Kalbine yeterince yatırım yapmayan, insanlara sevgi beslemeyen, onlara gereken saygıyı gösteremeyen, kendini beğenen – ilmiyle övünüp makamına güvenen insanların içindeki ses ‘bencilliği’ savunur. Bu insanlar bencil olduklarından özgürlük kavramına gereken özeni göstermezler, mahremiyete dikkat etmezler ve en kötüsü ‘kadın - erkek algıları’ nefsani olur. Evliliğin ciddiyetine dikkat etmezler ve bu yüzden çoğu kez eşlerini aldatırlar. Erdemli yaşamın güzelliği ise umurlarında olmaz. Kişilikleri ile insanlara itici gelirler lakin konumları sebebiyle insanlar onlara bir şekilde muhtaç olduğundan bu iticiliklerine rağmen insanlar o kişiye hizmet etmeye mecburdur. İçleri sinmese de her türlü hizmet bu tipteki insanlara sorunsuzca yapılır. Lakin kibirleri ile cehaletleri çok açık ortada olduğundan hizmet edenlere karşı acıma duygularını da kaybettiklerinden ‘köle – cariye’ mantığı insanın ruhuna işler ve ne yazık ki bu mantık algısı insanoğlunun ‘döngüsel sorunu’ olmaya devam eder. Cehaletin bilgeliği, tarih ötesine taşarak zamansal boyuttan soyutlanır ve insanın ruhuna tutunur. İsimler değişir, toplumlar dönüşür, medeniyetler kurulur – yıkılır lakin insanın ruhuna sinen cehalet imkân buldukça insanda varlığını sürdürür.
Yazar bu çalışmasında duygusal bir tepeden bayır aşağıya doğru yürüyüp gitmektedir. Yeni ve farklı metin okumaları yapmak isteyenler için yazar Muhammed Işık’ın bu eseri tavsiyemizdir.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Yazar bu çalışmasında duygusal bir tepeden bayır aşağıya doğru yürüyüp gitmektedir. Yeni ve farklı metin okumaları yapmak isteyenler için yazar Muhammed Işık’ın bu eseri tavsiyemizdir.