Daniel Koplowitz, 1975'te esrar kaçakçılığı suçundan Suriye sınırında tutuklandı. Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde 12 yıl hapis yattı, yaşadıklarını Karafatmanın Sarayı'nda kaleme aldı; önyargılara, basma kalıp fikirlere değil, gözlemlerine dayanarak..."Hoşgeldin! İnfazına kadar burası senin evin.Merak etme, idam cezası genelde müebbete çevrilir bir de Türkler habire genel af çıkarırlar.""Senin hayatın Türk devletine ait. Kendini öldürmeye hakkın yok. Bir dahaki sefere o deliğe altı aylığına tıkılırsın."
Gerçeğin kurmacadan çok zaman daha etkileyici olduğunu bu kitap da gösteriyor. Türkiyece geçirdiği on iki yıllık hapishane hayatını anlatan yazar, 70’li yılların sonları ve 80’li yıllara ait ilginç bilgiler de sunuyor.Kitap, akıcı bir dile ve iyi bir çeviriye sahip.
Tutukluluğumun ilk gecesini, sınırdan birkaç kilometre ötedeki askeri kampta geçirdim. Teslim edildiğim subay beni ışıksız, içinde ancak oturabildiğim daracık bir temizlik dolabına sıkıca kilitledi. İşte orada, olayların ciddiyeti kafama dank etmeye başladı. O sırada yakında serbest kalacağıma gerçekten inanıyordum; belki gümrük memurunun dediği gibi iki haftada değil ama altı ay içinde.“Hoşgeldin,” diye çınladı neşeli bir ses, İngilizce; “infazına kadar burası senin evin. Merak etme, idam cezası genelde müebbete çevrilir,” diyerek güldü, “bir de Türkler habire genel af çıkarırlar.”
Yazar uyuşturucu kaçakçılığı suçundan Türkiye’de cezaevinde yatmış. Kitap cezaevi anılarından oluşmuş. Hasan ;Heybetli, Kürt İdris gibi ünlü cezaevleri arkadaşları oluyor, Ağca’nın kaçırılmasına şahit oluyor. Sağmalcılar cezaevinde önce esrar bulma sonra satma çalışmalrı hapisanelerimizin durumu hakkında önemli bilgiler veriyor. Bülent Ersoy’un cezaevinde bulunmasının sebep olduğu kriz gibi olaylar da kitapta anlatılıyor.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Gerçeğin kurmacadan çok zaman daha etkileyici olduğunu bu kitap da gösteriyor. Türkiyece geçirdiği on iki yıllık hapishane hayatını anlatan yazar, 70’li yılların sonları ve 80’li yıllara ait ilginç bilgiler de sunuyor.Kitap, akıcı bir dile ve iyi bir çeviriye sahip.
Tutukluluğumun ilk gecesini, sınırdan birkaç kilometre ötedeki askeri kampta geçirdim. Teslim edildiğim subay beni ışıksız, içinde ancak oturabildiğim daracık bir temizlik dolabına sıkıca kilitledi. İşte orada, olayların ciddiyeti kafama dank etmeye başladı. O sırada yakında serbest kalacağıma gerçekten inanıyordum; belki gümrük memurunun dediği gibi iki haftada değil ama altı ay içinde.“Hoşgeldin,” diye çınladı neşeli bir ses, İngilizce; “infazına kadar burası senin evin. Merak etme, idam cezası genelde müebbete çevrilir,” diyerek güldü, “bir de Türkler habire genel af çıkarırlar.”
Yazar uyuşturucu kaçakçılığı suçundan Türkiye’de cezaevinde yatmış. Kitap cezaevi anılarından oluşmuş. Hasan ;Heybetli, Kürt İdris gibi ünlü cezaevleri arkadaşları oluyor, Ağca’nın kaçırılmasına şahit oluyor. Sağmalcılar cezaevinde önce esrar bulma sonra satma çalışmalrı hapisanelerimizin durumu hakkında önemli bilgiler veriyor. Bülent Ersoy’un cezaevinde bulunmasının sebep olduğu kriz gibi olaylar da kitapta anlatılıyor.