Çağdaş edebiyatın en önemli seslerinden Nobel ödüllü yazar Herta Müller’den sorularla dolu ve soru işaretlerinden yoksun bir roman: Tek Bacaklı Yolcu. Müller’in benzersiz dili ve anlatımı eşliğinde sert, soğuk ve müdanasız bir ahir zamanlar portresi. Bir kadın ve üç erkek; bir kadın, birkaç ülke, bir deniz, dört duvar ve bitimsiz kentler... Aştıkça yenileri keşfedilen sınırların üzerinde bir denge mücadelesi, kuşatan korkular, ıssız odalar.Herta Müller, Romanya’dan Almanya’ya göçtükten sonra yazdığı bu ilk romanda yabancılaşmanın öyküsünü hücresel kesitlerle betimliyor; var olmanın imkansızlığını, kolektif acıları ve yüreğe çöken yabancıyla düşülen yolları anlatıyor. Yaşam hastalığından iyileşen çıkmıyor; yolcular hep utanç, yalnızlık ve yoksunluk eşliğinde yürüyor. Yaşam illetinin devası, içinde yaşadığımız şu karanlık, suçlu ve suçlayan dünyada, bulunmuyor.Herta Müller, Tek Bacaklı Yolcu’da yalnızlığı taştan bir duvar gibi örüyor önümüze; taş kadar soğuk, taş kadar somut. Öyle bir yol ki tutulan, yolcuların hepsi ağır yaralı.Ve diktatörler, işkenceciler, gözlerini dikip her şeyi izleyenler, yalnız ve örselenmiş bedenlerin içinde, her daim nöbette.Kauçuk mermi, yürekte.
Klasik okuyuculara hitap etmeyen bir yazım tarzı. Kısa kısa ve kopuk gibi gelen satırlar ve de paragraflar pek hoşuma gitmedi açıkçası. Psikolojik ve buhranlı bir ruh hali betimleme eksikliğine sebep olmuş. Duru ve akıcı bir dil kullanılmadığından okuyucuda yoğunlaşma sorununa yol açıyor. Özel bir okuyucu kitlesine hitap eden bir eser. Yer yer siyasi meselelere dokunsa da eserin yazım tarzından dolayı oralar da uçup gidiyor. Baştan sona bir hayal aleminde gezinen bir karakter gibi duruyor İrene ya da Herta Müller.
Daha çok psikoljik ve soyut tahliller barindiran bir eser.
Bu durum okuyucuyu zorlamakta ve metnin dışında tutmakta.
Bana hitap etmedi bu dil ve anlatim şekli.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Sertliği ve kendi anlatım tarzı
Anlatım biraz kopuk olsa da keyifle okudum. Ana karakterin ruh dünyası o kadar güzel anlatılmış ki kendimi cok yakın hissettim.
melankolik olmasına rağmen keza olağanüstü bir kitap
Klasik okuyuculara hitap etmeyen bir yazım tarzı. Kısa kısa ve kopuk gibi gelen satırlar ve de paragraflar pek hoşuma gitmedi açıkçası. Psikolojik ve buhranlı bir ruh hali betimleme eksikliğine sebep olmuş. Duru ve akıcı bir dil kullanılmadığından okuyucuda yoğunlaşma sorununa yol açıyor. Özel bir okuyucu kitlesine hitap eden bir eser. Yer yer siyasi meselelere dokunsa da eserin yazım tarzından dolayı oralar da uçup gidiyor. Baştan sona bir hayal aleminde gezinen bir karakter gibi duruyor İrene ya da Herta Müller.
Daha çok psikoljik ve soyut tahliller barindiran bir eser.
Bu durum okuyucuyu zorlamakta ve metnin dışında tutmakta.
Bana hitap etmedi bu dil ve anlatim şekli.