Eser, Edip Ahmet b. Mahmud Yükneki'nin Karahanlı dönemine ait Atebetü'l-Hakayık adlı kitabının bir incelemesidir. Eser, kişinin terbiyesi ile ilgili bilgiler veren bir ahlak kitabıdır. Kitabın başında, Edip Ahmed b. Mahmud Yükneki ve onun eseri hakkında geniş bilgi verilmekte, daha sonra, metnin birkaç nüshasının esas alındığı edisyon kritiği bulunmaktadır. Metinde geçen bazı şekillerin açıklaması "Notlar" başlığı altında anlatılmaktadır. Eserin sonunda, metnin değişik nüshaları ile ilgili fotokopiler yer almaktadır.
Eser 484 mısradan oluşuyor, ilk başlarda beyitler, daha sonra dörtlüklerle devam ediyor, asıl metnin ardından başkaları tarafından yazılıp eklenmiş bir 28 mısra daha var. Hacim olarak kendisinin 25 katı olan Kutadgu Bilig’den daha çok yüreğe dokunuyor, Edip Ahmed Yükneki’nin güzel bir insan olduğunu anlıyorsunuz. Asıl metnin ardından gelen ilk mısra olan 485. mısrada kendisinin ama olduğu belirtiliyor, eseri okuduktan sonra içimden “göz nimetinden mahrummuş ama gönül gözünden mahrum değilmiş” dedim.Tamamen islami bir anlayışta yazılan eser Kutadgu Bilig’e benzer şekilde Allah’a hamd ve dua, Resulullah’a (s.a.v.) ve dört sahabeye (r.a.) medhle başlıyor, ardından kitabın kendisine sunulduğu Muhammed Dad İspehsalar bey’e medhle devam ediyor ve bilginin önemi, dünyanın dönekliği, cömertlik, tevazu-kibir, harislik, kerem-hilm ve diğer iyilikler, zamanın bozukluğu konularında nasihatler veriyor. Hacim olarak kendisinin 25 katı olan Kutadgu Bilig’den bir asır sonra aynı Hakaniye türkçesiyle yazılmış, biraz daha fazla Arapça ve Farsça kelime içerdiğini gördüm. Mürüvvet, fütüvvet kavramlarının şiirlerde geçiyor olması beni mutlu etti. Reşit Rahmeti Arat’ın güzel türkçesiyle günümüz diline kazandırılan bu güzel eserden okul yıllarında derslerde çok söz edilirdi de örnek okuduğumuzu hiç hatırlamıyorum, acaba eserin islami bir anlayışla yazılması yüzünden mi? Baskısının bulunmaması da memleket açısından bir yüzkarası, incelemeli çalışmalar bir yana pekala Mevlid-i Şerif gibi ~50 sayfalık basımlarının da olması ve halkın bu değerli eseri asıl metni ve tercümesiyle okuması gerekir.Eserin 405. beyiti olan “kanı emr-i maruf kılur edgü er” mısrasını Arat’ın “hani emr-i maruf, hani iyi adam” diye yanlış çevirdiğini kıt Hakaniye türkçemle farkettim; bu hatalı çeviri acaba 1940’lı yıllarda Milli Şef döneminde hazırlanmış olması mı diye düşünmeden edemedim, doğru çeviri “hani emr-i maruf kılan iyi adam” olmalıdır. Kutadgu Bilig’de de bu duruma benzer bir mısra fark etmiştim.Bu yazıyı eserden bir parçayla bitirirken eserin son mısrasında kendisi için dua isteyen Edip Ahmet Yükneki’ye rahmetler dilerim:Sen artak sen anın ajun artadı/ Nelük bu ajunka kılur sen gile( Sen (kendin) bozuksun, onun için dünya bozuldu/ Niçin bu dünyadan şikayet ediyorsun?)
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Eser 484 mısradan oluşuyor, ilk başlarda beyitler, daha sonra dörtlüklerle devam ediyor, asıl metnin ardından başkaları tarafından yazılıp eklenmiş bir 28 mısra daha var. Hacim olarak kendisinin 25 katı olan Kutadgu Bilig’den daha çok yüreğe dokunuyor, Edip Ahmed Yükneki’nin güzel bir insan olduğunu anlıyorsunuz. Asıl metnin ardından gelen ilk mısra olan 485. mısrada kendisinin ama olduğu belirtiliyor, eseri okuduktan sonra içimden “göz nimetinden mahrummuş ama gönül gözünden mahrum değilmiş” dedim.Tamamen islami bir anlayışta yazılan eser Kutadgu Bilig’e benzer şekilde Allah’a hamd ve dua, Resulullah’a (s.a.v.) ve dört sahabeye (r.a.) medhle başlıyor, ardından kitabın kendisine sunulduğu Muhammed Dad İspehsalar bey’e medhle devam ediyor ve bilginin önemi, dünyanın dönekliği, cömertlik, tevazu-kibir, harislik, kerem-hilm ve diğer iyilikler, zamanın bozukluğu konularında nasihatler veriyor. Hacim olarak kendisinin 25 katı olan Kutadgu Bilig’den bir asır sonra aynı Hakaniye türkçesiyle yazılmış, biraz daha fazla Arapça ve Farsça kelime içerdiğini gördüm. Mürüvvet, fütüvvet kavramlarının şiirlerde geçiyor olması beni mutlu etti. Reşit Rahmeti Arat’ın güzel türkçesiyle günümüz diline kazandırılan bu güzel eserden okul yıllarında derslerde çok söz edilirdi de örnek okuduğumuzu hiç hatırlamıyorum, acaba eserin islami bir anlayışla yazılması yüzünden mi? Baskısının bulunmaması da memleket açısından bir yüzkarası, incelemeli çalışmalar bir yana pekala Mevlid-i Şerif gibi ~50 sayfalık basımlarının da olması ve halkın bu değerli eseri asıl metni ve tercümesiyle okuması gerekir.Eserin 405. beyiti olan “kanı emr-i maruf kılur edgü er” mısrasını Arat’ın “hani emr-i maruf, hani iyi adam” diye yanlış çevirdiğini kıt Hakaniye türkçemle farkettim; bu hatalı çeviri acaba 1940’lı yıllarda Milli Şef döneminde hazırlanmış olması mı diye düşünmeden edemedim, doğru çeviri “hani emr-i maruf kılan iyi adam” olmalıdır. Kutadgu Bilig’de de bu duruma benzer bir mısra fark etmiştim.Bu yazıyı eserden bir parçayla bitirirken eserin son mısrasında kendisi için dua isteyen Edip Ahmet Yükneki’ye rahmetler dilerim:Sen artak sen anın ajun artadı/ Nelük bu ajunka kılur sen gile( Sen (kendin) bozuksun, onun için dünya bozuldu/ Niçin bu dünyadan şikayet ediyorsun?)