Kategori: Edebiyat Yazar: Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi Yayınevi: Boğaziçi üniversitesi Yayınevi
Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet
Tanıtım Bülteni
Kitapta, “ben-anlatıcı” rüyasında, dört yüzyıl önce yaşamış büyük dedesi Molla Davut’la karşılaşır ve onun rehberliğinde yirmi dördüncü yüzyıl İstanbul'una gider. Dede torun bir yandan şehri gezerken bir yandan da orada hüküm süren ileri medeniyetin ayrıntılarını ve o medeniyeti mümkün kılan “geleceğin tarihi”ni aktarırlar.
Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet tahayyül ettiği ideal toplumu ince ve hayli ilginç ayrıntılarla betimleyen, bugünden o güne nasıl ulaşıldığını/ulaşılacağını açıklama çabası gösteren, yazıldığı dönemde görülmemiş kimi uygulamaları ayrıntılandıran ve okurlarında böyle bir toplum yaratma yönünde arzu uyandırma kaygısı güden bir eser ve bu yönleriyle döneminde yazılan benzer eserler arasında “en ütopik” anlatılardan birisidir.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Ütopya ve Distopya sever biri olarak kendi dilimizde uzun yıllar önce yazılmış böyle bir eser beni gerçekten çok heyecanlandırdı ve edinip hemen okudum. Şahane buldum, keşke planlanan diğer ciltleri de yazılmış olsaydı.
1913’te yazılan bir kitap olması dolayısıyla içerdiği konu açısından ilginç bir kitap. Yazar rüya aleminde 23.yüzyıl Osmanlısını hayal ediyor. Hayalleri günümüz için bile çok ileri değil ama yine de okumanızı öneririm.
İlk Türkçe yazılan rüya-devlet (ütopya) tipi roman niteliğinde olan bu kitap, günümüzdeki birçok olayı önceden kavrayan bir yapıya sahip. Keşke yazarın belirttiği gibi öykünün geri kalanı da gelseymiş diyeceğiniz dilerseniz sadeleştirilmiş, dilerseniz transliterasyon haliyle okuyabileceğiniz güzel bir eser.
hiç bir yerde 4 yüzyıl sonrasını öngörme çabasıyla kaleme alınan ütopya görmemiştim. fazlaca iddialıydı. sene olmuş 2313 istanbulun nüfusu 10 milyon 🙂 numaralar kartvizitler bir düğmeyle halloluveren her bişeyler de çok komikti. ideal istanbulun tüm boğaziçinde 8-10 katlı apartmanların idealize edilişi. tüm ülkenin haremlik selamlık olarak bölünmesi, kamusal mekan ve zaman da dahil. balkan harbinin kaybedilişiyle yaşanan travma sonrası kaleme alındığından bir sürü mesaj kaygısı var tabi. en ciddi artısı, yüz yıl önce benzer dertlerle karşılaştığımızı, benzer psikolojilerin yaşandığını,korkularımızın müşterekliğini gösterip içimize su serpmesi. yine de bir sürü entel kuntik deli saçmalamacalarındansa okunması gereken kitap.