Türk tarihinin en büyük mimarlarından biri olan Mimar Sinan, 1489 yılında Kayseri’de doğmuştur. O dönemin padişahı Yavuz Sultan Selim'in bir tür asker toplama yöntemi olan devşirmeyi Anadolu'da yaptırması sonucu, 1512 tarihinde Kayseri'den İstanbul'a getirilmiştir. Mimar Sinan, Acemioğlanların bir zanaat öğrenmeleri kuralına uyarak dülgerliği öğrendi. Böylece ordunun yapı gereksinimini karşılayan birimlerde görev aldı. Aynı zamanda çağın iyi mimarlarının yanında çalışma fırsatı buldu. Orduyla birlikte gittiği yerlerde değişik yapılar görmesi eğitiminin bir parçası oldu. 1535'te yapılan Tebriz Seferi sırasında, Van gölünün üzerinde askerî ulaşımı sağlamak için 3 gemi yaptı ve böylece Haseki rütbesini aldı. 1536 yılında Reis-i Mimaran-ı Dergah-ı Ali (Yüksek Dergah Mimarları Başkanı) görevine geldi. 1538'de Moldavya (Boğdan) seferi sırasında Prut Irmağı üzerine 13 günde kurduğu köprüyle padişahın beğenisini kazandı. 1539 yılında, Mimar Acem Ali'nin ölümü ile boşalan saray başmimarlığına getirilen Mimar Sinan, yaşamının sonuna kadar bu görevde kalmıştır. İçinde camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler, su kemerleri bulunan 477 yapının sahibi durumundaki Mimar Sinan, 1588'de vefat etmiştir. Sinan'a devlet örgütünde üstlendiği görev nedeniyle Mimar Ağa sıfatı verilmiş; çok yaşamış olması nedeniyle kendi çağında "mühendislerin gözbebeği" olarak çağrılmıştır. Ona "Çağının Öklid"i diyenler olmuştur.
Bugüne kadar Mimar Sinan’la ilgili okuduğum en öz kitaptı diyebilirim. Büyük Ustayı tanımak için güzel bir giriş kitabı bence. Bana göre her kütüphanede mutlaka olması gereken bir eser. Kısa ve öz. Mutlaka alınmalı.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Bugüne kadar Mimar Sinan’la ilgili okuduğum en öz kitaptı diyebilirim. Büyük Ustayı tanımak için güzel bir giriş kitabı bence. Bana göre her kütüphanede mutlaka olması gereken bir eser. Kısa ve öz. Mutlaka alınmalı.