Kategori: Siyaset Yazar: Walter Euchner Yayınevi: Agora Kitaplığı
Satıcı | Kitap Adı | Bağlantı |
---|---|---|
Trendyol | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
Kitapyurdu | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
D&R | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
Idefix | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
BKM Kitap | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
Hepsiburada | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
Gittigidiyor | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
N11 | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
Amazon Türkiye | “Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | Satın Al |
Kitap Adı | Format | Boyut | Bağlantı |
---|---|---|---|
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | 5.64 MB | İndir | |
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | EPUB | 6.31 MB | İndir |
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | MOBİ | 4.98 MB | İndir |
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | ODF | 5.31 MB | İndir |
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | DJVU | 6.64 MB | İndir |
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | RAR | 4.32 MB | İndir |
“Baba Ben Niye Faşist Oldum?” | ZIP | 3.98 MB | İndir |
Satıcı | Kitap Adı | Bağlantı |
---|---|---|
BKM Kitap | Sessizlik Artık Sensizlik | Satın Al |
Kitapyurdu | Yüreğin Yorgunluk Görmesin | Satın Al |
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
‘İnsan nedir ?’ sorusuna verilecek biyolojik temelli bir yanıt her zaman ‘gerici’ ve özcü bir nitelik taşımıştır. İnsanın tanımını fiziksel yapısında/ biyolojik varoluşunda arama fikrinin gericiliği, insanı verili ya da doğal koşullar tarafından belirlenmiş değiştirilemez bir öze sıkıştırmaktan kaynaklanmaktadır. Bir kez bu tanım kabul edildikten sonra, örneğin saldırganlığın ya da serbest rekabetin ya da ihanetin insanın biyolojik kodlarında kazılı olduğunu, daha ileri giderek doğanın düzeninin de bunlar üzerinde kurulduğunu iddia etmek bile mümkündür. Bu fikrin gericiliği zamansal olarak ‘arkaik’liğinden kaynaklanmaz; tersine politikanın biyolojikleştirilmesi ziyadesi ile moderndir, en yeni gelişen, tıp biyoloji genetik ve bilişim teknolojilerinin doğal bir sonucu gibi sunmaktadır kendini. Ancak burada önemli bir sorun vardır; aydınlanma söylemi hiçbir şey değilse, insanın kendi kaderini elleriyle şekillendirebildiğinin, kendini ve tarihini yaptığının ifadesidir. Nasıl olur da özneyi ve genel olarak türü genetik yayılımın buyruklarına boyun eğmekten başka bir varoluş şekli ve gayesi olmayan üniteler olarak algılayan bir bakış açısı modernliğin bir varyantı olarak gelişip serpilebilir ? Bir İktidar Söylem Olarak Biyo- PolitikaGöttingen Üniversitesi profesörlerinden Walter Euchner, Türkçe’ye “Baba Ben Niye Faşist Oldum ?” üst başlığı ile çevrilen iki makalesinde yukarıdaki sorunun yanıtından çok, biyolojik-politikanın temel argümanları ile ilgilenirken söz konusu politikanın savunucularının görüşlerini eleştiriyor. Mesela onlardan biri olan ve sosyo-biyolojizmin kurucularından Edward O. Wilson’ a göre ‘irade özgürlüğü’ diye bir şey yoktur. İnsan davranışı sadece beyindeki limbik sistem (thalamus, hippocampus) tarafından yönetilmektedir. Sosyal-biyoloji söyleminin iki temel argümanı vardır; birincisi evrim nazariyesinden kaynaklanır ve özetle insanın ve hayvanatın temel amacının kendi genlerini yaymak olduğunu ifade eder. Örneğin son Balkan savaşları sırasında Sırp tecavüzcülerin planlı ve toplu tecavüzleri kimi gazetelerde bu saikle hareket ettikleri şeklinde yorumlanmıştır. Buna bağlı ikinci hipotez(inclusive fittnes) ise, bazı canlıların sonuçlarından doğrudan bir yarar sağlamayacakları halde, neden fedakarlıkta bulunduklarını açıklamaya çalışır. Geliştirilen yanıtlar daha çok egoist temellere dayandırılır; yani eğer böyle bir davranış söz konusu ise, bunun sebebi türün toplam gen havuzunun esenliğidir. Sosyal-biyolojinin ilgi alanları daha çok, şiddet ve savaş, hiyerarşi oluşumu, etnosantrizm ve yabancı düşmanlığı, aralarında kan bağı bulunan akrabalarına çıkar sağlamaya çalışan nepotizm ve bürokrasi ve demokrasi arasındaki ilişlerdir. Tüm bu alanlarda primatlardan ve diğer hayvanat aleminde yola çıkarak genetik kodlarla şekillenmiş doğallaştırıcı bir söyleme başvurulur. Örneğin insansı maymunlarda da katı bir hiyerarşi bulunduğu ve üstün niteliklerle doğanların -yani alfa bireylerin- türün genetik esenliği açısından daha ayrıcalıklı bir yer kapladığı ve evrim açısından bu bireylerin seleksiyonunun çok daha tercih edilir bir durum olduğu savunulur. Oysa Euchner’in de ifade ettiği gibi incelikten yoksun bütün bu ifadelerin temel nitelikleri kaba doğallıkları ve tersini ifade etmenin imkansızlığıdır. Alında yaptıkları insanlık koşullarının zoolojikleştirilmesinden çok hayvanlar dünyasının antropolojikleştirilmesidir. Yani söz konusu olan, tıpkı oryantalizmde olduğu gibi, amaca uygun söylemsel kuruluşların başka alanlara sirayet ettirilmesi ve bu alanlara dair bir hakikat düzeneği kurulmasıdır. Ancak yine de sorunun en azından kavramsal düzeyde varlığını koruduğu ileri sürülebilir ki, sosyal-biyoloji alanında çalışan bazı bilim adamlarının buna dair bir yanıtı da vardır;” insan evrimin aşılmaz sınırlarına mahkum kalmak zorunda değildir”. Onlara göre “yapay zeka ve genetik mühendislikteki gelişmeler sayesinde, insanlık kendi zekasını ve evrimin getirdiği seçkin niteliklerini yeni kuşaklara aktararak doğanın önüne koyduğu sınırları aşabilir. İnsan sadece kültürel olarak değil, biyolojik olarak da kendini yeniden yaratabilir”. Sıralanan tezlere hemen ilk akla gelen eleştirilerle cevap vermek mümkün elbette, ancak bu alanda her geçen gün kaydedilen gelişmelere ve sermayeye açacağı yeni kar alanlarına gerekli önemi vererek din-dışı ve daha doyurucu yanıtlar bulmak ilerici bir dünya yorumunun kaçamayacağı bir görev gibi duruyor. Bu anlamda çevirisi için biraz popüler bir başlık seçilse de, söz konusu kitabın meseleyi düşünmek için önemli katkılar sunduğunu iddia edebiliriz.