Ernst Jünger’in “önce kendimle ilgili bilgi vereyim” diyerek başladığı hikayesi; “Tımarhaneler dünyamızın manastırlarıdır.” cümlesiyle devam eder.Alaaddin’in Problemi; insanlar içinde insansız, dostlar arasında dostsuz, aşklar içinde aşksız, problemlerin pençesinde tek başına çırpınan çağımız insanının öyküsüdür. Gün geçtikçe düğümlenen sorunlarla baş etmeye çalışanların hikayesi. Ernst Jünger, tek bir insanın öyküsünden yola çıkarak hepimizin problemini dile getiriyor. Yazar, insansızlaşmanın yüreklerimizde açtığı yaraları bir ironiyle görmemizi sağlamak için; “insan yalnızdır” diyor. Bir hayıflanmayla; bilerek ya da bilmeyerek yarattığımız yalnızlığımızı koyuyor önümüze. Amacı; “sihirli lambaya sahip Alaaddin’in bile problemleri vardı” diyerek okuru rahatlatmak değil. Olanın bitenin farkına varmasını ve düşünmesini sağlamak.
Ernst Jünger bu kısa romanı 1982 yılında 87 yaşında yazmış. Sözün fazlası moloz tarzında, az sözcükle ama ustaca yazılmış. Kendisini nihilist olarak tanımlayan karakterimizin sıra dışı yaşamı ve görüşlerini okuyoruz.Türk okuyucusu için ilginç olabilecek bir bölüm ise şöyle; Türkiye’de, yazarın deyimiyle ‘yeniden’ bir diktatör gelmiş iktidara. Bu diktatör dünyada yalnızlaştığı için ekonomik gayelerle karakterimizin firmasına Ürgüp’ü teslim ediyor. Bu firma da tarihi yeraltı mezarlarını ve peri bacalarını küresel bir mezarlık haline getiriyor. Kısa zamanda her yer yüksek binalarla donanıp aynı zamanda ticari bir bölgeye dönüştürülüyor. Bunca tanıdık gelen bir hayal umarım yalnızca romanda kalır diye titredim bir ara.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Ernst Jünger bu kısa romanı 1982 yılında 87 yaşında yazmış. Sözün fazlası moloz tarzında, az sözcükle ama ustaca yazılmış. Kendisini nihilist olarak tanımlayan karakterimizin sıra dışı yaşamı ve görüşlerini okuyoruz.Türk okuyucusu için ilginç olabilecek bir bölüm ise şöyle; Türkiye’de, yazarın deyimiyle ‘yeniden’ bir diktatör gelmiş iktidara. Bu diktatör dünyada yalnızlaştığı için ekonomik gayelerle karakterimizin firmasına Ürgüp’ü teslim ediyor. Bu firma da tarihi yeraltı mezarlarını ve peri bacalarını küresel bir mezarlık haline getiriyor. Kısa zamanda her yer yüksek binalarla donanıp aynı zamanda ticari bir bölgeye dönüştürülüyor. Bunca tanıdık gelen bir hayal umarım yalnızca romanda kalır diye titredim bir ara.