…. Kırım, 1071 yılından bu yana, Batı Türkü’ne yurd olmuş bir toprak gibi, tıpkı öyle bir vatan iken, nasıl bir kahpe kadere sürüklendiğini, nasıl bir kanlı kıskacın sinsi hesaplarında yıldan yıla kıstırılıp, yok edildiğini kör gözlerin bile rahatça okuyabileceği iri harflerde yazılmış bir hazin belge olarak gönül acımızdır.Sadece bizim değil, eğer bir parçacık utanması var ise, hümanizm adına mangalda kül bırakmayan yazar çizerlerin, Uluslararası Af Örgütlerine kapılanmış profesörlerin, Rozenbergler’den Allendeler’e ağıt yakan filmcilerin, tiyatrocuların, beynelmilel komünizme satılmış veya satılmamış bütün insanların yürek ve gönül acısı olması gerekirken, ola ola bir yüz karası olmuştur.Neden?.Bu sorunun cevabını, sanırım, Sovyet Komünist Partisi Merkez Komitesi Sekreteri İliçev veriyor:“Komünizm uğruna açılan savaşta, tam bir hürriyete sahibiz. Komünizme karşı açılan savaşta, hürriyet diye bir şey hiçbir zaman olamaz!..”
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kırım’ın acıklı hikayesini en iyi anlatanlardan.
Kırım hala kanayan yaramız.
Kırım savaşını en iyi anlatan eserlerden
Usta bir kalem Kırım gibi Türklüğün kanayan bir yarasını okumak hem keyifli hem hüzün verici.
Soy kırım kelimesi yerine Kırım Kırımı ifadesi mükemmel olmuş. Zaten Necati Sepetçioğlu her şeyiyle harika bir yazardır.