Antik Yakındoğu’nun karmaşık ve çok-kültürlü yapısını irdeleyen van de Mieroop, yazının icat edildiği İÖ 3000 tarihinden başlayan incelemesini bölgenin geçmişinde kilometre taşı sayılan tarihsel değişimlerle zenginleştiriyor: Mezopotamya’da ilk kent yerleşimlerinin ortaya çıkışı, Babil ve Hitit krallıklarının gelişimi, Asur ve Pers imparatorluklarının güçlenmesi ve tüm bölgenin Büyük İskender’in fethinden sonra yaşadığı geniş çaplı dönüşüm.Yakın tarihli araştırmalarda elde edilen bulgularla desteklenen yapıt, bölge tarihinin siyasi ve askeri dinamiklerine olduğu kadar, halkların toplumsal ve kültürel ilişkilerine de odaklanan kapsamlı bir bakış sunuyor.
Sümerlerden iskender’e kadar derli toplu bir geçmiş tarih anlatımı. Tarih yazı ile başlar sözünü doğrular bilgiler var; tarihi galiplerin yazdığı da başka bir gerçek. Tarihi bilgileri bu ihtiyatla değerlendirmekte fayda var. Bundan sonra da tarih yazı ile devam edecekse yazan bir toplum olmamız lazım, tabiiki bunun için de önce okumak. Belgelerle ilgili resimler ve alıntılardan müthiş bir yağmanın yaşandığı da anlaşılıyor. Memleketimizde çıkan eserler gibi mezopotamya’da da çıkarılan bütün eserler Fransa, İngiltere ve ABD arasında paylaşılmış. Ben yıllar sonra bugün Irak’taki yağmalamanın sonucu Bağdat kütüphanesindeki eserlerin ABD müzelerinde çıkacağına inanıyorum.
Tarihçiler seyahat kitaplarına benzerler; yabancı ülkeleri okurlarından daha iyi bildikleri iddiasıyla, ilgi çekici buldukları noktalara işaret eder ve coşkularını, anlaşılabilir ve mantıklı buldukları bir şekilde ifade ederler. Okurlarını bilgilendirmeyi ve daha fazlasını keşfetmeye davet etmeyi umarlar. Bu sözler kitabın yazarı Marc van de Mieroop’a ait. Türkiye’nin Ege kıyılarından, orta İran’a ve Kuzey Anadolu’dan Kızıldeniz’e uzanan bölge olarak tanımladığı Yakındoğu’nun İ.Ö 3000-323 tarihleri arasına ışık tutan kitap, üç ana bölümden oluşuyor: ‘Kent-Devletler’, ‘Bölgesel Devletler’, ‘İmparatorluklar’. Tarih okurları için 27 yüzyılın özeti.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
antik yakındoğu’nun siyasi,sosyal yapısını detayı ile anlatan ve irdeleyen başarılı bir kitap.
Antik Yakındoğu ile ilgili epey detaylı bilgi mevcut bu kitapta. Dili akıcı ve güzel tespitler var. Tavsiye ederim.
Sümerlerden iskender’e kadar derli toplu bir geçmiş tarih anlatımı. Tarih yazı ile başlar sözünü doğrular bilgiler var; tarihi galiplerin yazdığı da başka bir gerçek. Tarihi bilgileri bu ihtiyatla değerlendirmekte fayda var. Bundan sonra da tarih yazı ile devam edecekse yazan bir toplum olmamız lazım, tabiiki bunun için de önce okumak. Belgelerle ilgili resimler ve alıntılardan müthiş bir yağmanın yaşandığı da anlaşılıyor. Memleketimizde çıkan eserler gibi mezopotamya’da da çıkarılan bütün eserler Fransa, İngiltere ve ABD arasında paylaşılmış. Ben yıllar sonra bugün Irak’taki yağmalamanın sonucu Bağdat kütüphanesindeki eserlerin ABD müzelerinde çıkacağına inanıyorum.
Tarihçiler seyahat kitaplarına benzerler; yabancı ülkeleri okurlarından daha iyi bildikleri iddiasıyla, ilgi çekici buldukları noktalara işaret eder ve coşkularını, anlaşılabilir ve mantıklı buldukları bir şekilde ifade ederler. Okurlarını bilgilendirmeyi ve daha fazlasını keşfetmeye davet etmeyi umarlar. Bu sözler kitabın yazarı Marc van de Mieroop’a ait. Türkiye’nin Ege kıyılarından, orta İran’a ve Kuzey Anadolu’dan Kızıldeniz’e uzanan bölge olarak tanımladığı Yakındoğu’nun İ.Ö 3000-323 tarihleri arasına ışık tutan kitap, üç ana bölümden oluşuyor: ‘Kent-Devletler’, ‘Bölgesel Devletler’, ‘İmparatorluklar’. Tarih okurları için 27 yüzyılın özeti.