Kategori: Edebiyat Yazar: Jorge Luis Borges Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Satıcı | Kitap Adı | Bağlantı |
---|---|---|
Trendyol | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
Kitapyurdu | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
D&R | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
Idefix | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
BKM Kitap | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
Hepsiburada | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
Gittigidiyor | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
N11 | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
Amazon Türkiye | 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | Satın Al |
Kitap Adı | Format | Boyut | Bağlantı |
---|---|---|---|
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | 6.23 MB | İndir | |
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | EPUB | 6.96 MB | İndir |
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | MOBİ | 5.49 MB | İndir |
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | ODF | 5.86 MB | İndir |
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | DJVU | 7.32 MB | İndir |
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | RAR | 4.76 MB | İndir |
25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler | ZIP | 4.39 MB | İndir |
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Önsöz Enis Batur’dan. Frano Maria Ricci ile Borges’in güçlerini birleştirmesiyle ortaya çıkan Babil Kitaplığı’nda yer alan kitapların önsözleri Borges’e ait, bu kitabınki hariç.
Batur, Ricci’nin kitaba aldığı Borges öykülerinde “temsil” özelliğinin ağır bastığını söylüyor. İki Borges; menşei Arjantin ve dünya vatandaşı. Sözü altına çevirebilen, filolojiyle ilgilenen Borges’in yanında metinlerini tekrar tekrar yazan, Kum Kitabı’nın şahidi bir diğeri var. Sondaki söyleşide Borges’in kesip kesip üzerine yapıştırdığı, kendini kırkyamaya çeviren dünyadan parçalar bulursunuz; edebiyat, dil, müzik, yolculuk, bir insanın yaratabildiği -kendi dahil- her şey.
25 Ağustos 1983: Borges, Borges’le karşılaşır. Bir Borges diğerinin düşü, yaşamı, metni içindedir ve ölecektir. Ölür. Diğeri uyandığında ölenin kendiyle karşılaşmasını yaşamaya yazgılıdır. Bu fantastik bir metindir, yaşamın ta kendisidir. Kaynayıp duran bir göl, akışsız su. Biri, sonsuza kadar diğerinin yaşamını sürdürmek, onun yazdığı kitabı yazmak zorundadır. Bu kitap çoktan yazılmıştır, lakin pek Borgesvari bulunarak yabana atılmıştır.
Bir metin daha kaç kez kendini referans gösterebilir?
Paracelsus’un Gülü: Araştırmalarıma göre Paracelsus’un mezarında şu yazmaktadır: vitam cum morte mutavit. “Yaşamla ölümü takas etti.” Felsefe Taşı’nı ararken zannımca bilmeden tasavvufun sınırlarına da girmiş, sevmeden görmenin, bilmeden sevmenin imkansız olduğunu söylemiştir. “Sen seni bil sen seni” der kısaca, öğrencisi olmaya gelen genç adama. Adam bütün hayatını ustanın ilmini öğrenmek için feda edebilir ama karşılığında küçük bir mucize ister; yaktığı gülü tekrar eski haliyle görmeyi arzular.
Bu şeye benzedi, hangi film olduğunu hatırlamıyorum şimdi. “Eğer insanın aşık olup olmadığını nasıl anladığını sorarsan, aşkın ne demek olduğunu bilmediğini söylerim,” gibi bir replik vardı. “Hayatın anlamını sorarsan bilmiyorum, sormazsan biliyorum” da benzer bir mantıkla söylenmiştir. Sonuçta öğrenci gönderilir, Paracelsus bir şeyin varlığını ve yokluğunu Kabala’nın temeline, Kelam’a bağlamasıyla birlikte elinde beliriveren gülü okşar, ensesine vurup lokmasını alır falan.
Mavi Kaplanlar: “Eğer üç artı bir, iki ya da on dört olabiliyorsa, o halde mantık denen şey bir deliliktir.” (s. 38) Sayıların insan beyninin işleyişini düzenlemeye yönelik doğal bir işlevleri yok, var oluş sebepleri kendiliğinden ortaya çıkmadı. İnsanlar onları bu amaç için icat ettiler. Bir örüntü, mantığa bürüme, bu tarz işler için sayılara güvenildi. Sonra metafizik icat olundu, mertlik bozuldu. Dostoyevski, Musil, Borges, Aronofsky sayılara o kadar da güvenilmemesi gerektiğini söyledi. İnanırım.
Doğu’nun mistik ortamından fırlamış bu öyküde doğuran taşlar, Pakistan ve bir adet Prometheus mevcuttur. Doğuran taşlar, köylüler tarafından kaplan metaforuyla gizlenir, Borges/anlatıcı bunu Blake’in şiirine benzetir, zira yaşamın kendisi kitaplarda mazruftur. Taşlar dört işleme gelmez, aritmetik, cebir, hendese ve sair işlerde kullanılamaz, herhangi bir iz taşımazlar, onlardan kurtulmanın yolu Tanrı’nın yolundan geçer. Anlatıcı caminin önündeyken Tanrı’yı çağırır, tanrı bir fakir kılığında gelir ve kendi yükünü sonsuza dek omuzlamak üzere adamdan alır. Tanrı kendi yaratılarından sorumludur, yazar kendi yazdıklarından.
Yorgun Bir Adamın Ütopyası: Bütün dünya Latince’ye dönmüş, okullarda unutma ve şüphe etme üzerine eğitim veriliyor. Ütopyanın niteliği değişiyor; geçmiş unutulmaya çalışılan bir ütopyaya dönüşüyor. Var olmayan ülke gerçekte var olmadığı için değil, unutulduğu için var.
Geri kalanı Borges röportajı.
Diyecek bir şey yok, baş köşede bulunmalı.
Bu seride beğenmediğim ilk kitap. Hikayeleri sevmedim birde kitabın yarısı söyleşi hoşuma gitmedi.
İçerisinde borges ile bir söyleşi de bulunan ufuk açıcı hikayelerin olduğu güzel bir eser…
Borges’in topladığı serideki kendi kitabı. harika.
Harika öyküler ikinci kısımda söyleşiye ayırması daha da güzel olmuş.
Benzer Kitaplar
Charles Baudelaire
Langston Hughes
Ölene Kadar
Nerede Eski Eşkiyalar
Lübnanlı Corci Şahin Atiyye ve Şiirleri
Fikirleri ve Mücadelesiyle
Klasik ve Çağdaş Dönem Fıkıh Metinleri
Dişi Aslanın İtirafı
Kısmetse Olur
Konuşan Kadınlar
Kıyamet Meleği 19
Yani…
Arka Pencere Kısa Dalga Podcast Metinleri
Öyle ya da Böyle “Bir Şekilde Hayattayız”
Gayatri C. Spivak ile Söyleşiler Yapısöküm Postkolonyalizm Madunluk