“Gidiyorum işte,” der gibiydi. Sonra başını yavaşça eğdi. Çantasından bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu. Pencerenin kırık aralığından bir defter uzattı. O defterdi. “Al bunu! O buraya ait.” Birinin hayatı emaneten elime tutuşturulmuş gibi, içimde tuhaf bir endişe uyandı. Onu ne yapacaktım? Gözlerimi defterden ayıramıyordum bir türlü. Sonra başımı kaldırıp, tekrar Feryal’le göz göze geldim. Sadece göz kapaklarıyla selamladı beni. Yüzü, buğulanmış camın ardında kaybolduğunda, tren hareket etmeye başlamıştı. Defteri rasgele açtım: “Aradan yıllar geçti. Ama yollarımız ayrılmadan önce bana söylediklerini hâlâ dün gibi hatırlıyorum; pamuk ipliğine bağlı olan hayatım, senin fazlasıyla hisli ruhuna ayak bağı olur diye korkuyorum. Kuşağım gibi, ben de erken ölümlere yazgılıyım ne de olsa... Yirmi Üç Aralık.”
kitap birkaç öyküden oluşmuş .anisyanın evi öyküsünü tam olarak anladığımı söyleyemem biraz karışık bir anlatımı var. ama diğer öykülari çok zevkle okudum. sonuç olarak okunabilecek bir kitap.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
kitap birkaç öyküden oluşmuş .anisyanın evi öyküsünü tam olarak anladığımı söyleyemem biraz karışık bir anlatımı var. ama diğer öykülari çok zevkle okudum. sonuç olarak okunabilecek bir kitap.
Bence güzel bir kitap.. adını sanını bilmediğim bir yazarın beni bu kadar etkileyeceğini düşünmediklerimden biri daha..