Körşah, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Anadolu’da başlayıp 12 Eylül darbesine uzanarak Türkiye’nin yakın tarihini iki kuşak üzerinden irdeliyor. Körşah, Kurtuluş Savaşı’nda suratında patlayan bir bomba yüzünden kör olmuş, torunu Mars ise Kıbrıs Savaşı’nda bacağının tekini kaybetmiş. Yazar, dede ve torunun yaşamlarından hareketle savaşın yıkıcılığını, toplumlar üzerindeki tahrip gücünü, ırkçı şiddet politikalarının yerel ve özgün olanı nasıl tek tipleştirdiğini, yozlaştırdığını tarihi çarpıtmadan, nesnel bir bakış açısı yakalamaya gayret ederek anlatıyor.Körşah, bu tarihsel, politik izlekten kopmadan büyülü Toros ve Bozkır efsanelerini yeni keşfedilmiş baharatlar gibi haz ve acı duygularıyla harmanlıyor. Ancak Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk edebiyatının temel konularından biri olan Anadolu coğrafyası ve insanına nostaljik bir geri dönüş veya 1950’lerdeki Toplumcu Gerçekçi köy romanlarına bir öykünüş hikâyesi olmaktan çok, postmodern yapıda bir anlatı bu. Zira yazar gerçekle masalsı olanı aynı potada eriterek kendine has bir tarzda geçmişimize ait olanı yeniden yorumlayarak okuyucunun beğenisine sunuyor. Hikâyenin arka planında ise, çarpık ahlak anlayışı ve tabularla özgürlüğü, cinselliği elinden alınan Anadolu kadınının bu baskıların üstesinden gelişi samimiyetle aktarılıyor.
Tekirdağ’da M.Kemal’in karargahına asker olarak girmiş ve Kurtuluş Savaşı’nın sonlarına doğru iki gözünü kaybedinceye dek yanından ayrılmayan Körşah’ın hikayesidir bu roman,yazar olayları akıcı bir dille anlatmış okumaya başladıktan sonra nasıl bittiğini anlamayacaksınız.
Bu eser özgürlüğü ve hayalleri uğruna dünyayı karşısına alan yiğit Anadolu kadınlarına ithaf edilmiştir…
Okurken kadın çığlığı ve kahkahalarından bestelenmiş esrik, dokunaklı bir şarkıyı duyumsayacaksınız aynı zamanda…
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Tekirdağ’da M.Kemal’in karargahına asker olarak girmiş ve Kurtuluş Savaşı’nın sonlarına doğru iki gözünü kaybedinceye dek yanından ayrılmayan Körşah’ın hikayesidir bu roman,yazar olayları akıcı bir dille anlatmış okumaya başladıktan sonra nasıl bittiğini anlamayacaksınız.
Bu eser özgürlüğü ve hayalleri uğruna dünyayı karşısına alan yiğit Anadolu kadınlarına ithaf edilmiştir…
Okurken kadın çığlığı ve kahkahalarından bestelenmiş esrik, dokunaklı bir şarkıyı duyumsayacaksınız aynı zamanda…
Yazar, kitabındaki kadın karekterler üzerinden toplum tarafından dayatılan baskıyı ve bu baskı altındaki mutsuzlukları çok güzel anlatmış…
KÖRŞAH romanında Yaşar Kemal tadı, Zülfü Livaneli ruhunu gördüm. Bir solukta okunacak bir roman. Öneririm ve önermenizi.