Aşk Aptallığı

Kategori: Edebiyat Yazar: Wilhelm Genazino Yayınevi: Jaguar Kitap

Aşk Aptallığı

    Tanıtım Bülteni
    “Genazino'nun eserlerinde çağdaş Alman edebiyatındaki hüznün,melankolinin ve can sıkıntısının en derin hallerinden biri görülür.”–Svenja Frank Kıyamet hakkında seminerler vererek hayatını zar zor kazanan elli iki yaşında bir adam ve onun birbirlerinden habersiz iki sevgilisi: Sarah ve Judith. Mükemmel bir Genazino romanı için gereken her şey işte bu kadar...Yıllar önce başarısız bir evlilik yapan kahramanımız bu iki kadından hangisi ile yaşamak istediğini daha sık düşünmeye başlar ve işler iyice sarpa sarmadan bir karar vermek zorundadır. Sarah ve Judith ikilemini neredeyse bir yazı tura atışıyla çözecek kadar çıkmaza giren isimsiz kahramanımız aynı zamanda yaşam, toplum, aşk, geçmiş gibi konular hakkında ilginç gözlemler yapar, tuhaf işlere kalkışır. Böylece Aşk Aptallığı, kafası karışık bir adamın portresinden ziyade, daha derin bir meseleyi sezdiği halde bunu bir türlü çözemeyen zeki ve hüzünlü bir adamın hikâyesine dönüşür. Özden Özberber'in Almanca aslından çevirdiği Aşk Aptallığı ile Genazino, yine bildiğiniz gibi..
    Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
    Aşk AptallığıPDF6.23 MB İndir
    Aşk AptallığıEPUB6.96 MB İndir
    Aşk AptallığıMOBİ5.49 MB İndir
    Aşk AptallığıODF5.86 MB İndir
    Aşk AptallığıDJVU7.32 MB İndir
    Aşk AptallığıRAR4.76 MB İndir
    Aşk AptallığıZIP4.39 MB İndir

    Sponsorlu Kitaplar

    SatıcıKitap AdıBağlantı
    BKM KitapSessizlik Artık SensizlikSatın Al
    KitapyurduYüreğin Yorgunluk GörmesinSatın Al

    Kitap Yorumları - (5 Yorum)


