Büyük edebiyatçılarımızın eşlerinin dilinden anlatılması aslında benim çok dikkatimi çekti. Çünkü onları en yakından tanıyanlar, onların uyku halinde bile nefeslerini duyan insanlarındır ve bir edebiyatçı sadece yazarken değil yaşarken edebiyatçıdır. Onların öykülerini röportaj havası içerisinde ve derlemeler bütünü halinde eşlerinden dinlemek beni onların yazdıkları eserleri daha iyi kavramaya da yitti. Bunun en güzel örneği bir şairin şiirini onun gibi okuduğumuzda ancak şiirin hangi duygularla yazılabileceğini anlamamız şeklinde de ifade edebiliri. Yani bir edebiyatçıyı ne kadar iyi tanırsak onun eserlerinde vermek istediklerini de o kadar iyi anlarız.