"... ulaşacak ve kendini yenileyecekti. Göremediği Kabe'ye doğru koşmaya başladı yeniden. Nefes nefeseydi, ha bayıldı ha bayılacak. Ayağı takıldı ve sendeledi. Tam düşecekti ki acı acı ıslık çalan silah sesleri geldi kulağına ve düşmeyi unutarak dimdik ayakta durdu. Bir kez daha baktı çevresine: Ne bir kimse vardı, ne de Kabe... Ve demir perdeler indi, demir perdeler kalktı: Gözünün gördüğünü gönlü onayladı. Zaten Kabe olamazdı burada. Kabe'nin bulunduğu yerde silah sesinin işi yoktu. Bu durumda burası Mekke olamazdı. Şimdi bir tek ihtimal kalmıştı: İstanbul. Hedef gözetmeksizin yeniden koşmaya başladı. İnşaat, hep inşaatın yanında dönenip duruyordu. Silah seslerinin ardından motor homurtuları ve insan çığlıkları duyuldu. Marks, Engels, Lenin... Görünürlerde kimseler yoktu ama sesler vardı. Büzülen ve küçülen bir kent. Peygamber adları sayamayan ya da Buda: Konfiçyüs filan diyemeyen bir kent. Ne kendisi ne de başkası olabilen bir kent..."
Kitapta 22 hikâye var, daha çok, yazarın eski kitaplarından alınan hikâyelerden oluşturulmuş. Kitapta yer alan yeni hikâyeler ise yazarın anılarından yola çıkılarak kurgulanmış. Sıkılmadan okunacak bir kitap.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
karışık bir kitap pek bişey anlamadım açıkçası
Kitapta 22 hikâye var, daha çok, yazarın eski kitaplarından alınan hikâyelerden oluşturulmuş. Kitapta yer alan yeni hikâyeler ise yazarın anılarından yola çıkılarak kurgulanmış. Sıkılmadan okunacak bir kitap.