Her insanın bir kuyruğu olduğu rivayet edilir, görünmese de sezilir, sezilmese de sanılırmış. Bu kuyruk kişinin peşi sıra sürüklenip dururmuş. Kimi insan bu var-yok hale dayanamaz, kimseler görmeden kökünden keser kurtulurmuş ondan. Kimisi de durumu kabullenir, yaşam boyu ayaklarına dolaşıp durmasına izin verirmiş bu kuyruğun. Ya da tüm bunlar kuyruklu yalanmış. İnsan çıkıntılı değil eksikli bir varlıkmış.Çilem Dilber kuyruğun varlığına inananlardan. Öykülerini sanki ona bakıp yazıyor. Görünür kılmak istiyor görünmeyeni. Kuyruk, taşralı, kentli, kadın, erkek, çocuk, büyük demeden herkesi herkese eşitliyor; seslerin karışmasını göze alarak, düşünceyi konuşmaya, iç dünyayı dış dünyaya denk getiriyor. Görünmeyen, saklanan, kaybolan ne varsa ortaya çıkıyor. Hayal gerçekle, karanlık ışıkla, yok var’la, olmaz mümkün’le buluşuyor. Kuyruklu Yalan, doğrudan dokunmak yerine etrafı dolaşmayı tercih ediyor:“Gerçekliğin çerçevelerini kırmak” için…
13 öyküden oluşan çok sesli bir kitap. Özellikle gönderme ve gösterge severlerin çok seveceği bir kitap olduğunu düşünüyorum. Suzey, Yolculuk, Kuyruklu yalan gibi öykülerdeki göndermelerden dolayı zevkle okudum. Okumanızı tavsiye ediyorum, Sevgili okur.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
seveceğiniz bir kitap.
13 öyküden oluşan çok sesli bir kitap. Özellikle gönderme ve gösterge severlerin çok seveceği bir kitap olduğunu düşünüyorum. Suzey, Yolculuk, Kuyruklu yalan gibi öykülerdeki göndermelerden dolayı zevkle okudum. Okumanızı tavsiye ediyorum, Sevgili okur.