Bu kitap sahneye çıktığı ilk günden, sinemaya gönül verip perdede devleşen bir oyuncunun izini sürmek, evrimini ve yarattığı karakterler galerisini gözler önüne sermek amacıyla yazılmıştır.Şener Şen tanıdık bir yüz, içimizi ısıtan bir eğlendirici, bir komedyen, bir trajedi kahramanı, bir eski zamanlar hikâyecisi olmanın ötesinde vicdanımız, sakarlığımız, aşkımız ve yoksunluğumuzdur; Şener Şen katıksız bizdir.Anılarımız, anlarımız, naif gülümsemelerimiz, göz yaşlarımız ve kaybettiklerimizle yeniden buluşmamızı sağlayan bir rehberin, bir oynamayan oyuncunun öyküsüdür anlatılan; bir şaklabanlar, şaşkınlar, üçkâğıtçılar, namuslular, kaybedenler, yalnızlar resmi geçidi...
Zamanın ötesinden geliyor bu. 2014’ten beri hakkında bir şeyler gevelenecek ama zaman olmadı, okuduğum her metin hakkında bir şeyler yazamıyorum, yetişemiyorum, çünkü yaşamam lazım. Evet.
Merhum Scognamillo’nun kendi deyişiyle “ilk oyuncu kitabı” bu, Şener Şen’in sinema serüvenine odaklanıyor. Scognamillo, Şen’in tiyatro oyunculuğuna gerekli yeri ayırmadığından ötürü okur tarafından eleştirilebileceğini ama alanının sinema olduğunu, bu yüzden mazur görülmesini söylüyor. Mehmet Güreli’nin hatırlattığına göre Romeo ve Jülyet’te uşak rolünde oynamış Şen, Scognamillo Şehir Tiyatrosu’nda oyunun açılış gecesine katılmış ama Cüneyt Türel-Tijen Par ikilisine odaklandığı için Şen’i hiç anımsamadığını söylüyor. Kısacası filmlere odaklanıyor yazar, bazı filmleri defalarca izlemiş ve ortaya bu çalışma çıkmış. Scognamillo, komediyi yaratan -tipleme veya karakter- oyuncunun biçimlenmesinde ticari nedenler, siyasal baskılar, zorlamalar vardır, olacaktır. Bu yüzden akarı kokarı olmayan meselelerle güldüren adamla düzene karşı kaygısı olan adamın komedisi farklılaşacaktır. Şablonlar çizilir, o şablonun dışına çıkmak risklidir, komik ve komedyen arasındaki farkı şablonlara karşı duruş belirler.
70’li yıllardan itibaren sinemaya ağırlığını koyan Şener Şen’in filmografisinde tek tip komediler olmadı, dolayısıyla oyuncu monografisi için zengin bir kaynakça halihazırda bekliyordu. Scognamillo filmlerden önce Şener Şen’in kısa bir biyografisini sunuyor. Sunar, monografik bir çalışma çünkü. Ali Şen’in Yeşilçam serüveni boyunca çizgisinden pek çıkmamasının oğul Şener Şen tarafından aşıldığı, bu yüzden Ali Şen’e göre Şener Şen’in karakter oyunculuğunun çok daha baskın olduğu söyleniyor. Nefret edilesi karakterlerdeki hoşlukları göstermek Şener Şen’in yetkinliğinde daha başarılı bir şekilde yansıtılıyor. Başlarda Şener Şen de tipik, karikatür rollerde görülüyor ama sonrasında kopup gidiyor. 1941’de Adana’da doğuyor Şener Şen, 1950’de ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınıyor. Mekan Zeytinburnu. Biraz gecekondu çocuğu olduğunu, çeşit çeşit insanla iç içe yaşadığını söylüyor Şen, sıradan vatandaşlardan biri. Oyunculuğu için müthiş bir ortam ama işler umduğu gibi gitmiyor pek, Bakırköy Ortaokulu ve İstanbul Erkek Lisesi maceralarından sonra okuldan şutlanıyor, dersleri pek iyi değilmiş. Yeşil Tiyatro’da Cüneyt Türel’le birlikte sahneye de çıkıyor, sahnelerde görünmeye başlıyor ama Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarını geçemeyince Muş, Malazgirt ve İzmit köylerinde iki üç yıl öğretmenlik yapıyor. Zeytinburnu’ndaki bir iplik fabrikasında iki yıl işçilik, işportacılık, ehliyeti alınca Sirkeci-Kasımpaşa arasında şoförlük derken Ergun Köknar’ın desteğiyle, 1967’de Şehir Tiyatrosu. Sahnedeki kuru kalabalığın arasında bir figür, mızrak ve bayrak tutanlardan biri. Sonra çeşitli oyunlar, daha iyi roller derken 1980’e kadar süren tiyatro oyunculuğu sinemaya geçişle birlikte sona eriyor. Almanya macerası da var, 1980’de bir Alman tiyatrosu Türk işçiler için Türk tiyatrosu kurmak istiyor, Şener Şen aralıklarla Almanya’ya gidip geliyor ama iki yıllık süreçte tiyatrodan uzaklaşıyor, en sonunda da istifa ediyor.
