Babam namaz kılıyordu..Büyükannem ve büyükbabam ise uyuyorlardı..Yol kenarında bomba patlayınca irkildik..On beş dakika sonra askerler geldi..Büyükanne ve büyükbabamın olduğu odaya el bombası attılar..Annem şarapnel parçaları nedeniyle yaralandı. Teyzem kızını alıp koşmaya başladı..Askerler oturma odasında rastgele ateş açtılar..Kaçmaya çalışanları vurdular..Ben ve kardeşim Abdurrahman yastığın altına saklandık..Sadece ikimiz kurtulduk..Ailemden kimse sağ kalmadı..Amerikalılarda nefret ediyorum..Anlatan: Amerikan askerlerinin Irak'ın Hadise kentinde imza attığı korkunç katliamdan sağ kurtulan 10 yaşındaki İMAN...
İslam adına geleneğimizde yer alan hurafeleri (mesela, Tufan’ın bütün dünyada yaşandığı hurafesini) temizleyen, aynı zamanda İslama yapılan eleştirileri de çürüten ilim erbabından birisi de yazar Ahmet Musaoğlu’dur. Yazar, bu eserinde; yorumlar, teviller ve kanaatleri değil, ilmî delilleri esas almaktadır. Bu sebeple de, bu kitabını ön yargısız okuyanlar, Kıyamet öncesi yaşanacağı ileri sürülen;Nüzül-i İsa, Mehdi, Deccal üçlemesinin yanlış olduğuna; Kıyamet alameti olmadıklarına gönül rahatlığı içerisinde inanmakta, Altın Çağ beklentisinin de yanlış olduğuna ikna olmaktadırlar. Eserin çok önemli bir başka yönü de, Babil Sendromu arka planını, İslamın yokediliyor olduğu gerçeğini de okuyucunun önüne koyması olmaktadır. Asırlardır kan kaybeden ve derinleşen yaramıza eserleriyle neşter vurup, kalp ve kafalardaki tereddütleri izale eden, haklı olarak da, eserlerine ve İslama yapılacak eleştirileri meydan okuyan sayın Ahmet Musaoğlu’na teşekkürlerimi sunuyorum.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
İslam adına geleneğimizde yer alan hurafeleri (mesela, Tufan’ın bütün dünyada yaşandığı hurafesini) temizleyen, aynı zamanda İslama yapılan eleştirileri de çürüten ilim erbabından birisi de yazar Ahmet Musaoğlu’dur. Yazar, bu eserinde; yorumlar, teviller ve kanaatleri değil, ilmî delilleri esas almaktadır. Bu sebeple de, bu kitabını ön yargısız okuyanlar, Kıyamet öncesi yaşanacağı ileri sürülen;Nüzül-i İsa, Mehdi, Deccal üçlemesinin yanlış olduğuna; Kıyamet alameti olmadıklarına gönül rahatlığı içerisinde inanmakta, Altın Çağ beklentisinin de yanlış olduğuna ikna olmaktadırlar. Eserin çok önemli bir başka yönü de, Babil Sendromu arka planını, İslamın yokediliyor olduğu gerçeğini de okuyucunun önüne koyması olmaktadır. Asırlardır kan kaybeden ve derinleşen yaramıza eserleriyle neşter vurup, kalp ve kafalardaki tereddütleri izale eden, haklı olarak da, eserlerine ve İslama yapılacak eleştirileri meydan okuyan sayın Ahmet Musaoğlu’na teşekkürlerimi sunuyorum.