Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Dracula  Hayatı ve Efsaneleri

Kategori: Edebiyat Yazar: Heiko Haumann Yayınevi: Runik Kitap

Dracula Hayatı ve Efsaneleri

Tanıtım Bülteni
Vlad Drăculea 1477’de öldü. Ancak Dracula yaşamaya devam ediyor. Tarihte, başka hiç kimse insanların hayal gücüne onunki kadar uzun ve karanlık bir gölge düşürmemiştir. Edebî eserler ve sinema sanatı tarafından çarpıtılan bu Karpat soylusu, bugün dahi insanların uykularından korkuyla sıçrayarak uyanmalarına neden oluyor. Gerçek tarihsel kişi hakkında ise aslında pek az şey biliyoruz. Heiko Haumann, bu bilgilendirici olduğu kadar heyecanlı kitabında Dracula’yı ortaya çıkartan tarihsel ilişkileri ortaya koyuyor, vampirizm fenomenini aydınlatıyor ve bütün kan emicilerin atası hakkında anlatılan sayısız efsaneyi ele alıyor.
Satıcı Kitap Adı Bağlantı
Trendyol Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
Kitapyurdu Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
D&R Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
Idefix Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
BKM Kitap Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
Hepsiburada Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
Gittigidiyor Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
N11 Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
Amazon Türkiye Dracula Hayatı ve Efsaneleri Satın Al
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Dracula Hayatı ve Efsaneleri PDF 6.23 MB İndir
Dracula Hayatı ve Efsaneleri EPUB 6.96 MB İndir
Dracula Hayatı ve Efsaneleri MOBİ 5.49 MB İndir
Dracula Hayatı ve Efsaneleri ODF 5.86 MB İndir
Dracula Hayatı ve Efsaneleri DJVU 7.32 MB İndir
Dracula Hayatı ve Efsaneleri RAR 4.76 MB İndir
Dracula Hayatı ve Efsaneleri ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Kitap Yorumları - (5 Yorum)


İlk bölümde Vlad Drăculea’nın yaşamını hurafelerden arındırarak anlatıyor Haumann, hurafeli halini şu filmde (Dracula:Başlangıç) görebilirsiniz. II. Mehmed’i Dominic Cooper abimiz oynuyor, padişahın sarayda beraber büyüdüğü Vlad’la karşı karşıya gelmesi yüksek ihtimaldi, gerçekleşti. Öncesine bakalım, Vlad 1431 doğumlu, Sighişoara’da doğduğu söylense de Nürnberg’de de doğmuş olabilir, kendisiyle aynı ada sahip babası o sırada hamile eşiyle birlikte kutsal bir meclisin açılışına katılmak için şehirdeymiş, Kutsal Roma İmparatorluğu’nun o dönemki kralı Sigismund’un davetlileri arasında olduğu bu mecliste Kilise’ye kafa tutan Hussitlere karşı mücadele yöntemleri tartışılmış. Kral Sigismund’un Vlad’ı çağırtma sebeplerinden biri Osmanlı’nın ilerleyişiymiş, Papa’nın iteklemesiyle kurulan zayıf ordu bir de doğunun ateş çocuklarından tokat yemesin diye Vlad’ı kullanmak istemişler. Ejderha Tarikatı’nın şövalyesi yapılan Vlad’a “Drakul” lakabı verilmiş, o sıralarda yeni doğmuş oğluna da “Drăculea” demişler, ismin temeli bu. Söylendiği gibi “Şeytan” anlamına gelmiyormuş bu lakap, Vlad kendisini asla bu şekilde adlandırmazmış… “Küçük bir prensliğin voyvodası olarak onu dünyanın en kuvvetli imparatorluklarından birine kafa tutmaya yönlendiren neydi? Vlad, Mehmed’i şahsen tanıyordu. Vlad’ın ‘Güzel’ (cel Frumos) lakabıyla tanınan kardeşi Radu ile eşcinsel bir ilişki içine girmesinden ötürü onu hakir görüyor olabilir miydi? Ama bunu yapmasının ardındaki en önemli itici güç, Vlad’ın mutlak hükümdar olmak yolundaki arzusuydu.” (s. 31) Sonrasında Fatih Sultan Mehmed sefere çıkar, yanına müstakbel voyvoda Radu’yu da alarak Vlad’ı kovalamaya başlar… Vlad iki yıl hapis yatıp çıktıktan sonra Osmanlı’yla savaşmaya devam etse de rakiplerinden biri Eflak’ın iyice zayıfladığını görünce şehre saldırır, Vlad savaşta öldürülür. Söylentilere göre bedeni Snagov Katedrali’ne defnedildi, 1980’lerde Vlad’a ait olduğu düşünülen mezar açıldığında mezarın boş olduğu görüldü. Neden, çünkü adamı vampir yaptılar… Vlad’ın kan lüplettiğine dair resmi bir kayıt yok, cezalandırma yöntemini sıra dışı biliyorduk ama binlerce yıldır kullanılan bir işkence yöntemiymiş meğerse, bu adamın anormalliğinin kaynağı ne o zaman? Vampirlerin tarihine dair malumat veriyor Haumann, o kısma hiç girmeden dönemin siyasi atmosferine bakmalı. Batı, Eflak’a göre Daha Da Batı kazık olaylarından ötürü dehşete düşmüş gibi görünse de çok daha beterlerini yapmışlar, Vlad krallarla arayı biraz bozduğu için daha ipe sapa gelmez bilgilerin yer aldığı bildiriler dolaşmaya başlamış ortalıkta. Hemen hepsi Matthias Corvinus’un eseri: “Vlad’ın sözde ihaneti ve yaptığı zalimlikler, kısa bir süre önce ‘Türklere’ karşı önemli askerî zaferler elde etmiş olmasına rağmen, Hristiyan ordusunun başına neden onun değil de Macar kralının geçirilmesi gerektiğini de açıklıyordu. Matthias, aynı gerekçeleri III. Friedrich ve Papa II. Pius’a da sunuyordu. İnsanları böylesine acılar çektirerek öldürmekten zevk alan biri, batı dünyasının temsilcisi olamazdı.” (s. 48) “Kana susamış kazıklı voyvoda” imgesi patlıyor o dönem, hatta bazı resimlerde ve oymalarda Vlad’ın yüzünü Türk savaşçılarının yüzü olarak görmek mümkün.