Arzu Film’e katılmasıyla birlikte şanı da yürüyüp gidiyor Şen’in. Scognamillo, Arzu Film’in ve Ertem Eğilmez’in hikâyesinin henüz yazılmadığını ama yazılması gerektiğini söylüyor, Şen’in yaşamı üzerinden bu döneme biraz ışık tutuyor. 1976’da Arzu Film’e katılan Şen, Hababam Sınıfı filmlerinde yan rolüyle görülüyor. Badi Ekrem işte. Sonra Bizim Aile, Süt Kardeşler falan. Scognamillo’ya göre İlyas Salman ve Kemal Sunal’la zıt bir ikilinin olumsuz tarafını yaratıyor Şen, kötülükleriyle saf insanları punduna getiriyor sürekli ama kendisinden nefret ettirmiyor, Erol Taş’ın düştüğü duruma düşmüyor yani. Sebeplerini anlatmış Scognamillo. Neyse, Arzu Film 1984’te Namuslu’yu yapıyor ve Şener Şen’in başrolde olduğu filmler geliyor ardından, bir de günümüzde de süren Şener Şen-Yavuz Turgul dostluğu. Gerçi ilk kez 1979’da çekilen Erkek Güzeli Sefil Bilo’da birlikte çalışıyorlar, sonrasını biliyoruz. Yan karakterlerden başrole uzanan yolda şablonunu kırıyor Şen, bolca taşlamalı filmlerde rol almaya başlıyor. Züğürt Ağa’nın olayı ilginç, Yavuz Turgul fikrini Ertem Eğilmez’e söylüyor, Eğilmez böyle bir şeyin yapılamayacağını söylüyor ama Turgul bastırıyor biraz, Eğilmez onay veriyor, sonra, “Domaates.” Muhsin Bey de yine ses getiren bir film, Uğur Yücel’i ilk gördüğüm film olabilir.
Kronolojik düzende filmler inceleniyor, Şener Şen’in oyunculuğu eleştirel bir gözlemden geçiyor, Scognamillo monografisini Stanislavski’nin oyunculukla ilgili düşüncelerini Şener Şen’in sanatıyla birleştirerek, çıkarımlar yaparak bitiriyor. Şener Şen’in kişiliği biraz var, oyunculuğu çokça var ve bir dönemin film endüstrisi var bu metinde, büyük bir oyuncunun sanatsal seyri. İyi.
dünya çağında bir aktör olan ve hollywood oyuncusu olsa muhtemelen oscar koleksiyonuna sahip olacak müthiş oyuncu, büyük insanı anlatan güzel bir kitap..
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Zamanın ötesinden geliyor bu. 2014’ten beri hakkında bir şeyler gevelenecek ama zaman olmadı, okuduğum her metin hakkında bir şeyler yazamıyorum, yetişemiyorum, çünkü yaşamam lazım. Evet.
Merhum Scognamillo’nun kendi deyişiyle “ilk oyuncu kitabı” bu, Şener Şen’in sinema serüvenine odaklanıyor. Scognamillo, Şen’in tiyatro oyunculuğuna gerekli yeri ayırmadığından ötürü okur tarafından eleştirilebileceğini ama alanının sinema olduğunu, bu yüzden mazur görülmesini söylüyor. Mehmet Güreli’nin hatırlattığına göre Romeo ve Jülyet’te uşak rolünde oynamış Şen, Scognamillo Şehir Tiyatrosu’nda oyunun açılış gecesine katılmış ama Cüneyt Türel-Tijen Par ikilisine odaklandığı için Şen’i hiç anımsamadığını söylüyor. Kısacası filmlere odaklanıyor yazar, bazı filmleri defalarca izlemiş ve ortaya bu çalışma çıkmış. Scognamillo, komediyi yaratan -tipleme veya karakter- oyuncunun biçimlenmesinde ticari nedenler, siyasal baskılar, zorlamalar vardır, olacaktır. Bu yüzden akarı kokarı olmayan meselelerle güldüren adamla düzene karşı kaygısı olan adamın komedisi farklılaşacaktır. Şablonlar çizilir, o şablonun dışına çıkmak risklidir, komik ve komedyen arasındaki farkı şablonlara karşı duruş belirler.
