Nasıl yönetileceğimizi tartışmaktan, nasıl yaşayacağımıza kafa yoramıyoruz. Özel hayatlarda yaşanacak bir "glasnost"un, politik sistemlerde yaşanacak glasnosttan çok daha büyük bir devrim olacağını göremiyoruz. Ama hâlâ geç kalmış sayılmayız. Şimdi eskisinden farklı olarak, hem biz kadınlar kamusal alanda eskisi gibi çaylak değiliz ve orada biriktirdiğimiz tecrübeleri özel hayatlarımıza aktarma olanağımız varken hem de artık kamusal alanda başarı peşinde koşmaktan tıknefes olmuş erkekler ruhen "eve dönüş" sürecine giriyor; özel hayatı yeniden keşfedip, tarihi ihmalinin acısını çıkarırcasına özel ilişkilere eğiliyor.
kitabı Gülay Göktürk’ün tüm köşe yazılarından derlenmiş olduğunu düşünerek aldım, fakkat maalasef kadınlara yönelik veya feminizm tarzı konuları içeren yazılarını içermektedir.
Gülay Göktürk “Özel Hayatlar” eserinde kadın bakış açısıyla; kadın erkek ilişkilerine, geleneklere, cinselliğe, çocuk eğitimine, feminizme ve aile yapısına dair yazdığı köşe yazılarını derlemiş. Genel olarak 1998 – 2000 yılları arasında kaleme alınan yazılar bunlar. Kadınların Türkiye’de neden hep geri planda kaldığını resmediyor sayın Göktürk. Bu resmi kimi zaman kadın hakları adına feminizm oyunu oynayanların yüzüne, kimi zaman ebeveynlere, kimi zamanda biz erkeklerin yüzüne vurduğu için okunması gereken bir kitap. Göktürk’ün o demokratik anlayışından hiçbir taviz vermediğini görmek beni mutlu etti. Zira bu ülkede demokrat görünümlü birçok yazar bazı konularda demokrasiden taviz verirken Gülay Göktürk’ün bu samimiyetsizliğe düştüğüne hiç rastlamadım. İşte bu nedenle şehit analarının çektiği acılara ağlamak gerektiğinin altını çizerken, öldürülen teröristlerin de bir anası olduğunu ve bu anaların acılarını da bir evlat acısı perspektifinden bakarak toplum olarak hissetmek gerektiğini samimiyetle yazmakta ona düşmüş. Özellikle bir erkek olarak, toplum ahlakının bozulmasındaki asıl sebepleri irdelemesi de çok hoşuma gitti diyebilirm.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
kitabı Gülay Göktürk’ün tüm köşe yazılarından derlenmiş olduğunu düşünerek aldım, fakkat maalasef kadınlara yönelik veya feminizm tarzı konuları içeren yazılarını içermektedir.
Gülay Göktürk “Özel Hayatlar” eserinde kadın bakış açısıyla; kadın erkek ilişkilerine, geleneklere, cinselliğe, çocuk eğitimine, feminizme ve aile yapısına dair yazdığı köşe yazılarını derlemiş. Genel olarak 1998 – 2000 yılları arasında kaleme alınan yazılar bunlar. Kadınların Türkiye’de neden hep geri planda kaldığını resmediyor sayın Göktürk. Bu resmi kimi zaman kadın hakları adına feminizm oyunu oynayanların yüzüne, kimi zaman ebeveynlere, kimi zamanda biz erkeklerin yüzüne vurduğu için okunması gereken bir kitap. Göktürk’ün o demokratik anlayışından hiçbir taviz vermediğini görmek beni mutlu etti. Zira bu ülkede demokrat görünümlü birçok yazar bazı konularda demokrasiden taviz verirken Gülay Göktürk’ün bu samimiyetsizliğe düştüğüne hiç rastlamadım. İşte bu nedenle şehit analarının çektiği acılara ağlamak gerektiğinin altını çizerken, öldürülen teröristlerin de bir anası olduğunu ve bu anaların acılarını da bir evlat acısı perspektifinden bakarak toplum olarak hissetmek gerektiğini samimiyetle yazmakta ona düşmüş. Özellikle bir erkek olarak, toplum ahlakının bozulmasındaki asıl sebepleri irdelemesi de çok hoşuma gitti diyebilirm.