Fanny Hill olarak da bilinen Bir Kadının Anıları, 1748’de İngiliz romancı John Cleland’ın Londra’da Borçlular Hapishanesi’nde yattığı sırada yazdığı ve edebiyat tarihinin en tartışmalı romanlarından biridir. John Cleland'ın cinselliği açık ifadelerle dile getirdiği, on sekizinci yüzyıl toplumunun ahlakına yönelik hicivci bir saldırı da sayılabilen roman genç, taşralı bir kız olan Fanny Hill’in Londra’ya göçü ve fahişeliğe kadar uzanan hikâyesidir. İngiliz edebiyatının ilk erotik romanlarından biri olma niteliği taşır. Fanny Hill’in hikâyesi müstehcen içeriği nedeniyle edebiyat tarihinde sansürlü dönemler geçirmiş, ancak 1963 yılında İngiltere ve ABD’de yasal olarak satılmaya başlamıştır. Kurgusu, baştan çıkarıcı ve benzetmelerle süslü anlatımıyla İngiltere’nin genelevlerine, on sekizinci yüzyıldaki aşk ve cinselliğe hem felsefi hem de erotizm ile yaklaşan, aynı zamanda kararlı bir mutluluk ve aşk arayışıdır. Fanny Hill hayatta kalabilmek için fahişelik yaparken yaşadığı acılar, zevkler ve yükselişi Bir Kadının Anıları ile modern okuyucuyu eğlendirmenin yanı sıra entrikalarıyla içine alacak, aşkın para, zevkin ise kâr sayıldığı bir dünyaya götürecektir.
Dönemi gereği, erotizmi edebi yorumlayan ve taşradan kente göç eden bir genç kızın, zoraki dahil olduğu yeni hayat tarzından ötürü geçirdiği kişilik değişimini betimleyen eser, kanımca günümüzde yazılsa bu denli ölçünlü bir dil taşımaz, daha vazıh, duyguları deri gibi giyen vıcık vıcık içtensizlik barındırırdı. Cleland’dan yaşça küçük, aynı dönemde yaşamış Sade’in yapıtlarında görüldüğü üzere insan tabiatının en derin kaygılarını barındıran bilinçaltının bilinç ile arasındaki o ince zarı yırtarak insan eylemlerini devralışı nihayetini yaşıyoruz…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
bir kadının yaşamış olduğu şehvet maceralarının dramatik dille anlatıldığı bir kitap.
Dönemi gereği, erotizmi edebi yorumlayan ve taşradan kente göç eden bir genç kızın, zoraki dahil olduğu yeni hayat tarzından ötürü geçirdiği kişilik değişimini betimleyen eser, kanımca günümüzde yazılsa bu denli ölçünlü bir dil taşımaz, daha vazıh, duyguları deri gibi giyen vıcık vıcık içtensizlik barındırırdı. Cleland’dan yaşça küçük, aynı dönemde yaşamış Sade’in yapıtlarında görüldüğü üzere insan tabiatının en derin kaygılarını barındıran bilinçaltının bilinç ile arasındaki o ince zarı yırtarak insan eylemlerini devralışı nihayetini yaşıyoruz…