1870 yılında Fransa ile Almanya arasında yaşanan savaş, Fransız toplumunda derin bir bunalım ve çürümeye yol açarak sona ermiştir. Arzularının peşinde koşan, kolay yoldan zengin olmak isteyen küçük burjuva Georges Duroy, rastlantı sonucu karşılaştığı eski bir arkadaşının yardımıyla gazeteciliğe adım atar. Yakışıklılığı ve çekiciliği kısa sürede dönemin sosyetesinin dikkatini çeker. Basın, sermaye ve iktidar ilişkileri sarmalında hızla yükselen Duroy’un, her şeyi çıkara endeksleyen burjuva ahlakında gözlenen büyük çürüme ve acımasızlık kısa sürede yaşam biçimi haline gelir. Bu durumda aşk, sevgi, dayanışma gibi değerler kendi halleriyle anlamlı kalamaz artık. Maupassant, insanın yaşamını şekillendiren şeyin çevre olduğunu anlatmaya çalışırken, medya dünyasıyla iktidar arasındaki ilişkiyi çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.Tolstoy, Zola, Turgenyev özellikle de Flaubert övgüyle söz eder Guy de Maupassant’tan. Eserlerinde dönemin ruhunu özgün ve eleştirel bir şekilde yansıtmaya özel bir önem vermiştir. Yayınlandığı yıllarda büyük bir ilgiyle karşılanan Bel Ami bu yönüyle de ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
Çürümüş bir toplumun fertleride nasıl kolayca çürüttüğünü, onları entrikacı-üçkağıtçı-ilkesiz bir hale getirdiğini; hele içlerinde Duroy gibi hırslı olanlar varsa şeytandan beter hale getirdiğini gözlemleyebileceğimiz bir kitap.
Filmi Mart 2012 de “Aşkım Benim adı ile gösterime girdi. Filmin kahramanı Georges Duroy; beş parasız ve sefalet içinde yaşamaktadır.Biraz şans, biraz cazibesinin yardımıyla hiç hayal edemediği bir yükseliş sergilemeye başlar ve anlar ki: Sefaletten zenginliğe giden bu yolda gururun, şerefin, haysiyetin değil, Entirikaların, yalanların ve ilişkilerin sözü geçmektedir. 1880 li yılların Parisini konu alan bu kitap bir klasik olmasın rağmen anlaşılır akıcı ve heyecan uyandırıcı bir anlatımla yazılmış. Tavsiye ediyorum.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Çürümüş bir toplumun fertleride nasıl kolayca çürüttüğünü, onları entrikacı-üçkağıtçı-ilkesiz bir hale getirdiğini; hele içlerinde Duroy gibi hırslı olanlar varsa şeytandan beter hale getirdiğini gözlemleyebileceğimiz bir kitap.
Çok sevdiğim bir eserdir..Maupassant’in düşünceleri açık ettiği paragraflar ve kitabın sonu çok anlamlıydı.
Filmi Mart 2012 de “Aşkım Benim adı ile gösterime girdi. Filmin kahramanı Georges Duroy; beş parasız ve sefalet içinde yaşamaktadır.Biraz şans, biraz cazibesinin yardımıyla hiç hayal edemediği bir yükseliş sergilemeye başlar ve anlar ki: Sefaletten zenginliğe giden bu yolda gururun, şerefin, haysiyetin değil, Entirikaların, yalanların ve ilişkilerin sözü geçmektedir. 1880 li yılların Parisini konu alan bu kitap bir klasik olmasın rağmen anlaşılır akıcı ve heyecan uyandırıcı bir anlatımla yazılmış. Tavsiye ediyorum.