Oğlu Halûk’un dünyaya gelişi ve II. Meşrutiyet ilânı, Edebiyat-ı Cedîde’nin öncü şairi Tevfik Fikret’in üzerindeki karamsarlığı dağıtır, onun Meşrutiyet’ten önce kapandığı Aşiyan’dan çıkıp tekrar hayata karışmasını, geleceğe ümitle bakmasını sağlar.“Ferdâ senin; senin bu teceddüd, bu inkılâb...Her şey senin değil mi ki zâten?.. Sen, ey şebâb,Ey çehre-i behîc-i ümîd, işte ma’kesinKarşında: bir semâ-yı seher, saf ü bî-sehâb,Âgûş-i lerze-dârı açık, bekliyor... Şitâb!Ey fecr-i hande-zâd-ı hayât, işte herkesinEnzârı sende; sen ki hayâtın ümîdisin,Alnında bir sitâre-i nev, yok, bir âf-tâb,Âfâka doğ, önünde şu mâzî-i pür-mihenSönsün müebbeden.”
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Batıcılık açısından bir ideal ve bir facia.
Sadeleştirilmediği için sevindiğim eser. Bilemediğim kelimeler için bir sözlükçe eklenmiş.
Tevfik Fikret’in oğlu ile yaşadığı dramatik hikayenin yansıması.
bir babanın oğluna olan özlemi ve sevgisi hiç bu kadar güzel ve kalıcı olmamıştı.
TEVFİK FİKRETİN OKUNMASI GEREKEN ESERİ