Sahi, erken ölmenin yaşı kaçtır acaba bir şair için? Ergin Günce’nin tanımıyla ‘Gencölmek’in? Yirmi mi, yirmi beş mi, otuz mu, kırk mı, yoksa daha yukarısı mı? Ender Sarıyatı’nın şiirlerini gün ışığına kavuştururken hep bunları düşündüm. Sonrasında Cemal Süreya’nın “Her ölüm erken ölümdür” diyen sesi çınladı kulağımda, “Üstü kalsın” aymazlığına eklenerek. Aslında “üstü kalsın” kabullenmesinde “Al, verdiğin ömrünü başına çal!” ironisi gizliydi. Şairin daha yapacak işi varsa -aksine bir iki ömür eklenmesi gerekirken- ölümün hiç de yakışık almadığını belirtiliyordu. Dahası, Cahit Sıtkı Tarancı gibi birileri yaşamın orta noktasını “Yaş otuz beş yolun yarısı eder” diyerek işaret etmiş, ellilere ulaşamadan terk-i hayat eylemişti dünyadan. Hem de Salâh Birsel’in deyimiyle “şiirin şekerini çıkarırken” ölmenin sırası mıdır? Üstelik şiir yaşının en olgun döneminde… Karacaoğlan’ın sitemine ortak olmaz mıyız o zaman “Var git ölüm bir zamanda yine gel” diye?
Muazzam bir çalışma. Hayata erken veda eden şairlerin bizlere bıraktığı hoş sedalar. Ahmet Günbaş’ı bu titiz çalışmasında ötürü tebrik ediyorum. Tavsiye ederim…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Ahmet Günbaş’ın zihnine ve eline sağlık. Gerçekten iyi bir çalışma sunmuş bizlere…
Muazzam bir çalışma. Hayata erken veda eden şairlerin bizlere bıraktığı hoş sedalar. Ahmet Günbaş’ı bu titiz çalışmasında ötürü tebrik ediyorum. Tavsiye ederim…
faydalı bir çalışma benzer antolojilerin yapılması dileğiyle
türünün tek örneği.özellikle şiir severler okumalı.
Ödüllü şairden başarılı bir antoloji çalışması, şiir severler ve müntehirlere yaklaşmak isteyenlere iyi okumalar