Sinema kavramı, günümüzün tüm iletişim temelli gelişmelerinin içinde hatta merkezinde bir konumda durmaktadır. Gelişen ve zenginleşen görsel işitsel teknolojiler, sinemanın yalnızca bir görsel katılım düzeyinde kalmasını engellemekte, bunu bir deneyim düzeyine taşımaktadır. Türkiye gibi, geçmiş dönemlerde sinema sektörüne fazlaca yatırım yapılmayan ve türlü zorluklarla ayakta kalan bir ülke olarak geleceğin sinemasında nasıl bir yer edinebileceğimiz, tümüyle bu yenilikleri nasıl algılayıp yaşamımıza nasıl konumlandıracağımızla bağlantılıdır. Geçmişin nostaljik filmlerinin her karesi milyonlarca insanı hâlen büyülemeye devam etmekte. Yeni çevrilen ya da yeniden çevrilen filmlerin hiçbiri, onlar kadar sevilmeyecek, benimsenmeyecek ve iz bırakmayacak belleklerde. Peki neydi onları bu kadar sevmemizi, onlara bu denli benzemeye çalışmamızı ya da onları bu kadar çok umursamamızı sağlayan etmenler? Onlara neden bu kadar bağlandık ve yerlerine yenilerini koymakta bu kadar zorlandık? Toplum olarak yüzlerce şarkıyı peş peşe söyleyebilecek kadar zengin bir belleğe ve yaşanmışlığa sahibiz. Bunu başka kültürlerin, toplumların anlayabilmesi oldukça zor görünüyor. Bizler, her bir Kemal Sunal filmine, her izleyişte yeniden ama sanki ilk kez izliyormuşçasına gülebilen bir mizah duygusuna sahibiz. Bizler, sinemanın adını saya saya bitiremeyeceğimiz onlarca ustasının çektiği, yönettiği, oynadığı ve bugün bizi biz yapan filmleri gerçekten çok sevdik ve sevmeye devam edeceğiz. “Antrakt - Geçmişle Gelecek Arasında” bir yandan sinema tarihimize tanıklıklarla ışık tutmaya çalışırken, bir diğer yandan “Şimdi ne olacak?” sorusunu sormamızı sağlıyor. Sinemanın dünü, bugünü, yarını konusunda yazılmış kapsamlı ve çarpıcı bir kitap...
Kitap Yorumları - (0 Yorum)