Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Kubbe’nin Altında

Kategori: Edebiyat Yazar: Stephen King Yayınevi: Altın Kitaplar

Kubbe’nin Altında

Tanıtım Bülteni
119 Karayolu’nun aşağısında, Chester’s Mill’de kıyamet kopmak üzere...Güzel, güneşli bir günde küçük kasabanın dünyayla olan bütün bağlantısı görünmez bir güç tarafından kesilir. Uçaklar görünmez bir kalkana çarpar, şiddetli bir yağmur önüne geleni yıkıp yerle bir eder. Kubbe yavaş yavaş alçalırken bahçevanın eli kopar. Arabalar infilak eder. Aileler birbirinden kaçar, herkes panik içindedir. Hiç kimse bu kalkanın nedenini, neden, ne zaman geldiğini ve ne zaman ortadan kalkacağını bilemez. Bir Irak savaşı gazisi ve acımasız bir politikacı Kubbe’nin altındaki gücü ele geçirmeye kararlıdır, ama onların asıl düşmanı Kubbe’ dir, çünkü zaman gittikçe azalmaktadır.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Kubbe’nin Altında PDF 6.23 MB İndir
Kubbe’nin Altında EPUB 6.96 MB İndir
Kubbe’nin Altında MOBİ 5.49 MB İndir
Kubbe’nin Altında ODF 5.86 MB İndir
Kubbe’nin Altında DJVU 7.32 MB İndir
Kubbe’nin Altında RAR 4.76 MB İndir
Kubbe’nin Altında ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Canavar yeni bitti. Verdiğim küçük aralarda başka şeyler de okudum, lakin bunu unutmamak için yazmadım onları. Yazacak çok şey vardı ve hiçbir şeyi unutmamak lazımdı.

King’in yolculuğunu kabaca ikiye ayırıyorum ve ayrım noktasına da Thinner’ı (Falcı, dandik isimlendirmede bir numara) koyuyorum. İkinci dönemin ipuçlarını ilk dönemde bulmak mümkün; mesela Mahşer. Mesela Kujo bir de. Kujo, insanların korkularıyla beslenen gerçek canavarlar konseptiyle kendi yolunda gitmiş bir roman. Hayali canavarların gerçeğe dönüşmesi hadisesi de bununla bağlantılı; King’te sıklıkla görülen şeyler. Ölülerin dirilmesi ki gerçekten de dirilip dirilmediklerini bazen biliyoruz, bazen bilmiyoruz. Sıklıkla bilmiyoruz, her şey kafayı yiyen karakterin psikolojik durumundan da kaynaklanıyor olabilir. Oldukça doğal, King’in olayı da doğal sebeplerin doğaüstü sonuçlara varmasını olabildiğince basit, mantığa bürütülmüş bir halde vermek. Çok çok başarılı, bu yüzden de belki içine ruh girmiş arabalarından, yürümeye başlayan kompres makinelerinden görece pek korkmuyoruz da gayet normal bir şekilde kudurmuş bir köpekten ölümüne korkuyoruz, çünkü King onu öyle bir şekilde aktarır ki oradakinin bir köpekten çok daha fazlası olduğunu biliriz.

Mahşer. Uzun versiyonunu daha okumadım, kısasına göre konuşacağım. Ve bağlantılı olarak Kara Kule’yi de okumadım. Neyse, dünya ayvayı yer ve bir grup insan, başının çaresine bakar. Bu sırada olaylar, entrikalar, bilmem ne. Bir hayatta kalma mücadelesi. Bu sırada insanoğlunun hırtlıkları, çürük ahlaki değerleri, falan. Bir dünya şey. Olayı küçük bir kasabayla da sınırlandırabiliriz; Ruhlar Dükkanı. İnsan sayısını daha da azaltalım, Ceset. Buick 8 (Çoğu insan eh der ama bana göre King’in en kral kitaplarından biri). Bunlarda küçük yerleşim yerlerindeki insanların ilişkilerini, ucundan sosyal çarpıklıkları hep görürüz. Küçük yer dedim de, küresel bir felaket sonunda insanların çoğu ölürse dünya çok küçük bir yer sayılır. Evet.

Duma Adası, Kemik Torbası gibi romanlarda King asıl yazmak istediği şeyleri yazmaya başladı bence, hiçbir kaygısı olmadan. Hiç utanmadan, “edebisi daha derin” diyeceğim bu kitaplar için. Öncesinde farklı isimle çıkarttı kitaplarını, işte çerez demeye cüret edeceğim bir iki kitap yazdı, fakat nihayetinde muhteşem karışımının formülünü buldu sanıyorum.
King, kitabın sonuna yazdığı notta uçak ve dağsıçanı fikrinin 1976’da aklına geldiğini, o yıl kitabın 75 sayfasını yazdığını ve teknik ayrıntılar hakkında bilgi sahibi olmadığından işten vazgeçtiğini belirtiyor. 2007’de olaya tekrar başladığında bu iki öğeden; dağsıçanından ve uçaktan yürümüş ve yazmış kitabını. Bu ikisi vurucu şeyler gerçekten.
King’in toplumsal kaosun spekülasyon aşamasını işleyişi de başlı başına bir inceleme konusu aslında. Sonraları şiddet olayları da ortaya çıkacak.
Doğal doğaüstülük, küçük kasabalarda güç odakları, din sömürgesi, politika, acayip cinayetler, acayip betimlemeler, her şey fazla fazla var.
* King’in bir diğer olayı da araya öyle şeyler sıkıştırır ki büyülü gerçekçi bir romanda sanır insan kendini. Köpeklerin hayaletleri görebilmesi mesela.

“Horace da bütün köpekler gibi sık sık ölülerin sesini duyar, bazen seslerin sahiplerini de görürdü. Ölüler her yerdeydi ama yaşayanlar günün her dakikası çevrelerini kuşatan on binlerce aromayı duymadıkları gibi onları da görmüyordu.” (s. 664)

Şimdi zaten King romanları fantastik, evet ama anlatıcının böyle bir hadiseyi gayet doğal bir şekilde verdiğini pek görmeyiz. Kurgunun doğallığını bozar çünkü, yaratılmış, suni bir dünyanın varlığını hatırlatır ve bu da okuyucunun isteyeceği en son şeydir. Kurguya direkt müdahale. Sakıncalıdır, bazen de değildir. Mesela bu romanda anlatıcı diyor ki, “Hadi beraber bir yolculuğa çıkalım ve kasabadakilerin durumlarına bakalım,” falan. Böyle bir sürü şey. King’in üslubunun yeni bir öğesi.

Gayet güzel, on numara roman.


King yine döktürmüş, gerçekten güzel bir kitap. Kalın olmasına rağmen elinden bırakamıyor insan bitirene kadar. Teşekkürler kitapyurdu.


King’in her eseri birbirinden kıymetli.


Kralın elimde olmayan nadir kitaplarından. Heyecanla bekliyorum.


Sonunu çok mantıklı bulmadığım, diğer eserlerine göre yavan kalan bir çalışma, yine de rahatlıkla okunuyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*