Kur’ân-ı Kerim buna işaret için: “Bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz bilinmeyen haberlerdir. Meryem’i onlardan hangisi himayesine alacak diye, (kur’a çekmek için) kalemleri atarlarken, sen onların yanlarında değildin. Bu hususta çekişirlerken de sen yine onların yanlarında değildin” (Âl-i imran,44); Nuh Tufanı’nı, o anda Hz. Nuh’un inanmayan oğlu ile son görüşmelerini, babalık hissiyle ettiği duasını ve ilâhî ikazı anlattıktan sonra: “Ey Resûlüm işte bunlar gaybî haberlerdendir.Sana vahiy ile bildiriyoruz. Bundan önce, onları ne sen bilirdin, ne de kavmin.”(Hud, 49). “Resûlüm, biz Musa’ya Firavun’a gitmesine dair o emri vahyettiğimiz zaman sen, Tur Dağında batı yakasında değildin.Şâhitlerinden de değildin” (Kasas, 44) ve: “Sen, bundan önce hiçbir kitap okur değildin. Ve elinle de O’nu yazmıyordun” (Ankebut, 48) buyurmaktadır.