Uluslar, liderlerinin kalibresi ve ahlaki karakterince ya oluşturulurlar yada bozululurlar. İşte size, idealizmin esinlendirdiği liderliğin yeniden nasıl tesis edileceğini dünyaya anlatan, tam zamanında çıkmış bir kitap.V.K. NarasimhanÖnceki Baş Editör, İndian ExpressYazarın karmaşık olmayan doğrudandığı ve canlı örnekleri, en deneyemli yöneticilerin de genç kuşkucularında da hayal gücünü ve merakını çekiyor. Bu kitap, kavramsal netlik merceğinin aracılığıyla, liderlik için insanda bir istek uyandırmamaktadır..Hem liderler için, hem de olmak isteyenler için mükemmel bir kaynak.Wayne L. Strom, Ph D. Davranış Bilimleri Profesörüİş ve İşletme Okulu, Pepperdine Üniversitesi KaliforniyaŞirket planlamacıları, hükümet politikasını kurgulayan ve topluma yada dünyaya bir şekilde katkıda bulunmak isteyenler, bu kitaptan muazzam bir içgör, sezgi ve hayal gücü edinebilirler.Bala V Balachandıran Ph D.J.L. Kellog Distinguished ProfesörJ L Kellog İşletme Yüksek Lisans OkuluNorthwestren Üniversitesi. ŞikagoBu Kitap Amerikan toplumunun dünya liderliği rolü için entegre olmasında ve yeniden canlanmasında yardımcı olabilir.Dr. William M.Harvey – ABDHerhangi bir süreçteki, işteki, hükümetteki veya kurumdaki Toplam Kalite Yönetimi ile Yeniden Biçimlendir’nin gerçek anlamını öğretmek için mükemmel bir kitap, Liderlik için sade ve iyi yapılandırılmış bir model sunan, olağandışı bir çalışma.Reza Khorremshahgol Ph DThe American Üniversitesi Washington D C
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Evliliğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Yine böyle bir tartışma anında eşi bütün bağları kopardı ve “Ya ben giderim, yada baban bu evde kalmayacak” diyerek rest çekti. Eşini kaybetmeyi göze alamazdı. Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı. Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında. Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla karşılaşmıştı. Hala ona ölürcesine seviyordu. Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını. Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak, böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı.Babasına lazım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can “Baba bende seninle gelmek istiyorum” diye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular. Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı. Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı. Minik can sürekli babasına “Baba nereye gidiyoruz ?” diye soruyor ama cevap alamıyordu. Öte yandan nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve torununa belli etmemeye çalışıyordu. Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu. Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi. Sonra diğer malzemeleri taşıdı en sonda babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.Tipi adeta barakanın içinde hissediliyordu. Barakanın içinde fırtına vardı adeta. Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden üşümeye başlamıştı.Yarın yine gelir bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü. Öyle üzgündü ki Dünya başına göçüyor gibiydi. O bu duygular içindeyken babası yüreğine bıçak saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu. Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu.Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi yanaklarını ve ellerini defalarca öptü. Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can’ın elini tutup hızla barakayı terketti. Arabaya bindiler. Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye. Verecek hiçbir cevap bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu. Can “Baba sen yaşlandığında bende seni buraya mı getireceğim” diye sorunca Dünyası başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı. Barakaya ulaştığında “Beni affet baba” diyerek babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış ve çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Oğlu “Baba beni affet, sana bu muameleyi yaptığım için beni affet” diye hatasını belli ediyordu.. Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu…”Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı dağ başına atmadım ki, sen beni atasın. Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum…
Toplum içerisinde yaşarken başka insanlara uyanlar vardır bir de başka insanları kendisine uyduran onları etkileyen kişiler yani liderler. Lider olabilmenin en temel yolu kendimizi eğitmektir. Kendimizi ne yönde geliştireceğimizi göstermeye yarayan faydalı bir kitap.