‘I see that a man cannot give himself up to drinking without being miserable one-half his days and mad the other.’When Helen flees from her alcoholic husband in order to protect her son she defies societal convention. Earning a living as an artist, she becomes the mysterious tenant of Wildfell Hall as she hides herself away and uses her art to support her child. However, the beautiful and reclusive young woman soon begins to stir up malicious gossip and speculation. Captivated and drawn to Helen, Gilbert Markham becomes suspicious when he begins to hear these stories, however it is only when he reads Helen’s diary that he learns the full cruelty that her husband subjected her to in her previous life.Rejecting the societal norms surrounding marriage in Victorian Society, Anne Brontë’s novel, said to be based on the experiences of her own brother Branwell, shocked her readers at the time and still remains a scandalous read today.
Bronte Kardeşler arasında en az tanınan ve en silik olanıdır Anne Bronte. Jane Eyre Charlotte’ın ve Wuthering Heights Emily’nin baş yapıtı kabul edilirken Anne’in eserleri ablalarının başarısının gölgesinde kalmıştır. Nitekim ben de Agnes Grey’i okuduğumda kitabın oldukça yavan olduğunu düşünmüştüm ve Anne’e karşı önyargım pekişmişti. Bu önyargıyla The Tenant of Wildfell Hall’u okumayı erteleyip durmuştum. Nihayet kitabı elime aldığımda bu gecikmeye hayıflandım; zira oldukça merak celb eden bir konusu vardı. Kitap, Gilbert Markham’ın bir dostuna yazdığı mektuplardan müteşekkil olup bu mektuplarda civara yeni taşınan ve münzevi bir yaşam süren Helen Graham (Huntingdon)’dan bahsedilir. Gilbert ve Helen’ın tanışıklıkları arttıkça aralarında bir aşk doğar. Öte yandan, gizemli güzel hakkında dedikodular ayyuka çıkmıştır ve Gilbert uzun süre dirense de talihsiz bir yanlış anlama sonucu Helen’ın ev sahibi Bay Lawrence ile ilişkisi olduğuna inanır. Buradan itibaren ise Helen’ın kendini aklamak amacıyla Gilbert’a verdiği günlüğünü okumaya başlarız. Günlükten Helen’ın büyük sözü dinlemeyip yanlış bir evlilik yaptığını, kocasının ayyaş bir serseri olduğunu, şehre gidip arkadaşlarıyla alem yaptığını ve aylarca eve gelmediğini, eşini aldattığını ve kadına birçok çile çektirdiğini öğreniriz. Kendisine yapılan her türlü kötülüğe sabreden Helen, beş yaşındaki oğlunu babasına benzemekten daha fazla koruyamayacağını anlayınca kaçmaya karar verir. Ancak dul rolü yaparak ikamet ettiği Wildfell Konağında hem kendisine atılan iftiralardan hem de devam eden evliliğinin Gilbert’la yakınlaşmasını yanlış kılmasından dolayı rahatı yoktur. Bu sebeple başka bir yere taşınmaya karar vermişken kocası Bay Huntingdon’ın hasta olduğu haberi üzerine eve geri döner. Alkolik koca, tahmin edileceği üzere, iyi gün dostları ve metresler tarafından terk edilmiştir ve eşinin kıymetini ancak ölüm döşeğindeyken anlar. Onun ölmesiyle biz de rahat bir nefes alıp aşıkların kavuşmasını bekleriz ama bu zannettiğimiz kadar kolay olmayacaktır.Daha fazla tafsilata girerek bu zevki okurların elinden almak istemem. Sadece kitabın size heyecanlı bir okuma, güzel diyaloglar ve herkesin kendine göre çıkaracağı dersler vaad ettiğini söyleyebilirim. Bir lahza bile sıkılmayacak ve Anne Bronte’nin de kız kardeşleri kadar kabiliyetli olduğunu müşahede edeceksiniz.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Bronte Kardeşler arasında en az tanınan ve en silik olanıdır Anne Bronte. Jane Eyre Charlotte’ın ve Wuthering Heights Emily’nin baş yapıtı kabul edilirken Anne’in eserleri ablalarının başarısının gölgesinde kalmıştır. Nitekim ben de Agnes Grey’i okuduğumda kitabın oldukça yavan olduğunu düşünmüştüm ve Anne’e karşı önyargım pekişmişti. Bu önyargıyla The Tenant of Wildfell Hall’u okumayı erteleyip durmuştum. Nihayet kitabı elime aldığımda bu gecikmeye hayıflandım; zira oldukça merak celb eden bir konusu vardı. Kitap, Gilbert Markham’ın bir dostuna yazdığı mektuplardan müteşekkil olup bu mektuplarda civara yeni taşınan ve münzevi bir yaşam süren Helen Graham (Huntingdon)’dan bahsedilir. Gilbert ve Helen’ın tanışıklıkları arttıkça aralarında bir aşk doğar. Öte yandan, gizemli güzel hakkında dedikodular ayyuka çıkmıştır ve Gilbert uzun süre dirense de talihsiz bir yanlış anlama sonucu Helen’ın ev sahibi Bay Lawrence ile ilişkisi olduğuna inanır. Buradan itibaren ise Helen’ın kendini aklamak amacıyla Gilbert’a verdiği günlüğünü okumaya başlarız. Günlükten Helen’ın büyük sözü dinlemeyip yanlış bir evlilik yaptığını, kocasının ayyaş bir serseri olduğunu, şehre gidip arkadaşlarıyla alem yaptığını ve aylarca eve gelmediğini, eşini aldattığını ve kadına birçok çile çektirdiğini öğreniriz. Kendisine yapılan her türlü kötülüğe sabreden Helen, beş yaşındaki oğlunu babasına benzemekten daha fazla koruyamayacağını anlayınca kaçmaya karar verir. Ancak dul rolü yaparak ikamet ettiği Wildfell Konağında hem kendisine atılan iftiralardan hem de devam eden evliliğinin Gilbert’la yakınlaşmasını yanlış kılmasından dolayı rahatı yoktur. Bu sebeple başka bir yere taşınmaya karar vermişken kocası Bay Huntingdon’ın hasta olduğu haberi üzerine eve geri döner. Alkolik koca, tahmin edileceği üzere, iyi gün dostları ve metresler tarafından terk edilmiştir ve eşinin kıymetini ancak ölüm döşeğindeyken anlar. Onun ölmesiyle biz de rahat bir nefes alıp aşıkların kavuşmasını bekleriz ama bu zannettiğimiz kadar kolay olmayacaktır.Daha fazla tafsilata girerek bu zevki okurların elinden almak istemem. Sadece kitabın size heyecanlı bir okuma, güzel diyaloglar ve herkesin kendine göre çıkaracağı dersler vaad ettiğini söyleyebilirim. Bir lahza bile sıkılmayacak ve Anne Bronte’nin de kız kardeşleri kadar kabiliyetli olduğunu müşahede edeceksiniz.