Bu çalışmada, vesayetle ilgili yasal Mevzuat, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olaya ilişkin örnek kararlarıyla hazırlanmıştır. Kısıtlanmayı gerektiren bir durumu bulunan kimse mahkeme kararı ile kısıtlanarak, kendisine bir vasi atanır. Vasi, vesayet altındaki kısıtlıyı hukuki işlemlerde temsil etmekle görevlidir. (TMK. Madde 403) Kısıtlının tek başına dava açması mümkün değildir. Davada yasal temsilcisi olan vasisi tarafından temsil edilmesi gerekir. Dava ehliyeti ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu hususlar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece res’en gözetilmelidir.Türk Medeni Kanununun 462/8.maddesine göre; acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması durumunda vesayet makamının izni gereklidir.Vasinin, vasi tayin edilen kişi adına dava açabilmesi, bir kısım taleplerden feragat edebilmesi için vesayet makamının izni gerekeceğinden (TMK. madde 462/8) vasiye dava açmaya ve feragat etmeye izin kararı alıp ibraz etmesi için süre verilip, bu eksikliklerin tamamlanmasından sonra, toplanmış ve toplanacak delillere göre yargılama yapılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.Açılmış olan dava tarihinde yasal şartları oluştuğu halde, henüz vasi tayin edilmeyen davalıya önce vasi tayin edilmesi yoluna gidilmesi, daha sonra tayin edilen vasiye tebligat yapılması sağlanarak taraf teşkilinin bu şekilde tamamlanması gerekir.Ör. Davalının vasisine, mahkemenin gerekçeli kararı ve davacının temyiz dilekçesi Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Tebligat Kanunu 20, 21 ve özellikle Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan her biri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini, bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir. Gösterilen koşul geçerlilik koşuludur (Y.H.G.K’nun 29.12.1993 tarihli 1993/18-778-876 sayılı kararı). Davalının vasisine yapılan tebliğde, tebligat mazbatasında, tebligattan haberdar edilen kişinin imzası bulunmadığı gibi, imzadan imtina ettiğine dair bir açıklama da bulunmamaktadır. (Teb. K m.23/7 m.24/5). Bu haliyle davalının vasisine gerekçeli kararın ve davacının temyiz dilekçesinin tebliği geçersizdir. Ayrıca davalı erkek hakkında mahkumiyet sebebiyle kısıtlanma kararı verildiği, bu karara dayanak ceza mahkemesi dosyasının aslı veya onaylı suretinin ve müddetnamenin dosyada bulunmadığı görülmüştür. Mahkemece hapis halinin sona erip ermediği ve vesayetin devam edip etmediği araştırılmaksızın, gerekçeli karar önce davalı asıla tebliğ edilmiş, işbu tebligatın bila ikmal dönmesi üzerine söz konusu gerekçeli karar vasiye Tebligat Kanunu m. 21/1’e usulsüz olarak tebliğ edilmiştir. Mahkemece, hapis halinin devam edip etmediği araştırıldıktan sonra, hapis hali sona ermişse davalı asıla; vesayet devam ediyorsa vasiye tebligat yapılması gerekir.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)