Poşetler ağır. Ama bir kadın sokakta yürürken bir erkekten daha çok saygı uyandırabilir o ağır poşetlerle. Bedeniyle orantısız poşetler belki görene yeniden hatırlatır, bir kadının hep taşıdığı hayatı. Ama o bir kadın olmadığına göre, bu gencecik haliyle hımbıl, bezgin bir adamdan başka bir şey değil şimdi. Biraz kambur yürüyebilse elindekilerin bütün ağırlığını kollarına verebilecek. Ama yürüyemiyor, ilkokul öğretmeninin zamanında kambur duran sırtına vurduğu cetveller bütün omurgasını bir ütü gibi düzleştirmiş, istese de yapamıyor. En çok kolları ağrıyor, bir de parmakları, poşetlerin bütün tutamaçlarını tutabilmek için tırnakları ayalarına yapışmış. Asansörde en üst kattaki muhasebecinin sekreteriyle karşılaşıyor. Genç kız onu görünce düğün sahiplerinin bütün nezaketiyle gülümsüyor, duruşu düzeliyor birden. Omuzları kalkıyor, başı nazikçe öne doğru eğiliyor. Adam poşetleri asansöre bırakıyor. O da gülümsüyor genç kıza. Ama gerçekten kendisine mi gülümsediğini yoksa tartıya çıkıp ağırlıklarından kurtulduğunu gören şişman kadınların keyfini mi yaşadığını anlayamıyor kız. Sağında solunda duran poşetlerle beyaz taşlarla çevrilmiş incecik bir fidana benziyor adam.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)