70’li yıllardan itibaren sinemaya ağırlığını koyan Şener Şen’in filmografisinde tek tip komediler olmadı, dolayısıyla oyuncu monografisi için zengin bir kaynakça halihazırda bekliyordu. Scognamillo filmlerden önce Şener Şen’in kısa bir biyografisini sunuyor. Sunar, monografik bir çalışma çünkü. Ali Şen’in Yeşilçam serüveni boyunca çizgisinden pek çıkmamasının oğul Şener Şen tarafından aşıldığı, bu yüzden Ali Şen’e göre Şener Şen’in karakter oyunculuğunun çok daha baskın olduğu söyleniyor. Nefret edilesi karakterlerdeki hoşlukları göstermek Şener Şen’in yetkinliğinde daha başarılı bir şekilde yansıtılıyor. Başlarda Şener Şen de tipik, karikatür rollerde görülüyor ama sonrasında kopup gidiyor. 1941’de Adana’da doğuyor Şener Şen, 1950’de ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınıyor. Mekan Zeytinburnu. Biraz gecekondu çocuğu olduğunu, çeşit çeşit insanla iç içe yaşadığını söylüyor Şen, sıradan vatandaşlardan biri. Oyunculuğu için müthiş bir ortam ama işler umduğu gibi gitmiyor pek, Bakırköy Ortaokulu ve İstanbul Erkek Lisesi maceralarından sonra okuldan şutlanıyor, dersleri pek iyi değilmiş. Yeşil Tiyatro’da Cüneyt Türel’le birlikte sahneye de çıkıyor, sahnelerde görünmeye başlıyor ama Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarını geçemeyince Muş, Malazgirt ve İzmit köylerinde iki üç yıl öğretmenlik yapıyor. Zeytinburnu’ndaki bir iplik fabrikasında iki yıl işçilik, işportacılık, ehliyeti alınca Sirkeci-Kasımpaşa arasında şoförlük derken Ergun Köknar’ın desteğiyle, 1967’de Şehir Tiyatrosu. Sahnedeki kuru kalabalığın arasında bir figür, mızrak ve bayrak tutanlardan biri. Sonra çeşitli oyunlar, daha iyi roller derken 1980’e kadar süren tiyatro oyunculuğu sinemaya geçişle birlikte sona eriyor. Almanya macerası da var, 1980’de bir Alman tiyatrosu Türk işçiler için Türk tiyatrosu kurmak istiyor, Şener Şen aralıklarla Almanya’ya gidip geliyor ama iki yıllık süreçte tiyatrodan uzaklaşıyor, en sonunda da istifa ediyor.
Arzu Film’e katılmasıyla birlikte şanı da yürüyüp gidiyor Şen’in. Scognamillo, Arzu Film’in ve Ertem Eğilmez’in hikâyesinin henüz yazılmadığını ama yazılması gerektiğini söylüyor, Şen’in yaşamı üzerinden bu döneme biraz ışık tutuyor. 1976’da Arzu Film’e katılan Şen, Hababam Sınıfı filmlerinde yan rolüyle görülüyor. Badi Ekrem işte. Sonra Bizim Aile, Süt Kardeşler falan. Scognamillo’ya göre İlyas Salman ve Kemal Sunal’la zıt bir ikilinin olumsuz tarafını yaratıyor Şen, kötülükleriyle saf insanları punduna getiriyor sürekli ama kendisinden nefret ettirmiyor, Erol Taş’ın düştüğü duruma düşmüyor yani. Sebeplerini anlatmış Scognamillo. Neyse, Arzu Film 1984’te Namuslu’yu yapıyor ve Şener Şen’in başrolde olduğu filmler geliyor ardından, bir de günümüzde de süren Şener Şen-Yavuz Turgul dostluğu. Gerçi ilk kez 1979’da çekilen Erkek Güzeli Sefil Bilo’da birlikte çalışıyorlar, sonrasını biliyoruz. Yan karakterlerden başrole uzanan yolda şablonunu kırıyor Şen, bolca taşlamalı filmlerde rol almaya başlıyor. Züğürt Ağa’nın olayı ilginç, Yavuz Turgul fikrini Ertem Eğilmez’e söylüyor, Eğilmez böyle bir şeyin yapılamayacağını söylüyor ama Turgul bastırıyor biraz, Eğilmez onay veriyor, sonra, “Domaates.” Muhsin Bey de yine ses getiren bir film, Uğur Yücel’i ilk gördüğüm film olabilir.
Kronolojik düzende filmler inceleniyor, Şener Şen’in oyunculuğu eleştirel bir gözlemden geçiyor, Scognamillo monografisini Stanislavski’nin oyunculukla ilgili düşüncelerini Şener Şen’in sanatıyla birleştirerek, çıkarımlar yaparak bitiriyor. Şener Şen’in kişiliği biraz var, oyunculuğu çokça var ve bir dönemin film endüstrisi var bu metinde, büyük bir oyuncunun sanatsal seyri. İyi.
dünya çağında bir aktör olan ve hollywood oyuncusu olsa muhtemelen oscar koleksiyonuna sahip olacak müthiş oyuncu, büyük insanı anlatan güzel bir kitap..
Yazarın hayranlığı her sayfada hissediliyor.
Şener Şen’i her yönüyle anlatmış, güzel bir kitap.
Kampanyadan çok uyguna aldığım bir kitap oldu. Hayranı olduğum bir sanatçının filmlerinin bu detaylı tahlilini bir okuyucu olarak zevkle okudum.