    Ölümü düşünmek veya doğaya bakmak. Elli iki yaşındaki adamın bunlarla pek bir işi yok. Kendi düşüncelerinin salınımını takip ediyor, şimdiye kadar başka türlü bir uğraşı olmamış. Genazino’nun üslupçuluğu; Türkçeye çevrilen diğer metinlerinde de aynı adamla karşılaşırız, aynı uğraşları görürüz. Yürümenin anlatısıdır aslında, yürümenin sağaltıcılığı olmadan. Sokaklar, insanlar, nesneler, diyaloglar, garip kişilikler, kıyaslar ve kendini bunların içinde bir yere konumlandıramama. Aşk aptallığından bahsediyor, hatta kuramlaştırmaya çabalıyor anlatıcı ama aşkı bir sözcükten öteye uzandırdığını hiç sanmam, aşkla hiçbir ilgisi yok kendisinin. Sevgiyle de. Belki biraz var ama hayatındaki iki kadına karşı kalbiyle hareket ettiğine dair bir işaret yok. İçi boş sözcüklerle tanımlıyor onları, tamamen kendi perspektifinden gördükleriyle yetiniyor, empati kurabildiği şüpheli. Verdiği kıyamet seminerlerinde yeni faşizm modellerini ve insanoğlunun sonunu getirecek iletişimsizliğin tehlikelerini anlatırken bile sadece bir iş bu, ötesi değil. Ötesinde insanlık için kaygılanması umulur ama bu da elde yoktur. Hissiz bir adamın yaşamını anlatır Genazino, belli bir zaman aralığında kronolojik biçimde ilerler, geçmişin izi pek azdır. Anlatıcı daimi bir şimdide yaşar gibidir, geçmişine ket vurmuş gibidir. Ara ara çocukluğuna döndüğü olur, orada sadece travmatik anılar vardır. Sıkıntı büyük ama ne olduğunu da tam anlatmaz, sadece sürüklenişini gösterir.
    Pizza yenecekse Sandra veya Judith hazır, sadece seçmek kalıyor. Sandra otuz dört yaşında, şef sekreter olarak çalışıyor. Yirmi üç yıldır tanışlar, başlarda evlenmek üzerelerken anlatıcı çocuk sahibi olmak istemediği için Sandra bir başkasıyla evleniyor, çocuk doğuruyor ve anlatıcıyla tekrar görüşmeye başlıyor, evlilik sürerken. Boşanmanın ardından tekrar beraberler, Sandra hedefini gerçekleştirdikten sonra adamımızla doludizgin yaşamaya devam ediyor. Çıkardan başka bir şey yok, günümüz toplumunun kara mizahi bir anlatımı. Sevgisizlikten, ilgisizlikten ölmenin mümkün olduğunu söylüyor Tomris Uyar, bu adam sıkı bir katil olabilirdi, birlikte olduğu kadınlar da kendisine biraz olsun benzemeseydi.
    Tom Hardy’nin Locke diye bir filmi var, Hardy’nin oynadığı karakteri pozitif kutba koyarsak bu adamı negatife koyabiliriz. Filmde adam iki kadınla sürdürdüğü ilişkinin doğurduğu problemleri -karısı ve çocukları kendisini evde beklerken o bir iş seyahatinde tanışıp seviştiği, hamile bıraktığı kadının doğumuna yetişmek üzere yola çıkmıştır- ve iş yerindeki sıkıntıları birkaç saatlik yolculuk sırasında, telefonla çözmeye çalışır. O kadar dirayetli, kişiliğinden ödün vermeden hareket eder ki… Bilemiyorum, sanırım gerçeklikleri eşitleme diye bir şey uyduracağım. Derin bir ilişki kurduğunuz insana bilmesi gerekenleri -o insanın taleplerine göre belirlenir bunlar, dengelenir, itilip çekilir, olmazsa ilişki derinlikten uzaklaşır ve kopar- söylersiniz veya söylemezsiniz. Söylerseniz gerçeklikleri eşitlersiniz, söylenecek şeyler sizin için çok önemli şeyler olabilir, bu durum o insanın da çok önemli olduğunu gösterir. Değer verdiğinizi gösterirsiniz. Sessiz kalarak farklı bir gerçekliğin üretilmesine yol açıyorsanız, o zaman o insanın onurunu, kişiliğini, kısacası yaşamını umursamadığınızı gösterirsiniz. Sanırım dünyada bundan daha büyük bir haysiyetsizlik yoktur. İnsan olan yapmaz diyelim.
    Gevezelik bir yana, adamımızın dünyasında her şey bir tedirginlik kaynağı. İletişim kurmak zorunda kaldığı insanlar, sokakta karşılaştıkları, evindeki eşyalar dehşet verici. Kadınlarıyla birlikte olduğu zamanlarda biraz rahatladığını hissedebiliyoruz, o da biraz. Ölüm de adamı yola getiremediğine göre iktidarsızlığa kalıyor iş, o da pek uzakta değil zaten.
    Genazino’dan bir kent insanı daha. Yalnız, kaygılı, sorunlu, onmaz.


    Sonu dışında pek ilgi çekici değildi.


    İki kadın arasında kalmış bir adamın hikayesi, sonu tatmin etmese de hikaye ve psikolojik tahliller ilgi çekici.


    Kitabı yarıladım sayılır. Oldukça akıcı gidiyor. Konu hoşunuza giderse tavsiye ederim.


    Eser, iki kadın arasında kalan bir adamın iç çatışmalarını ele alıyor. Bu tarz okumaları sevenlere öneriyorum.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    *

    *

    *