“Hepimiz bir umut ışığının yansımalarında körebe oynar gibiydik. Işığın aslını bulmak için çırpındık durduk…” Ressam Timuçin Ayaz’ı batıya süren tutkunun adı; ışık, gölge,Velazquez ve Sorolla’ydı. Ancak yeryüzü göçebesi yazardı gümüş künyesinde… Puerta de Hierro’da yaşasa da, yaptığı tablolarda Altay Dağlarının renklerini, ışığını ve esintisini kullanır, Hakasya Gök Direkleri’ni İspanya’nın ortasına kondururdu. Miray Urga ise “çatlamaya hazır bir tohum gibi acılar ve isyanlar içinde çatırdayıp duran” bir ilçe olan Alemdağ’a yeni taşınmış, göçmenleri, zılgıtları, yoksulluğu ile bu yeni dünyaya alışmaya çalışan bir kadın... Timuçin ve Miray’ın bir tablo aracılığı ile kesişen yaşamları çoğu yeryüzü göçebesi gibi zor bir sınavdan geçecek; umudun ışığını birlikte kovalamaya başlayacaklardı! “Dönüp bakıyorum da, bir yıllık sürece... Hepimiz ya zorunlu göçebelerdik ya da gönüllü göçebeler... Ya siyasi sürgünler ya da yazgı savurdu attı, yollarımız bir yerde kesişiverdi işte. Hepimiz bir umut ışığının yansımalarında körebe oynar gibiydik. Işığın aslını bulmak için çırpındık durduk. Işık dedim de... Hani batmakta olan güneş arkandayken uzun bir yolda araçla gidersin. Aracın gölgesi kendisinden büyük olarak düşer önüne. Sonra sol aynada güçlü bir ışık belirir. Gözlerin kamaşır. Önünü göremez olursun eğer açıyı değiştirmezsen. O yansıma öylesine göz alıcıdır ki, bir kez daha bakamazsın bile. Senin yaşamıma düşen ışığın, yansıman da böyle bir şeydi işte.”
Sizde kitabın içerisinde bir nevi göçebe haline geliyorsunuz. İspanya’dan Türkiye’ye, Madrid’den İstanbula’a daha da ilginci Tarabya’dan Sarıgazi’ye kocaman bir yolculuğun içinde buluyorsunuz kendinizi. Bir Şaman değilsem de kendimi her zaman bir Şaman gibi hissettiğim için kitap daha fazla çekti içine. Keza kendinizden bir şeyler bulamasanız da kitap su gibi, elinize aldığınız gibi bitireceksiniz.
İspanya’da yaşasa da, kalbi Altay Dağları’ndaki köklerine özlemle dolu olan bir ressamın rastlantı sonucu hayatının aşkıyla kesişen yolu. İki farklı insanın gelgitlerle dolu zirvede yaşanan aşklarını okurken, İspanya’dan İstanbul’a uzanan heyecanlı bir maceraya da tanık oluyoruz. Yazar Meliha Akay’ın kalemini dans ettirdiği romanını okurken kelimelerin büyüsüne kapılamamak olanaksız.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Sizde kitabın içerisinde bir nevi göçebe haline geliyorsunuz. İspanya’dan Türkiye’ye, Madrid’den İstanbula’a daha da ilginci Tarabya’dan Sarıgazi’ye kocaman bir yolculuğun içinde buluyorsunuz kendinizi. Bir Şaman değilsem de kendimi her zaman bir Şaman gibi hissettiğim için kitap daha fazla çekti içine. Keza kendinizden bir şeyler bulamasanız da kitap su gibi, elinize aldığınız gibi bitireceksiniz.
İspanya’da yaşasa da, kalbi Altay Dağları’ndaki köklerine özlemle dolu olan bir ressamın rastlantı sonucu hayatının aşkıyla kesişen yolu. İki farklı insanın gelgitlerle dolu zirvede yaşanan aşklarını okurken, İspanya’dan İstanbul’a uzanan heyecanlı bir maceraya da tanık oluyoruz. Yazar Meliha Akay’ın kalemini dans ettirdiği romanını okurken kelimelerin büyüsüne kapılamamak olanaksız.
Meliha Akay ın diğer kitapları gibi akıcı lisanıyla tek solukta okuyabileceginiz harika bir yapıt. Okumanızı tavsiye ederim.