Bazı eleştirmenlerin “şeytanın avukatı” sıfatını yakıştırdıkları Gündüz Vassaf’ın “gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskısı”yla sunduğumuz Cehenneme Övgü’sü, içimizde büyütüp yaşattığımız küçük ‘totaliter dünyalar’ımızı afişe ediyor, daha doğrusu ‘yüzümüze vuruyor’. Totalitarizmin -anne karnındaki bebeğin beslenmesi gibi- bireyle toplumu bağlayan göbek bağıyla semirdiğini, hayata ilişkin algılarımızı ve kimi dayatılan kimisini de gönüllü olarak kabul ettiğimiz kavramları irdeleyerek gösteriyor. Cehenneme Övgü, yazarın kendiyle hesaplaştığı, herkesi de hesaplaşmaya çağıran, hatta kışkırtan bir kitap.
Bu kitap, hiçliğe karışmadan önce nasıl kuşatıldığımızı anlatıyor. Modern hayatın, gündelik hayatın bizi nasıl yönlendirdiğini, hayatımızı nasıl elimizden aldığını anlatıyor. Yaşamak istediğimiz hayatın Baudrillard’ın simülasyonlarından ibaret olduğunu anlatıyor. Yaşam çöktü, insanlar yorgun ve bu yorgunlukla her zaman daha fazlası, daha güzeli isteniyor. Daha çok mücadele getiriyor bu, daha çok yıpranma. Oysa bütün istediğimiz bu, ortada bir yanlışlık yok. İki sayfa yazarın otobiyografisine ayrılmış, küçük bir otobiyografi. Totalitarizm içinde Vassaf’ın kısa geçmişi. Sonu şöyle: “Son yıllarda pek bir şeye karışmıyorum. Ama, olanla da yetinemediğimden, ara sıra yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bana da sormuş olsalardı, ‘Kapatılan Eskişehir Cezaevi ne olsun?’ diye, ‘İçi boydan boya aynalarla donatılmış bir müze olsun,’ derdim.” Bernard Shaw da demedi miydi, “Cezaevleri var oldukça hangimizin içeride, hangimizin dışarıda olduğu hiç önemli değildir,” diye?
Kitap Giordano Bruno’nun anısına ithaf edilmiş. Fikirleri uğruna, öldürüleceğini bile bile savaşmış bir adam. İnsan Nasıl İnsan Oldu’da hikâyesini okumak mümkün.
Öncelikle bu kitap bir sistem yıkma gayreti taşımıyor, sadece sistemi birçok yönden ele alıp inceliyor. Bir ergen kitabı hiç değil, isyana sürüklediği yok. Dünyaya belki de hiç bakmadığınız açılardan bakıyor. Bütün olayı bu. Dolayısıyla saçma sapan yorumlara kanmayın, okuyun derim.
Hükümetlerin yeryüzünde cennet kurma hayali. Her cennet totaliterdir, çünkü kabul etmek için şartları vardır. Cehenneme girmenin de şartı vardır, fakat girip girmemek insana bırakılmıştır. Cennet öyle değil. Diyor Vassaf.
İktidar delilikleri olmazsa olmaz. Hitler’i, Stalin’i biliyoruz. Mao’nun demir çıkarıp dünyanın kralı olacağız mantığıyla kırdığı milyonlarca insanı da biliyoruz. Japonların baskınları, ABD’de Japonların savaş yıllarında karantinaya alınıp bok gibi şartlarda yaşaması, say say bitmez. Bitmez, bitiremeyiz. Kurgu dünyalarına bakalım, The Walking Dead’in Governor dayısı. Korkuyla deliliği körükleyebilirsiniz. İnsanlığın en eski problemlerinden biri, birçok kitapta, filmde karşılaşırsınız bununla, iyi ekmek çıkartır. Bir de tersi var, PKD’nin Alfa Ayının Kabileleri adlı kitabına bakınız, akıl hastalarının kurduğu bir dünyada normalleri akıl hastası vaziyetinde görürüz. Doğal değil mi? Gücü olan sağlıklı olur. Gücü olan standartlaştırır, diğerleri sağlığını kazanmak üzere dışlanır.
