Ötekilerin tarihini yazmaya adanmış bir hayat Delidolu'nun “Dünyayı Okumak” temalı kurmaca dışı eserler koleksiyonunda yerini alan Bu İş Siniklere Göre Değil, Üçüncü Dünya ülkelerinin zorlu şartlarında uzun yıllar görev yapan Polonyalı ünlü gazeteci Ryszard Kapuściński’nin deneyimlerini ve gözlemlerini samimiyetle paylaştığı bir kitap. John Berger’ın eserlerini İtalyancaya çeviren Maria Nadotti’nin önsözüyle birlikte sunulan Bu İş Siniklere Göre Değil, alanında duayen bir isim olan Kapuściński’nin, gazetecilik mesleğinin ilkelerine, yöntemlerine, zorluklarına, entelektüel ve ahlaki sorumluluklarına dair görüşlerini içeren üç farklı söyleşiden oluşuyor.John Berger’la daha önce yayımlanmamış diyaloglarının da yer aldığı kitapta Kapuściński, sinizmin gazetecilikle bağdaşmadığına vurgu yaparken kendi gerçekliğini dayatan medya dünyasına da eleştiriler getiriyor. Kitap, çağımızın büyük anlatıcılarından birinin eşine az rastlanır deneyimlerinden yararlanma fırsatı sunarken yalnızca gazeteciler ve gazeteci adayları için değil, her dakika, dört bir yandan haberle kuşatılan okurlar için de günümüzde eksikliği hissedilen “dürüst” gazetecilik anlayışının çarpıcı bir özetini sunuyor.
Kitap, “İyi gazetecilik nasıl olur, kimler gazeteci olabilir, gazetecilik nasıl değişti, günümüzde nasıl yapılıyor?” sorularına cevap ararken hem bu zorlu meslek üzerine düşündürüyor hem de gazeteciliğin değişen koşullarına temas etmemizi sağlıyor. Metinde deneyimli gazeteci Ryszard Kapuściński ile yapılmış söyleşilere de yer veriliyor.Kesinlikle öneririm.
Sinizmin gazetecilikle bağdaşmadığını, dürüst gazetecilik anlayışını, üçüncü dünya ülkelerinin zorlu şartlarını; sağlam bir ahlâkî duruşun, deneyimin, risklerin üzerinden gazetecinin nasıl olması gerektiği, gazeteciliğin günün yirmi dört saatini kaplayan bir iş olduğunu, devamlı derinleşme, okuma zorunluluğu içerdiğini, bir gazeteci için tarih bilgisinin ne denli önemli olduğunu, gazeteciliğin gerçek anlamda yapıldığında aslında nasıl zor bir meslek olduğunu ve tüm baskılara rağmen sessizlerin sesi olması gerektiğini anlatıyor. Kısacası kitap “dürüst gazetecilik” anlayışının bir özetini sunuyor.
“Serbest dolaşımdaki, özgür, kaçak, başkaldıran, üniformasız ve ruhsatsız, zorbaların korkulu rüyası olan sözcüklere ihtiyaç vardır.”
“Günümüz medyası, birbirlerinden ayrılamayan koyun sürüsü gibi hareket ediyor.”
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Kitap, “İyi gazetecilik nasıl olur, kimler gazeteci olabilir, gazetecilik nasıl değişti, günümüzde nasıl yapılıyor?” sorularına cevap ararken hem bu zorlu meslek üzerine düşündürüyor hem de gazeteciliğin değişen koşullarına temas etmemizi sağlıyor. Metinde deneyimli gazeteci Ryszard Kapuściński ile yapılmış söyleşilere de yer veriliyor.Kesinlikle öneririm.
Sinizmin gazetecilikle bağdaşmadığını, dürüst gazetecilik anlayışını, üçüncü dünya ülkelerinin zorlu şartlarını; sağlam bir ahlâkî duruşun, deneyimin, risklerin üzerinden gazetecinin nasıl olması gerektiği, gazeteciliğin günün yirmi dört saatini kaplayan bir iş olduğunu, devamlı derinleşme, okuma zorunluluğu içerdiğini, bir gazeteci için tarih bilgisinin ne denli önemli olduğunu, gazeteciliğin gerçek anlamda yapıldığında aslında nasıl zor bir meslek olduğunu ve tüm baskılara rağmen sessizlerin sesi olması gerektiğini anlatıyor. Kısacası kitap “dürüst gazetecilik” anlayışının bir özetini sunuyor.
“Serbest dolaşımdaki, özgür, kaçak, başkaldıran, üniformasız ve ruhsatsız, zorbaların korkulu rüyası olan sözcüklere ihtiyaç vardır.”
“Günümüz medyası, birbirlerinden ayrılamayan koyun sürüsü gibi hareket ediyor.”