“Bütün büyük manevi geleneklerin amacı, bize benliğin ve tarihin dramlarından kurtuluşu sunmak, bundan daha büyük tasarımların parçası olduğumuzu hatırlatmaktır. Bu anlamda, biyolojik evrimin parçası olarak kendimizi deneyimlemenin, tam bir manevi yol olarak yorumlanabileceğini öne sürüyorum,” diyen Wes Nisker, Budizm’in öğretileri ile günümüzün belirli bilimsel bulguları arasındaki uyuma dikkat çekmekte ve kendisinin otuz yıl boyunca uyguladığı yöntemlerle zihnin ve bedenin kaynaklarının nasıl genişletebileceğini göstermektedir. Bu sayede de dünyayla ‘bir olma’ halimizin açığa çıkarılmasını öngörür. Üstelik yazarın yararlandığı ana kaynaklar, Buda’nın, insanlara ‘kendinin ayrımında olma’ yollarını gösteren belirli söylevlerinden oluşmuş, son derece değerli metinlerdir. Budist geleneğin bu şekilde hem yeniden keşfedilmesi hem de belirli bilimsel bulgularla doğrudan örtüşmesi, bizleri, iç dünyamızdaki güzelim serüvenlere doğru yelken açmaya davet etmektedir, diyebiliriz.