Dalga bir kez yükseldikten sonra inmek bilmiyor, Vlad’ın yüzünü 1400’lü yılların ortalarından itibaren İsa’nın çarmıha gerilişini gösteren resimlerde bile görmeye başlıyoruz. 15. yüzyılın sonlarından itibaren Rusya’ya da ulaşan hikâyeler… Hristiyan çocukların kanını içen Yahudilerle bir tutulan Vlad’ın itibarı yerle bir, 19. yüzyılda Romen milliyetçiliği Vlad’ı bağrına bastığında da o kan emici despotu lider olarak görmek istemeyenler var. “Aydınlanmış” Batı’nın mutlak monarşileri huzursuzluk yaratan her türlü inanca karşı saldırıya geçtiğinde halkın elinde bu inançlardan başka hiçbir şey yoktu, Haumann’a göre kontrol edilemeyenin sınırında olmak isteyenler için batıl inançlar kurtuluş demekti. Katoliklerin Ortodokslara çıkışmasının sebebi aforoz edilenlerin cennete gidemeyeceklerine dair Ortodoks inancı. Şeytan bu bedenleri ele geçirip kötü şeyler yaptırabilirmiş, Batı’ya göre bir sürü zırva. Batı’nın Doğu’yu hakir görmesinin başlangıcına tarihlenebilir bunlar, “medeniyetin merkezi” olan Batı için Rusların sözde barbarlığı, Doğu’nun gelişmemişliği, Balkanların ne işe yaradığının bilinmemesi falan, keskin ayrım “öteki Avrupa”yı çemberin dışına atmak istediği için vampir mitosunu fiştekliyor bir güzel. İlginç, 1991’de Yahudi cemaatlerinden birinin başkanının altmış yıllık mezarına iki metreden uzun bir kazık çakılmış, ölülerin geri gelmesini engellemek isteyenler bu tür uç önlemler almayı sürdürüyor.

Son bölümlerde Dracula’nın popüler kültürdeki hallerini görüyoruz, kült filmlerin yanında Alacakaranlık da inceleniyor ki vampirlerin nereden gelip nereye gittikleri, huyları suyları anlaşılsın. Grimm Kardeşler’den bahsedip bitireyim, masal yazmaya başlamadan önce ülkelerinde yayımlanan bir mizah dergisinde vampirlerle Yahudileri bir tutan çizimler yapmışlar, o dönemde kara propaganda çok tesirli. “Son olarak, Dracula figürünün o anki tasarımı, zamanın ruhunu ifade edebilir: Aynı anda hem bir çağın yaydığı dehşeti hem bir başkasının coşkulu kaygısızlığını hem de bir diğerinin tıkanmışlığını ve alternatif yaşam biçimlerine yönelik özlemini temsil edebilir.” (s. 119)

İlgilisi için iyi bir kaynak.


Bütün kan emicilerin atası hakkında anlatılan sayısız efsaneyi ele alan harika bir edebi eser.


İnce kolay bitebilir ve tatminkar.


drakulayı anlatan dilimize çevrilen kitaplar bile çok az. Heiko Haumann anlatısı tarihsel söylentleri de sıraya koyuyor ve çok güzel bir örgüyle önümüze koyuyor. tarihsel olmasından çok mesele bir fenomenoloji konusu burda da tatmin oluyoruz.


3. Vlad (Kazıklı Voyvoda) isimli tarihi şahsiyetin nasıl “Dracula” mitine dönüştüğüne dair bir kitap.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*