Kitapta bir çok inceleme var. Hepsi ayrı ayrı güzel.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bu kitap, hiçliğe karışmadan önce nasıl kuşatıldığımızı anlatıyor. Modern hayatın, gündelik hayatın bizi nasıl yönlendirdiğini, hayatımızı nasıl elimizden aldığını anlatıyor. Yaşamak istediğimiz hayatın Baudrillard’ın simülasyonlarından ibaret olduğunu anlatıyor. Yaşam çöktü, insanlar yorgun ve bu yorgunlukla her zaman daha fazlası, daha güzeli isteniyor. Daha çok mücadele getiriyor bu, daha çok yıpranma. Oysa bütün istediğimiz bu, ortada bir yanlışlık yok. İki sayfa yazarın otobiyografisine ayrılmış, küçük bir otobiyografi. Totalitarizm içinde Vassaf’ın kısa geçmişi. Sonu şöyle: “Son yıllarda pek bir şeye karışmıyorum. Ama, olanla da yetinemediğimden, ara sıra yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bana da sormuş olsalardı, ‘Kapatılan Eskişehir Cezaevi ne olsun?’ diye, ‘İçi boydan boya aynalarla donatılmış bir müze olsun,’ derdim.” Bernard Shaw da demedi miydi, “Cezaevleri var oldukça hangimizin içeride, hangimizin dışarıda olduğu hiç önemli değildir,” diye?
Kitap Giordano Bruno’nun anısına ithaf edilmiş. Fikirleri uğruna, öldürüleceğini bile bile savaşmış bir adam. İnsan Nasıl İnsan Oldu’da hikâyesini okumak mümkün.
Öncelikle bu kitap bir sistem yıkma gayreti taşımıyor, sadece sistemi birçok yönden ele alıp inceliyor. Bir ergen kitabı hiç değil, isyana sürüklediği yok. Dünyaya belki de hiç bakmadığınız açılardan bakıyor. Bütün olayı bu. Dolayısıyla saçma sapan yorumlara kanmayın, okuyun derim.
Hükümetlerin yeryüzünde cennet kurma hayali. Her cennet totaliterdir, çünkü kabul etmek için şartları vardır. Cehenneme girmenin de şartı vardır, fakat girip girmemek insana bırakılmıştır. Cennet öyle değil. Diyor Vassaf.
İktidar delilikleri olmazsa olmaz. Hitler’i, Stalin’i biliyoruz. Mao’nun demir çıkarıp dünyanın kralı olacağız mantığıyla kırdığı milyonlarca insanı da biliyoruz. Japonların baskınları, ABD’de Japonların savaş yıllarında karantinaya alınıp bok gibi şartlarda yaşaması, say say bitmez. Bitmez, bitiremeyiz. Kurgu dünyalarına bakalım, The Walking Dead’in Governor dayısı. Korkuyla deliliği körükleyebilirsiniz. İnsanlığın en eski problemlerinden biri, birçok kitapta, filmde karşılaşırsınız bununla, iyi ekmek çıkartır. Bir de tersi var, PKD’nin Alfa Ayının Kabileleri adlı kitabına bakınız, akıl hastalarının kurduğu bir dünyada normalleri akıl hastası vaziyetinde görürüz. Doğal değil mi? Gücü olan sağlıklı olur. Gücü olan standartlaştırır, diğerleri sağlığını kazanmak üzere dışlanır.
Kitapta bir çok inceleme var. Hepsi ayrı ayrı güzel.
Totalitarizmin günlük hayatın içindeki tezahürlerini fark edince şaşırdım. Benim kryifle okuduğum, aklımda kalan bir kitap.
Düşündüren, farklı bakış açıları sağlayan bir eser. Beğenerek okudum.
İnsanin hayatında bi noktada eline alıp tanışması gereken bi kitap
Bir gözlem bu kadar mı güzel yapılır..
Harikaydı