Çağımızda, 'millet olma' fikrini sanki bir hale çevrelemekte. Ana vatana tecavüz edilmesi gerçek annelere tecavüz edilmesinden daha kötü; bir milletin ölümü, kanlı canlı ölümün de ötesinde, trajedilerin en büyüğü.Eğer millet olmaya bağlanmış ideolojik bir hale mevcutsa, o zaman Tanrı'nın bu dünyevi mistisizmde oynadığı rol ilginçtir. Milletler düzeni Tanrı'ya hizmet etmek için kurulmamıştır; bilakis 'Tanrı düzene hizmet etmelidir.' Saddam Hüseyin, millet öncesi zamanları hatırlatan bir retorik kullanarak "dinsizler ordusuyla" savaştığını iddia etti; Iraklıların "onun uğruna doğruluk ve adalet sancağını kaldıran, Tanrı'nın inançlı ve itaatkar hizmetkarları olduklarını ileri sürdü." Yeni Dünya Düzeni'nin savunucusu ise savaş öncesi hitabında oldukça farklı konuştu. Sadece kapanış sözlerinde, Başkan (Baba) Bush, Tanrı'yı retorik bir zuhur için davet etti. Tanrı'ya "güçlerimizi" ve "yanımızdaki ittifak güçlerini" kutsaması için seslendi. "Milletimize, Amerika Birleşik Devletleri'ne rahmet etmeyi sürdürsün" niyazıyla konuşmasını tamamladı. Böylelikle, Tanrı'dan milli düzene hizmet etmeyi sürdürmesi talep edilmiş oluyordu...
Güzel bir eser, özellikle ülkemizde her daim konuşulagelen konulara yaklaşımımızda faklı bir açı yakalayabilmemize olanak verebileceğini düşündüğüm bu başyapıtı mutlaka okumalısınız…
Bu kitap, bazı temel meseleleri tespit ederek ve örnekler getirerek “banal milliyetçiliğin” bir incelemesini sunmayı deniyor. Böylelikle, geniş anlamıyla sosyal psikolojik bir konu olan çağdaş “milli kimlik” üzerine bir araştırma sunuyor. Tam zamanında yayınlanmış bir eser…
Yazar aynı şeyleri tekrar etmekten başka birşey yapmamış kitabında. 50 sayfada anlatılacak şey 250 sayfa olmuş. Dipnotları okumakda okuyucuyu iyice uzaklaştırıyor kitaptan. Bir noktada çevirmenin başarısızlığı. Ben şahsen o kadar sıkıldımki kitaptan, ne zaman bitecek diye hafakanlar geçirdim diyebilirim…
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Güzel bir eser, özellikle ülkemizde her daim konuşulagelen konulara yaklaşımımızda faklı bir açı yakalayabilmemize olanak verebileceğini düşündüğüm bu başyapıtı mutlaka okumalısınız…
Bu kitap, bazı temel meseleleri tespit ederek ve örnekler getirerek “banal milliyetçiliğin” bir incelemesini sunmayı deniyor. Böylelikle, geniş anlamıyla sosyal psikolojik bir konu olan çağdaş “milli kimlik” üzerine bir araştırma sunuyor. Tam zamanında yayınlanmış bir eser…
Yazar aynı şeyleri tekrar etmekten başka birşey yapmamış kitabında. 50 sayfada anlatılacak şey 250 sayfa olmuş. Dipnotları okumakda okuyucuyu iyice uzaklaştırıyor kitaptan. Bir noktada çevirmenin başarısızlığı. Ben şahsen o kadar sıkıldımki kitaptan, ne zaman bitecek diye hafakanlar geçirdim diyebilirim…