haliyle. Hele psikoloğun ortaya çıktığı an çocuğumuzun şaşkınlıktan küçük dilini yutma anı vardı, çok güldüm. Karakter için belki sürpriz ama Bay Ransom Riggs, kitabınızı o karakter yaşasın diye yazmıyorsunuz, okur için yazıyorsunuz. Olmamış.

    2) Baba karakteri. Adam babasıyla oğlunun yakınlığına haset duyuyor ama bilinen mevzu; süper kahramanın halinden süper kahraman anlar. Harry Potter’da Harry’nin annesiyle teyzesi arasındaki meseleyi hatırlayın. Severus Snape’in ortaya çıktığı an.

    Baba kırkyama bir karakter, çiğ.

    3) Zygmunt Bauman’ın Akışkan Aşk nam kitabında kitle iletişim araçlarının, özellikle cep telefonlarının sosyal yaşam üzerindeki etkileri anlatılırken faydalarının yanında zararlarına da değinilir. Bauman için ilişkiler üzerinde her an değişim yapabilmek pek iyi değil. Eh, benim için de. Bir nebze uzak kalmak, kalabilmek çok önemli. Dünyanın genişletilmesi sağlıklı, doğal yollarla olmalı. Teknolojik gereçler pek iyi değil bu açıdan. Teknoloji düşmanı değilim, yine de çoğu alanda olduğu gibi bunda da amacından şaşıyor mevzu. Kurgusal bir metinde bağlamdan kopuk kullanım olayı rezil rüsva ediyor.

    Diyeceğim şu ki Jacob kardeşimiz son derece gotik bir mekanda, yetimhanenin yıkıntıları arasında gezinirken şak diye cep telefonunu çıkartıp etrafı görmeye çalışıyor. Bilemiyorum, belki benim problemimdir ama açıkçası Poe’nun veba dostu odaya girdiğinde, “Birader bizim ilacımız var, bize sökmezsin,” deyip masaya bir şişe hap koyan zıpçıktı bir karakter hayal ediyorum ve aynı sıkıntıyı hissediyorum. Cep telefonu uzamı kesinlikle bozuyor, okuru büyülü dünyadan çıkarıp poke topu atmaya, şeker patlatmaya meylettiriyor.

    Karanlığı kırmak için cep telefonu ekranı kullanmak ne ya? Farklı zaman dilimindeyken babana telefonla ulaşmaya çalışsaydın bir de.

    “Sonra küçük bir zekâ pırıltısıyla en yakın baz kulesinden en az on beş kilometre ötede olmama rağmen cebimdeki telefonun menü ekranına bir şeyler tuşlayarak önümü biraz olsun görebileceğimi fark ettim.” (s. 129)

    Arkadaşımız zekâlı ama kaportacı olmak istiyor, yoksa iyi bir mühendis olabilirdi, zira baz istasyonu olmadan telefonun çalışmayacağını(!) herkes bilebilir. Jacob beş yaşında, arkadaşları ona Oppenheim diyor.

    Mevzu daha çok su yürütür de bu kadar yeter.

    4) Çeviri hatası olabilir, orijinal metinle karşılaştırmak lazım gerçi de ben söyleyeyim: İnsan başlı atın eli olabileceğini sanmıyorum. Yani başı insan, gerisi at. Atın eli olmuyor, mutasyonla yeni bir tür ortaya çıkardıysanız o başka. Mevzu sayfa 167’de.

    5) Tarihi gerçeklere mevzu yedirmece. Bayat bir iş, hakkıyla yapılmayınca sırıtıyor. Cadı Avı zamanlarında bu tuhaf kardeşlerimizin öldürülmesi, romanın kötü adamlarının yaptığı deneyin sonucu olan patlamayla Sibirya’daki Tunguska Olayı’nın eşleştirilmesi… Meeh, von Daniken şarlatanı çoktan yaptı bunun kralını, hoş değil.

    Bu işte en başarılı adamlardan biri olarak Gaiman’ı görüyorum; zerre kılçık bırakmadan yedirir yahut bildiğimiz dünyadan tamamen soyutlar öbürlerini.

    6) Jacob’ın mevzuya bir türlü girememesi. Çocuğun dedesi öldürülmüş, mekana gidip elemanları bulunca olayı anlatsana direkt! Yok, kitabın sonlarına doğru söylüyor her şeyi. Saçma. Ha, dedesinin eski sevgilisi Emma’yla kırıştırmaktan aklı karışmış olabilir tabii. Bu kadar abuk bir şey çok az görmüşümdür. Araya ergen aşkı sıkıştırmasalar kitap satmaz, mantık belli. Saçma olayların yanında gereksiz ilişkiler kitabı şişirmiş, örneğin başta Ricky diye bir kabadayı var. Adamın canavarı görmemesi dışında başkaca bir rolü yok, Jacob’ın dünyasını anlamamızda yardımı dokunsa da gereğinden çok yer kaplıyor. Lüzumsuz.

    7) Esinlenmeler… Tuhaf çocukların sirk olayı Heinlein’ın Yaban Diyarlardaki Yabancı’sında var. Mağaradan, çukurdan vs. başka alemlere geçmeler Lovecraft’tan Gaiman’a birçok yazarda var. Zaman döngüleri olayı keza. II. Dünya Savaşı’nda çocuk karakterlerin bombalardan kaçınması benzer bir şekilde Terry Pratchett’ta var. Fotoğrafların övülecek tek yanı konuya müthiş bir uyum sağlaması. Onun dışında yeni bir şey değil; aklıma gelen ilk örnek bizden Özen Yula. Dışarıda daha fazladır.

    Yenilikçi olmasa da parlak bir fikir olarak Enoch adlı çocuğu gösterebilirim. Bayan Peregrine, zaman döngüleri yaratıp tuhafların ölmesini engelleyebiliyor ama her ütopyada olduğu gibi burada da bir sıkıntı var; Peter Pan misali yaşayan çocukların mutlak iyilikten delirmelerine ramak kalmış. Bu yüzden bazıları köye baskın yapıp insanları yaralıyor, hayvanları öldürüyor falan. Bayan Peregrine’in haberi nasıl olmaz, anlaşılır gibi değil. Mutlaka vardır, buna göz yumuyor olabilir. Her şey görüldüğü kadar süper değil yani.

    Kafamı dağıtayım derseniz alıp okuyun, fazlasını beklemeyin.


    çok beğendim diğer kitapları da alacağım filmini de izledim ama kitabını daha çok beğendim


    Enteresan bir kurgu, sıkılmadan okudum. Ayrıca kitabın baskısı da çok çok kaliteli.


    Okuması heyecan verici enteresan karakterlerin olduğu bir kitap.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    *

    *

    *