“Yazmaktan o kadar korktuğum, kötüleri anlatırken içimin titrediği, iyi hikâyelerde heyecanlandığım, kelimelerimi beğenmediğim bir uzun metin yazmak yazar olmak için yeterli mi?” diyerek yazma eylemini sorgulayan Hayko Bağdat’ı kitap için ikna etmek kolay olmadı. Bağdat, bu ülkedeki salyangozların yunusların frekansında çıkardığı sesleri sadece kendi aralarında duyduklarını sanıyordu, oysa ki hiç de az değilmişler. İşte bu kalabalık sayesinde çıktı ortaya Gollik. “Başlarım Ermenisinden de, Türkünden de, Kürdünden de. Başka bir şey anlatacağım sizlere. Ama bana sorarsanız bütün bunlar hikâye…” diyor Gollik’in yazarı. Daha evvel evinin kapılarını açması gibi, bu defa da tüm gollik hallerini anlatıyor bize. Rumluk, Ermenilik, Türklük ve hatta hacılık elden giderken gülmekten gözlerinizden yaşlar gelebilir. Ama Bağdat’ın amacı ağlatmak değil, o ve arkadaşları, “başka bir dünya mümkün değilse, başka bir ortam mümkündür” diye düşünüyorlar. Sizce de öyle ise buyrun Gollik’in dünyasına. Unutmayın, İnek Şaban ile Gollik aynı mahallenin çocukları…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Hayko bağdatın çok güzel bir kitabı
hayko bağdat’ı tanımanız için bir fırsattır.
salyangoz’u daha çok sevmiştim daha samimi idi bu kitap bi kaç sayfası dışında bende aynı etkiyi yaratmadı malesef
hayko’nun kişisel anılarından oluşan ikinci kitap. içimizden birinin güzel hikayeleri bizi bazen güldürüyor bazen de duygulandırıyor. seviyorum hayko seni. yazmaya devam et.
Başından geçen komik anıların ve yaşanmışlıkların kitap haline getirilmesi diyebiliriz. Bir çırpıda okundu…